Şiddete eğilim gösteren bir kız olduğumu bilmiyordum. En azından Chloe bende sahip olduğu limitlerinin tamamını doldurup, son darbeyi vurmam için beni zorlayana kadar. Birinin omzuna vurmak dışında yumruk kullandığımı bile hatırladığım söylenemezdi. Özellikle de... birinin suratına?
Ama o kadar iyi hissettirmişti ki.
Bütün gücümü yumruğumda toplayıp, annemin bir ses olduğunu henüz hatırlamış gibi Chloe ile olan bağırışmalarımızın arasından "Buna derhal bir son ver Rory!" deyişini aldırmadan yumruğumu kuzenimin burnuna yapıştırmıştım. Sizi temin ederim ki hiç insaflı davranmadım, ona içimden ne kadar sert vurmak geçiyorsa belki on katı daha fazlasını burnuna geçirmiştim.
Tabii sonra benim de elim acımıştı. Ama buna değdiğini düşünüyordum. En azından elimin acımasını, Chloe'nin acı dolu çığlıklar içinde geriye savrulup babamın onu sırtüstü düşmekten son anda kurtarışını görene kadar çok yoğun hissetmiştim. Ondan sonra her şey geçmişti. Bileğime bıraktığı uzun tırnaklarının izi ve eklem yerlerimdeki dayanılmaz sızı, Chloe'nin burnundan oluk oluk boşanan kanı gördükten ve çığlıklarını duyduktan sonra hafifledi.
Ona çok daha uzun zaman önce yumruk atmalıydım. Gerçekten, çok daha uzun zaman önce.
Michael da Chloe'nin yanına gidip onun acısına çaresi olabilirmiş gibi yanında durdu. Annem, arkamda duruyordu ve Chloe'ye yumruk attığımı gördüğünde şaşkınlık dolu bir çığlık bastırıp; beni olduğum yerden itekleyerek kenara çekti. Daha da doğrusunu söylemek gerekirse resmen itekledi. Ashton yanıma gelip, beni durduğum yerden uzaklaştırmak için nazik ama sıkı bir şekilde kolumu kavrayarak çekerken Luke buna engel oldu.
Diğer kolumu tutup, beni Ashton'dan uzaklaştırdı ve kendisine doğru çekti.
Annem ve Michael, Chloe'nin kanayan burnunu durdurabilmek ve kırılmış olup olmadığını kontrol etmek için mutfak zeminine çökmüş, bir şeyler yapmaya çalışıyorlardı. Yardım etmek isteyen babamı annem sert bir üslupla uzaklaşmasını söylediğinde, ilk defa babamın sesli bir şekilde bir şeylere lanet okuduğunu duydum.
Hızlı hızlı nefes alıp verdiğim için göğsüm soluklarımla neredeyse aynı hızla inip tekrar yükseliyordu. Melanie ve Calum'un bana olan bakışları birbirinin tamamiyle aynısıydı. Luke'un yanında durmaya devam edip, mutfak tezgahının köşesine çökmüş; Chloe'ye yardım etmeye çalışan annem ve Michael'dan bakışlarımı kaldırıp Melanie ve Calum'la göz göze geldiğimde ikisi de bana hayranlıkla bakıyordu.
Daha da doğrusunu söylemek gerekirse Melanie, Chloe'ye yumruk attığım için çok tatmin olmuş görünüyordu. Calum'un ise ağzı açıktı ve ürkmüş görünmesine rağmen bir o kadar da hayranlıkla bakıyordu.
Babam, kavgadaki hararetle ensesinde topladığı saçlarının yüzünün önüne gelen tutamlarını arkaya doğru atarken birdenbire bana doğru döndü.
"Kavganız birkaç saat sonrasını bekleyemiyor muydu gerçekten de?"
"Ne?" dedim kaşlarımı çatarken. "Ne yani şimdi tüm bunlar benim suçum mu oldu?"
Annem, babamın arkasında oturduğu mutfak zemininden bana omzunun arkasında dönerek resmen çemkirdi. "Elbette senin suçun, geri zekalı! Kızın burnunu ne hale getirdin!"
"Kırılmış mı?" diye sordu Chloe ağlayarak.
"Hayır canım, hayır," dedi annem. "Merak etme, en ufak bir sıkıntı olduysa bile seni New York'un en iyi estetik plastik cerrahına götüreceğim. Sakın üzülme."
Bana çemkirirken kullandığı ses tonu, Chloe'nin ağlamaklı sesini duyduğunda yumuşamaktan çekinmedi. Şefkatli bir şekilde Chloe'nin saçlarını okşarken Michael, buzluğa koyduğumuz buz torbalarını arıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terrible Love || hemmings
Fiksi Penggemar"İnsanlara bir bak. Çoğu sadece basit birer kelime, sen anlamlı bir şiirken."