Bölüm 15

2.9K 236 168
                                    

"Bir tane double çizburger menü, ama içinde bol jalapeno olsun istiyormuş."

Earl kaşlarını çatıp, mutfağın açık penceresinden bana baktı. Sabahın erken saatlerinden beri eşi Lisa ile birlikte hamburger köftesi yoğurup pişirmek için uğraşıyorlardı. Lisa mutluymuş gibi görünüyordu ama Earl için aynı şeyi söylemem pek mümkün değildi açıkçası.

"Bol jalapeno istiyormuş, öyle mi?" Earl, akların düştüğü kaşlarının tekini kaldırdı. Ben başımı onu onaylamak için sallarken o, omzuna astığı mor renkli havlusunu ocağın sıcaklığından terleyen alnındaki ve şakaklarındaki damlaları sildi.

"Öyle söyledi."

"Şu dört numaralı masaya oturup geçen hafta pazar gününden beri aynı kadife pantolonu giyen herif mi?"

Güldüm. Sipariş defterimde eksik, söylenmeyen bir yemek kalmış mı diye gözlerimi hızlıca sayfaların üstünde taratırken "Evet Earl, o adam," dedim.

Earl, eşi Lisa'ya döndü ve "Bebé, o adi herife biraz bile jalapeno koymuyorsun tamam mı?" dedi.

"No empezar con mi trabajo, culo."

"Aa, hadi ama! Sana o oturma takımını almayacağımı söylediğim için hâlâ kızgın olamazsın, öyle değil mi?"

Lisa, kaşlarını çatarak Earl'e döndü. Hamburger ekmeklerini sıraya dizmekle uğraşıyordu. Earl'ün söylediklerini duyduktan sonra bütün odağını eşine verdi. İnce uçlu bir kalemle çizilmiş gibi bir izlenim uyandıran ince dudaklarını kızgınlıkla bükerken ikisi de çok komik görünüyordu. Mutfağa siparişlerimizi söylemek için açılan pencerenin dibindeki tezgaha dirseğimi yasladım ve çenemi de avucuma. Bütün dikkatimle onların ilişkilerini seyrettim.

Earl ve Lisa, bütün çocuklarını evlendirmeden önce Meksika'da yaşayan; çocuklarıyla birlikte toplamda dört kişilik bir ailelerdi. İki çocuklarını da evlendirdikten sonra Meksika'dan ziyade çok daha sakin, huzurlu ve hava durumu daha serin ilerleyen bir yerde yaşamaya karar vermişlerdi. Bu bahsettiğim yer de çoğu yaşlı, emekli çiftin kafa dinlemek ve birazcık huzur aramak için yerleştikleri Ithaca demek oluyordu.

Ithaca ve Meksika arası epey vardı. Epey vardı hem de. Arabayla yaklaşık olarak on beş saatlik bir mesafeden söz ediyordum burada. Neden yaşadıkları yerden bu kadar uzaklaşmaya ihtiyaçları olduğunu henüz bilmiyordum. İleride öğrenip öğrenmeyeceğimi de. Ama benimkisi sadece meraktı.

Merak ettiğim bir diğer şey ise kafa dinlemek için yaklaşık on beş saatlik yol kat ettikleri bir kasabaya yerleştikten sonra neden bir hamburgecide çalışma kararı aldıklarıydı. Dışarıdan baktığımızda Lisa'nın çalışmayı seven, emekçi bir Meksika kadını olduğu gözle görülür derecede ortadaydı. Fakat Earl için aynı şeyi söyleyemiyordum. Eğer çalıştığı mutfağın içinde Lisa olmasaydı ve pişirdiği hamburger köftelerini sık sık kontrol etmeseydi hepsini yakıp kül edecek kadar isteksiz olduğundan emindim.

"Bebé, hadi ama--"

"Ulu tanrı aşkına, Earl!" diye çemkirdi Lisa. "Junto a esta hermosa chica que está obligando a los que me maldicen."

"Rory zaten ne dediğini anlamıyor hayatım."

"Beni çileden çıkartma Earl, işine bak. Por favor, canım, por favor!"

Kahkahalarıma engel olmak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Earl, Lisa'nın ona olan çemkirişinden sonra içten içe söylenmeye devam etmişti, bundan emindim fakat dışarıya karşı çenesini kapalı tutuyormuş gibi göstermeye çalışıyordu.

Terrible Love || hemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin