Yerimden doğrulup ayağa kalktım.
"Ben iyiyim Newt."
"Buna inanmamı beklemiyorsun değil mi!?"
Sersemleyen adımlarımla ona doğru yürüdüm.
"Lütfen Newt, iyiyim."
Belime kolunu dolayıp yavaştan kendisine doğru çekti, beni Gally'den uzaklaştırmadan önce ona sert bir bakış attı.
...
Yeni çaylak için oluşturduğumuz kutlama ateşinin yanına elimizde meşalelerle ilerledik. Newt elindekinin ateşiyle benimkisini yakarken ateş ardında paylayan çocuksu yüzüne baktım. Güzelim gözleri benimkilerle buluştuğunda istemsizce utanmıştım.
"Herkes hazır olsun!"diye bağırdı Alby, her zamanki gibi.
Bu anı yaşadığım ilk zaman aklıma gelince kıkırdadım.
"Bir!" elimdekini hazır tuttum.
"İki!" hemen herkesle aynı pozisyona geçtim.
"Üç!" odun yığınına bütün gücümle meşalemi attım. Kuru odunlar ateşe karışırken, çıkan sesle tekrardan gülümsedim. Ama aynı ilk zamanki gibi neredeyse herkes bana dönmüştü.
"Hey! Bu sefer düzeni bozmadım." birkaç kişi kıkırdadığında baktıkları kişinin ben değil, hemen ardımda bekleyen yeni çaylak olduğunu anlamıştım.
"Hadi ama çaylak, ayak uydurmaya çalış." dedi Winston.
Ama nedense çaylak, sanki ateş ona çok yabancı bir maddeymiş gibi korkmuş gözlerle ona bakıyordu. Elindeki meşalenin yandığının bile farkında değildi sanki.
Ardından hızla elinde tuttuğu meşalenin ateşinin ardından yüzüme doğru keskin korku dolu bir bakış atıp yere attı.
"Derdi ne, bu lülekafanın!"diye çıkıştı Minho, hızla yere attığı meşaleyi söndürmeye çalışırken.Birkaç Kayranlı daha onun yanına koşmuş ve ateş pek fazla yayılmadan onu söndürmüşlerdi. Newt kısaca Alby'e bakıp ardından ses çıkarmadan yanımdan ayrıldı. Çaylağın ardından giderken onu sadece izledim. Burada onunla konuşması gereken en mantıklı seçenek Newt'ti. Alby yavaştan yanıma yaklaşırken Gally her zamanki gibi kalabalığın ortasına geçmişti.
"Sanırım çaylak olmadan başlayacağız, ha?"
...
"Onunla konuşabildin mi?"diye sordum, Newt ortada dövüşenleri izlemek için yanıma elinde dolu bir kavanoz o iğrenç sıvıyla otururken.
"Garip biri ama birazdan katılır bize,"içkisinden küçük bir yudum aldı."Ben ne kaçırdım?"
"Pek bir şey kaçırmadın, neredeyse yeni başladılar."sözümü bitirmemle birlikte, Gally'nin dövüştüğü çocuk hemen yanımıza düştü. Çıkan gürültüyle birlikte havaya karışan toz bulutu öksürmemize neden oldu.
"Sanırım bu sonuncusuydu."dedi, Gally.
"Pek sayılmaz,"yavaştan sesin geldiği yöne baktığımızda, korkudan arınmış gözlerle bize doğru gelen çaylak, görüş alanımıza girdi."Dövüşmek istiyorum."
Gally, yüzüne tuhaf bir ifade takınıp bedenini doğrulttu.
"Peki öyleyse."elleriyle ona gelmesini işaret etti.
"Bu eğlenceli olacak."diye Newt'in kulağına konuştuğumda, hafiften sırıtıp içkisinden bir yudum daha aldı. Kavanozuna uzanıp elime aldım, bu sırada çaylak çemberin içerisine girmişti. Kavanozu dudaklarıma yaklaştırıp önce küçük bir yudum, ardından biraz daha büyük bir yudum aldım.
"Rachel, bırak elindekini!"Gally'nin uyarıcı ses tonuyla ve attığı o koca adımlarının sesiyle kapattığım gözlerimi hızla araladım, tekrardan kavanozu eline almasını ve bana kızmasını bekliyordum ama ağabeyim tam önümde yere devrildi.
Tekrardan herkes çaylağa döndüğünde bu sefer yeri boylayan o olmuştu. Gally, her zamanki gibi bunu fırsata çevirmiş ve onu olabildiğince sertçe yere devirmişti. Yerden destek alıp kalktığında ise çaylak onunla aynı anda harekete geçmişti ve karşısında dikilmişti.
"Senin derdin ne be!"diye bağırdı, Gally'i göğsünden ittirirken.
"Derdim ne mi? Daha dövüşümüz başlamadan bana saldıran sendin!"
"Küçük Prenses'inle uğraşmakla meşguldün, sana nerde ne işle meşgul olduğunu hatırlatmam gerekiyordu."
Gally'nin ne kadar sinirlendiğini anlamıştım ve bu işin ne kadar kötüleşebileceğini gayet iyi biliyordum. Yerimden bütün gücümle kalkıp Gally ve ikisinin arasına girdim.
"Tamam Gally, gidelim burdan."
"Anneni duydun, yatma vaktin geldi."
"Ateşle oynuyorsun, yapma!"dedi, Newt gayet açık uyarıcı bir ses tonuyla.
Alaycı bir kahkaha atıp kısa etrafına bakındı.
"Canınız Cehenneme!"gülmeye devam etti, onun fazlasıyla tuhaf biri olduğuna iyice emin olmuştuk. Ama o bir şeyin farkında değildi, Gally saatli bir bombaydı ve o yanlış kabloyu kesmek üzereydi. "Seni hatırlamadığımı mı sandın, pislik?"durdu."Ve küçük çiftinizi..."
Ortamda oluşan sessizlik bir kez daha onun sesiyle bölündü.
"Kendi aranızda bile ırkçılık yaptığınızın farkında değilsiniz değil mi? Oysa siz birine prenses olarak bakarken bir diğerini kendi başına bıraktınız!"
"Diğeri?.."
Nasıl bir olay yaratırım veya ne yapabilirim de sizi memnun ederim bilemedim ama birkaç geçiş bölümü yazıp ardından asıl olaya geçip Chuck, Thomas ve Teresa'yı yollayıp yaklaşık 30-35 bölümlük bir hayran kurgu yazmayı planlıyorum.
Bu arada şimdiden küçük bir bilgi,
Rachel için her şey gerçekten kötü anlamda değişmeye başlayacak. Ama nasıl?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent: Denek A4
FanfictionBu bildiğiniz diğer Labirent kurguları gibi değil; bir kız var evet ama kız İsyan'a ait değil, mesleği koşucu değil, bir ağabeyi var ama ondan ayrı değil... Kitap sıradan değil, okuduğunuzda bam başka bir kitap olduğunu düşüneceğiniz bir kitap... L...