Sabah yine Newt ile beraber aynı saatte uyanmıştım. Ama bu sefer Tava'nın yanına kahvaltıya gitmeden önce beni Minho'nun yanına bırakmıştı.
"Dostum, bu kızı bu kadar erken uyandırmaktan vazgeçmelisin."diye homurdandı, Minho kollarını göğsünde birleştirmiş beklerken.
"Sorun değil, erken kalkmak bana zorluk yaratmıyor."
"Bir süre sonra, beş dakika için yatağından ağlayıp sızlarsın."dedi, yarım ağız sırıtırken.
Ona bakıp gözlerimi devirmekle yetindim. Ardıma dönüp baktığımda Newt bizi çoktan baş başa bırakmıştı.
"Newt, nereye kayboldu?"
"Tava'nın yanında karnını doyurmaya gitmiştir."
"Sen gitmeyecek misin?"
"Bugün burada kalıp haritalarla ilgileneceğim. Ama önce,"dedi ve uzanıp bileğimi kavradı ve peşinden götürmeye başladı."Seninle işimi halletmeliyim."
"Koşucu sınavına mı gireceğim? Sanırım haberin yok ama ben bir tıpçıyım."bunu söylerken daha resmi olmamasına rağmen, gurur duymuştum.
"Afferin sana çaylak. Şimdi söyle, ilk hangisini tercih edersin: Kolay görevi mi? Zor olanı mı?"
"Sanırım, oyumu zor olandan yana kullanacağım."
Sinsice gülümsedi.
"Göz yaşlarını ve çığlıklarını hazırlasan iyi edersin."dedi beraberinde ormanın derin bir kesimine doğru götürürken. Sonunda bir yerin önünde durup, elini sarmaşıklar arasına atıp sarmaşıkları kaldırdı. Koyu renkli bir cam, açtığı boşlukta belirmişti.
"Bu da ne böyle?"
"Sen sadece yaklaş ve içeriye bak,"dedi koluna taktığı saate bakarken."Neredeyse gelir."dediğini yapıp cama doğru yaklaştım."Biraz daha yaklaş."
Yüzüne anlamsız bir bakış attım. Minho anında uzanıp kafamı cama yapıştıracak kadar yakına getirdi.
"Minho!"
"Bir dakika, neredeyse burada olur."
Camın diğer tarafında bir şeyin kıpırdadığını görür gibi olduğumda kalbim hızlanmaya başlamıştı. Ve sonunda hareket eden şey, her neyse cama doğru atıldı ve bir anda cama yapışan o iğrenç yüzü görmemle kendimi geriye attım.
Elimi, sol göğsüme bastırırken derin nefesler alıyordum. Minho vakit kaybetmeden karşıma geçti diz çöktü.
"Çığlık yok mu? En azından bir damla göz yaşı görmeyi bekliyordum."sesindeki alaycılıkla beraber, hayal kırıklığı da sezmiştim.
"Üzgünüm ama beklentilerini karşılayamayacağım."dedim, çarpık bir şekilde gülümserken.
"Cesursun..."diye fısıldadı, aynı gülümseyişi o da yüzüne yerleştirirken.
...
Gittiğimiz bir başka yer ise; Kayran sakinlerinin isimlerinin kazınmış olduğu, koca Labirent duvarıydı.
Minho, pantolonunun cebinden çıkardığı bir bıçağı bana uzattı. Duvarın dibine kadar ilerleyip yazan isimlere baktım. Yirmiye yakın isim vardı ve birkaçının üstü çizilmişti. Bu, dün Newt'in söylediği şeyle alakalı olmalıydı-yaratıcılar ve bencillikleri...
Ortada Alby'nin ismi bulunuyordu ve ona en yakın olan isimler Newt ve Minho'ydu. Geri kalan isimler düzensizdi. Boyumun yettiği kadar uzanıp ismimi Newt ve Gally'nin isimleri arasına yazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent: Denek A4
FanfictionBu bildiğiniz diğer Labirent kurguları gibi değil; bir kız var evet ama kız İsyan'a ait değil, mesleği koşucu değil, bir ağabeyi var ama ondan ayrı değil... Kitap sıradan değil, okuduğunuzda bam başka bir kitap olduğunu düşüneceğiniz bir kitap... L...