Babamın yüzüne yalvaran yavru bir kedi gibi bakarken ellerimi birleştirip parmaklarımı birbirinin arasından geçirmiştim. Melanie arkamda durmuş, siyah, omuzları düşük ve kalp yakalı elbisemin fermuarını çekmeye çalışıyordu ama ben kesinlikle rahat durmuyordum. Bu yüzden bana sürekli çemkiriyor, yerimde durmam için beni azarlıyordu.
"Lütfen ama," dedim babama bakarken yalvarıp.
"Hayır," dedi kesin bir dille. "İzin vermiyorum ve konuyu artık burada kapatalım lütfen bebeğim, olur mu? Aşağı inip annene kravatımı bağlatmam lazım."
"Bekle bir saniye!" Cümlemi daha bitirmeden babamın koluna yapıştım. Melanie son anda elbisemin fermuarını çektiği için onun ellerinin arasından da rahatlıkla sıyrılmıştım. Ama şu anda gerçekten düşündüğüm en son şey elbiseydi.
Babam, bıkkın ve yavaş bir şekilde gözlerini devirerek arkasını döndü. Uzun saçlarını ensesinde görmeye alışkın olmadığım kadar düzgün bir şekilde toplamıştı. Kıyafetleri tertemiz, jilet gibi ütülenmişti. Tıpkı her yılbaşı ve doğum günü yemeğimizde olduğu gibi. Ailecek bir arada olmamızın yanı sıra bu yılki hazırladığımız yemeğe arkadaşlarım da geleceği için evimizde çok ayrı bir kutlama havası vardı.
Bu sene yaptığımız yılbaşı kutlaması, geçmiş senelerde yaptıklarımızdan çok daha özenli ve büyüktü. Kış mevsiminin tamamının evimize süzüldüğünü hissedebiliyordum ve ilk kez bunun için heyecanlı olduğumu fark etmek bile heyecanımı çok daha fazla körüklemişti. Çok daha büyük bir yılbaşı ağacı almıştık. Garajdaki yılbaşı ağacını da müzik dükkanına götürmüştük. Evin dışını, içini, ağacı süslemiştik ve büyükbabamlar bizde oldukça şömineyi yakardık. Bu kış şöminenin içini ve bacayı babamla birlikte güzelce temizlemişlerdi ve şu anda muhtemelen şöminede harlı bir ateş vardı.
"Senden o kadar da büyük ve imkansız bir şey istemiyorum," dedim babama.
"Annen artık beni öldürecek ve ben senin evlendiğini görmek istiyorum, takdir edersin ki ölmek için çok gencim."
Bu kez gözlerini baygın bir tavırla deviren kişi ben olmuştum. Babama dik dik bakarak "Önümüzdeki on yıl içinde evlilik gibi bir çılgınlık yapmayacağım," diyerek onu yanıtladım.
"Tabii ya," dedi babam alayla. "Bundan tamı tamına dört ay önce de aşık olmak gibi bir çılgınlık yapmayacaktın ama şu an bak ne haldesin."
Melanie aynanın karşısında saçlarını ensesinde toplamaya çalışırken çok büyük bir kahkaha patlatıp tokasının yere düşmesine neden oldu. Önceliği kahkahalarını tamamlamak olduğu için tokayı yerden almak yerine, karnını tutacak kadar büyük, ardı arkası kesilmeyen kahkahalarını sürdürdü. Benim dik bakışlarıma rağmen hem de.
"Kes şunu."
"Nathan bu dünyada tanıdığım en doğrucu baba."
"Teveccühünüz efendim," dedi babam gururlu bir gülümsemeyle Melanie'ye karşılık olarak. "Yalan söylemiyorum, değil mi Melanie? Rory bundan dört ay öncesinde nasıldı ve şimdi nasıl bir pamuk şeker?"
"Pekala," bıkkınlıkla bir nefes alıp verdim. En yakın arkadaşımla babam bir olup benim kuyumu kazarken onlarla başa çıkabilmenin imkanı yoktu neredeyse. "Bu konuyu kapatıp asıl olana geri dönebilir miyiz lütfen?" Sonra da dönüp Melanie'ye baktım. "Sen de biraz bana destek olsana! Kimin tarafındasın, senin en yakın arkadaşın benim, babam değil."
"Nathan senden daha eğlenceli," dedi Melanie burduğu saçlarını tokayla tuttururken. "Artık taraf değiştirmeyi düşünmüyor değilim."
"Şaka bir yana," diyerek babam Melanie ile olan konuşmamızın arasına girdi. "Gerçekten Rory, geceyi Melanie'de geçirmene izin vermem mümkün değil. Annenin sesi çıkmıyor diye bunu iyice suistimal etmeye başladık ve ben kendimi ölüme çok yaklaşmış gibi hissediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terrible Love || hemmings
Fanfiction"İnsanlara bir bak. Çoğu sadece basit birer kelime, sen anlamlı bir şiirken."