Bölüm 16:"O iyi olacak."

1.7K 147 59
                                    

Alby ve Minho'nun Labirent'e girmelerinin ardından kısa bir süre geçmesine rağmen kimse geri dönmemişti. Gally, omzuma attığı kolunu biraz daha sıkıp beni kendisine çekti ama burda daha fazla böyle durmaya dayanamıyordum. Kolunun altından çıkıp Labirent'ten içeriye girmek için ileri atıldım, anında bileğimden yakaladı.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Burda böyle duramam..."

"İçeriye girip ne yapabilirsin ki? Kapılar kapanmak üzere!"

"İçeride bir kez hayatta kaldım, bir kez daha başarabilirim."

"Evet, kırık bir kafayla ve derin bir yarayla."

"Gally, lütfen..." bileğimi kendime çektim ve duvarlardan içeriye koştum. Sol taraf kapalı olduğundan, sağ tarafa doğru koştum.

"Minho! Alby!"

Bir süre aralıksız ilerledikten sonra karşıma bir anda çıkan Minho'nun bedeniyle, irkilip sırtımı duvara çarptım.

"Burda ne yapıyorsun, çaylak?"

"Asıl sen ne yapıyorsun, çıkıntı!?"

Omuzlarımdan tutup bedenimi döndürdü. Beni buradan bir an önce çıkarmak için çabaladığını düşünmeye başlamıştım.

"Kapılar kapanabilir, kabus gibi bir gece daha istemiyorsan çıksak çok iyi olacak."

"Alby ve Newt'i almadan bir yere gitmiyorum!" onu ittirip koşmaya çalıştım ama bedenimi tutturup geri ittirmeye başladı."Benden ne saklıyorsun!? Newt'i almadan bir yere gitmiyorum."

"Rachel o iyi, ardımızdan gelecekler."

"Hayır, Minho!" onu ittirip geçmeye çalıştım ama tekrardan başarısız oldum.

"Minho!" yakınımızdan gelen Alby'nin bağırışıyla, Minho bedenimi bırakıp benimle aynı yöne döndü.

"Rachel, git!"diye bağırdı, koşmaya hazırlanırken. Bedenimi ittirip koşmaya başladı, onu gözden kaybetmemek için ardından koştum.

"Rachel, git!"

"Benden ne sakladığını öğrenmeden olmaz!"

Gözlerini devirdi ve koşmaya devam etti. Köşeyi dönmemizle Alby ve Newt'i görmemle birlikte, yerimde donakaldım.

İyice solan ten rengine karşılık, saçları kanayan anlından dolayı sarıdan turuncuya dönmüştü. Kolu Alby'nin omzundaydı ve sol ayağı yerde sürtüyordu.

"O... Ona ne... Oldu?"

Minho, yutkundu ve yüzüme karşı döndü.

"Labirent duvarından atladı."

Gözlerime dolan yaşları hissedebiliyordum. Minho, hızla Newt'in diğer kolunu omzuna alıp koşmaya başladılar. Ruhsuz bakışlarımla artlarından bakıyordum.

"Rachel!" Alby'nin bağırışıyla kendime gelip onların peşinden gittim.

Yaratıcılar, bu sefer kapıları üzerimize kapatmadan geri dönmüştük. Revire ilk onlar girdikten sonra aceleyle içeriye girdim. Newt'i yatağa yatırmaya çalışıyorlardı, yardım için uzandığımda bacağında bir terslik olduğunu fark etmiştim.

"Bacağı kırılmış..."diye fısıldadım.

Ayağı kırıldıysa büyük ihtimal diğer kemikleri de hasar almıştı. Gözlerimden akan yaşları tutamayıp odadan dışarı çıktım. Sırtımı kapının yanındaki duvara dayamış, elimi dudaklarıma bastırmış, sessizce ağlarken odanın kapısının gıcırdayarak açılmasıyla beraber başımı yere eğdim.

