Bölüm 26:Tek Beden(Özel Bölüm)

1.5K 104 71
                                    

Karanlığın çöktüğü Kayran'a odanın penceresinden uzunca baktım. 

"Akşam yemeğinde yoktun, bir şey mi oldu?"

"Pek iştahım yok."

"Chuck için mi üzülüyorsun?"dedi Newt, yanıma sokulurken.

"Onu görünce bir şeyi anımsadım sadece."

"Rachel, bana anlatmadığın bir şey mi var yoksa?"

Başımı yavaştan ona doğru döndürdüm. 

"Buraya gönderileceğini öğrendiğin akşamı birlikte geçirdiğimizi hatırlıyor musun?"başını olumlu anlamda salladı."O gün senden bir parça almak istemiştim ve sen buna karşı çıkmıştın."

"Nedir o?"

"Bunu söylemeden önce sana artık küçük olmadığımı 17 yaşında olduğumu bilmeni istiyorum,"tuhaf bir şekilde bakmaya devam etti."Seninle birlikte olmak istedim, son gecemizi ölümsüzleştirmek istedim."

"Rachel daha fazla devam etme!"

"Newt, buna hazırım ve olgunum!"

"Bu konuda neden bu kadar ısrarcısın!? Sana bir kere cevabımı söylemiştim."

"O zaman 15 yaşındaydım!"

"Pek değiştiğin söylenemez!"

"Beni mi yargılıyorsun!? Hayatım boyunca bu ilişkide kendi sınırlarını zorlayan bendim, senin tek yaptığın beni çağırmaktı!"

"Her buluşmamız için ne kadar çabaladığımı biliyor musun sen!? Başıma ne kadar dert aldığımı!?"

"Bilmiyorum ve umrumda da değil. Şu ana kadar senin kararlarına uyan bendim ve sen beni mi yargılıyorsun!?"bir çırpıda söylediğim sözlerin ardından derin bir nefes aldı ve burun kemerini tuttu."Özür dilerim Newt, bir daha seni rahatsız etmem."

Yanından uzaklaşıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp kendimi dışarı attım ve karanlığın hakim olduğu topraklarda ilerlemeye koyuldum. Yerde yatanların üzerine basmamaya özen göstererek ilerleyip Kayran'ın en sessiz köşesine doğru ilerledim.

Yerden aldığım bir çakıl taşını olabildiğince uzağa fırlattım. Tepkim gereğinden fazla mı sertti yoksa yerinde miydi? Düşüncelerden yorulan bedenimi duvarın dibine yaslayıp kafamı geriye doğru attım.

...

Odama çıkmadan önce mutfağa doğru ilerleyip içki kavanozlarını bulmayı umdum. Açtığım bütün dolaplarda aradığımı bulamamanın verdiği hayal kırıklığıyla kapaklarını kapatıp dışarı çıktım. Gece daha ne kadar hayal kırıklığı yaşatacaktı bana? 

Tekrar aynı özenle kimseyi incitmeden yukarı çıktım. Odamın kapısını açtığımda uyuyor olmasını beklediğim Newt yatakta düşünceli bir biçimde oturuyordu.

"Bu akşam gelmezsin diye umuyordum."

"Gidecek başka yerim yoktu, herkes uyuduğu için de yardım edecek biri de..."

Derince iç çekip bana doğru baktı.

"Rachel, sözlerinde ciddi miydin?"

"Bu konu hakkında bir daha konuşmak istemiyorum."dedim, yatağa doğru ilerlerken. Aynı anda ayağa kalkıp bileğimi kavradı.

"Lütfen, bilmek istiyorum."

"Ciddi olsam bile bu fikrini değiştirmez."

"Yanılıyorsun."aramızdaki mesafeyi iyice kapatıp dudaklarını benimkilere bastırdı.

O an ne kadar sinirli olsam da sertleşen öpücüğü her şeyi silip atmış ve karnımda bir kez daha kelebeklerin uçuşmasını sağlamıştı.

Elleri yavaştan belime doğru indiğinde bende aynı şekilde onun vücuduna dokunmaya başladım.

Öpüşmemiz bitip benden ayrıldığında üstünü seri bir hareketle çıkarıp yere attı. Ona karşı gülümseyip üzerimdeki tişörtü çıkardım.

"Seni birçok kez böyle görüyorsam, bu nasıl ikimizin de ilk seferi oluyor?"dedi alayla.

Ona cevap vermeme fırsat vermeden tekrardan dudaklarıma dokundu, elleri belimi iyice kavradığında yavaşça yatağa doğru yatırdı ve gözlerimin içine baktı.

"Seni seviyorum, Meleğim." 

"Ben de seni seviyorum. " diye fısıldadım.

Altından doğrulup, üstümü çıkarıp yere attım; çıplak kalan üst bedenime hayranlık dolu bir bakış atarak dudaklarıyla boynuma dokundu.

İnledim ve elimi saçlarına atarak biraz daha boynuma bastırdım.

Öpücükleri köprücük kemiğime ulaştığında yavaşça çekildi ve gözlerimin içine şefkatle baktı.

Kalan kıyafetlerden kurtulmak için ayağa kalktığımda bana eşlik etti. Uzun ve kemikli parmakları her bir kıvrımıma nazikçe dokunurken vücudumu saran karıncalanma hissini bastırıp dizlerimin titrememesini umdum.

Karşısında neredeyse çıplak kalmama rağmen utanmış hissetmiyordum. Kendimi saklama gereği duymadan uzandım ve dudaklarına dokundum.

Elleri sırtımda gezinip göğüslerimi saran ve üzerimde kalan tek parça kıyafet olan yarım atletimi yavaşça sıyırırken benim ellerim de onun beline gitmişti.

Onu soymaya başlamadan önce kollarımı havaya kaldırıp, beni soymasına izin verdim.

Tamamen çıplak kaldığımızda beni bir kez daha kendisine doğru çekti. Bacaklarımı ayırıp, üzerine otururken sol eli göğsüme gitmiş; sağ elini saçlarımın arasına daldırarak boynumu biraz daha açığa çıkarmıştı.

Dudaklarını yavaşça boynumda önceden öptüğü yere doğru sürtüp, dudaklarımı kavradığında omuzlarına tutundum.

Ne yapacağını, nasıl davranacağını bildiğimden çoktan konrtolü ona bırakmıştım. Dudaklarına yavaşça inlediğimde sırıttı ve bedenimi yatırmak için biraz daha doğruldu.

"Söz veriyorum, elimden geldiğince nazik olacağım. "

Hafifçe gülümseyerek ona bakmayı sürdürdüm. Bedeni yavaşça üzerimdeki yerini alırken dudaklarımız bir kez daha buluştu.

Herkese yeniden merhaba, eğer beni başından beri takip ediyorsanız attığım son birkaç bölümün diğerlerinden daha berbat yazdığımı fark etmişsinizdir. Bunun için sizden özür dilerim ama ruh sağlığımın pek iyiye gittiği söylenemez ve bir yandan siz yb beklerken sizi kırmamak için yazıp atıyorum ama eğer başarabilirsem finale doğru toparlayıp sizler için Alev Deneylerini daha iyi bir şekilde sunmayı planlıyorum, bu uzun  yolculukta hepinizin desteğine çok ihtiyacım var, şimdiden teşekkür ederim 💜

Labirent: Denek A4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin