Selamunaleykum canlar. ❤❤❤
Güzel Okumalar... ❤❤❤
Hayatım boyunca birkaç kez deprem gerçeği ile yüzleşmek zorunda kaldım. Çocukluğuma denk gelen bu seferlerde korktuğumu ya da endişelendiğimi hiç hatırlamıyordum. Ben daha çok şaşkınlıkla kim elimden tutarsa onunla gittiğimi anımsıyordum. Ağabeylerimin gözlerindeki korkuyu görsem dahi bunun ciddiyetinin farkına varmak için çok küçüktüm.
Ancak ailemden uzakta, tek başına yaşadığım bu evde, gecenin bir yarısı depreme yakalanmak hayatım boyunca yaşadığım en korkutucu şeydi. Yatağın sallandığını fark ettiğimde ilk birkaç saniye bunun deprem olabileceğini anlamadım. Beynimde bir yerlerde 'Deprem olabilir mi?' düşüncesi belirse de buna ihtimal vermek istememiştim. Ancak ışığı yakıp avizenin sallandığını gördüğümde gerçekten deprem olduğunu anlayabildim. Kalbim korkuyla çarparken, odada eşyalara çarparak zorlukla bulabildiğim şalımı başıma geçirip evden dışarı fırladım. O kadar telaşa kapılmıştım ki ışığı açmak aklıma bile gelmemişti. Kapıyı çekmek için elimi uzattığımda evin içinde bir yerlerde duyduğum şangırtı sesi kapıyı kapatmadan dışarı kaçmama sebep olmuştu. Sağlık ocağının bahçesindeki boş alana otururken ellerim titriyordu. Yaşadığım ev tek katlıydı, Allah korusun ev yıkılsa bile yüksek katlı evlerde yaşanabilecek ölümcül tehlikelerle karşılaşma ihtimalim azdı. Fakat depremi evde tek başımayken yaşamak en büyük korkum olmuştu. Kalbimin çarpışı ve ellerimin titremesi hala devam ediyordu. Kendimi sakinleştirmek için Ayetel Kürsi okurken evinden dışarı çıkan insanların sesini duymaya başladım. Birkaç dakika boyunca insanların evden çıkıp güvenli bir yerlere gitmesini izledim. Kalkıp yardıma gitmeme gerekiyordu ancak kendime gelmeden birisine faydamın dokunabileceğini düşünmüyordum.
"Reyhan hanım?" Kalbimin hızlı atışı yerini güvene bırakırken arkamı döndüm. Belki de korku dolu geçen birkaç dakika sonrasında beni sakinleştirebilecek tek kişi karşımda duruyordu. Hava çok karanlıktı ve sağlık ocağının etrafındaki sokak lambası etrafı çok aydınlatmıyordu. Ancak yine de Kahraman'ın bakışları bir nebze de olsa içimi ferahlatmıştı. Bu çok tuhaftı, hangi ara ona bu kadar güvenmiştim hiç bilmiyordum.
Korkudan gözlerimde biriken yaşlar onun gelişi ile istemsizce akmaya başlayınca elimin tersi ile sildim. Onun fark edip etmemesini önemsememiştim.
"Size bir şey olmadı değil mi?" Başımı iki yana salladım ama karanlıkta görebilmesi imkansızdı. Etraf zifiri karanlıktı, muhtemelen sabah vaktinin girmesine bir saatten fazla vardı. Öğrencilik zamanlarımda o kadar çok gece sabaha kadar çalışmıştım ki namazın vaktini kolaylıkla tahmin edebilme gibi bir yeteneğe kavuşmuştum.
"İyiyim, depremi hissettiğim an evden kaçtım," Dışarıdan bakınca kulağa komik gelebilecek bir sözdü ancak Kahraman'dan herhangi bir tepki gelmemişti. Normalde de tepkilerini çok fazla gösteren bir adam değildi zaten. Bakışlarını üzerimden çekip arkama doğru baktı. Elinde yanan ancak yere doğru bakan feneri sağlık ocağına doğru tuttu. Bir şey demeden eve doğru ilerlemeye başladı. Onun eve doğru ilerlediğini görünce arkamı dönüp onu izleyeme başladım. Kapıyı tam çekecekti ki vazgeçip içeriye girdi. Onun içeriye girmesi biraz önce yaşadığım endişenin geri gelmesine sebep olmuştu. Adam o kadar korkusuzdu ki depremin üzerinden birkaç dakika geçmesine rağmen evin içine girebiliyordu. Asker olduğu için böylesine soğukkanlı olması normaldi ancak yine de korkmuştum. Böyle zamanlarda insanın duyguları çok daha şeffaf olabiliyordu. Yanıma geldiği için ne kadar rahatladığımı, eve girince içimde oluşan korku bunun en önemli göstergesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güzel Günler Bizi Bekler
HumorÇocukluğumdan beri doktor olmanın hayallerini kurdum. Bir de Çalıkuşu'ndaki Feride gibi uzak diyarlara gitmeyi. O öğretmen olarak gitti ben ise doktor oldum ve ninemin bana yadigar bıraktığı mavi bavul ile çıktım yollara. İnsan hayatı boyunca attı...