"Rachel?" Minho'nun yumuşak tondaki sesini duyunca kafamı kaldırıp kızaran gözlerimle ona baktım."Newt'i tanırım, çok güçlü bir iradesi vardır. Hayatta kalmak için çabalayacaktır, seni kazanmışken kaybetmeyi göze alamaz."

"Ne demek istiyorsun?" dedim, burnumu çekerken.

"Resmini çizdiğini biliyorsun değil mi? Seni ilk gördüğü günden beri sevdiğini de..."

"Ben... Beni unuttu sanmıştım..."

"Unuttu ama sevgisini unutmadı," uzandım ve ona sarıldım. En az Gally kadar, sevgi dolu bir biçimde sardı kollarını."O iyi olacak. Şimdi git ve onun yanında ol, sıra sende..."

"Teşekkürler, Minho." yerimden doğruldum ve tekrardan içeriye girdim. Jeff ve Clint bir konu üzerinden tartışıyorlardı.

"Yardım etmemi istet misiniz?"Clint'in en başta karşı çıkacağını düşündüm ama o ilk defa yumuşak bir bakışla yüzüme baktı.

"Neden olmasın?"

Yanlarına ilerleyip yatağın yanında eğildim.

"Kafasında ki kanamayı kesmemiz gerekiyor öncelikle," Jeff dolaptan malzemeleri çıkarırken ben bacağına doğru eğildim."Görüyor musun? Bacağı çok fena kırılmış, sabitlememiz gerekiyor. Bana iki tane sağlam kazık bulabilir misiniz?"

Clint ve Alby, başlarını sallayıp dışarı çıktılar. Jeff, Newt'in kafasına pansuman yapmaya hazırlanırken düşüşünden belinin incindiğini de tahmin edip sargı bezlerinden en kalınını yanıma aldım ve iyice kirlenen ve yırtılan üstünü çıkardım. Sargı bezini beline dolarken soğuk kanlı kalmaya gayret gösterdim.

"Rachel, sakin ol." Jeff'in uyarısıyla bandajı kesip sabitledim. Bu sırada o da pansumanı bitirip kafasını sarmaya başlamıştı.

"O iyi olacak..." diyerek kendimi avutmaya çalıştım.

"Bunlar işine yarar mı?" diye sordu Clint, kucağında bir dizi kazıkla yanımıza gelip.

Yere attığı odunlardan sağlam olan iki tanesini seçip Newt'in ayağını sabitledim.

"Jeff'in kullandığı sargıyı al ve bacağının etrafında dola," Clint sargıyı eline alıp karşıma geçti. Ben odunları tutarken o seri bir şekilde bacağını sardı. "Odunları oynatmamaya özen göster."

Bacağını iyice sabitledikten sonra, ona yeni bir üst almak için odamıza çıktım. Bozulan yatağa ve boş odaya hüzünle baktım. Ağlamanın sırası değildi, geri yanına dönmeliydim ve güçlü kalmalıydım. Aynı onun yaptığı gibi...

Kıyafetleri arasından beyaz tişörtünü alıp ona götürmeden önce burnuma götürdüm. Erkeksi kokusu hem mutlu olmamı hem de hüzünlenmemi sağlamıştı.

Revire döndüğümde her yeri sargılarla sarılı, ruhsuz bedeni gördüm.

"Clint yardım eder misin? Üstünü değiştirelim."

Başıyla onaylayıp bedenini doğrulttu. Genişlettiğim tişörtün yakasını, başından geçirip kollarını da aynı özenle geçirdik. Tekrardan yatağa yatırdığımızda yanındaki sandalyede yerimi aldım. Yere doğru düşen elini kavradım ve parmaklarımla sardım.

"Lütfen beni böyle bırakma Newt..." diye fısıldadım, titreyen sesimle. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken yüzünde acı dolu, buruk bir sırıtış hafiften de olsa belirdi.

Labirent: Denek A4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin