Merhaba arkadaşlar ilk defa yazıyorum umarım beğenirsiniz.😇
Yorum ve vote atmayı unutmayın. ‼️🙏🏻
sizleri seviyorum iyi okumalar...🦋
*****
"Ben hayatı hep bir Gökkuşağı'na benzettim, her hayat farklı bir ton farklı bir renk.... Beyaz ile başladı hayat, bazen mavi oldu, bazen lacivert, bazen de pembe tonlara atılıp turuncuda uyurduk ama hiç kimse görmedi Gökkuşağı'nın sonunu, Kimse siyahın nerede olduğunu sormadı. Sahi nerede Gökkuşağı'nın sonu? O kadar mı yalan söylediniz kendinize. Gökkuşağı'nın sonu tabi ki de siyah, zifiri karanlık ve ben hangi renkten yürüsem yürüyeyim kendimi o siyaha kapatmamaya çalışıyorum. Birden karardığını hissettim hayatımın, ardımda bıraktığım Gökkuşağı yavaş yavaş silindi. Bu kadar mı? dedim, Bu kadar mıydı rengarenk dünyam? Her şeyimin bittiği zamandı o an. Gökkuşağı yanılttı beni tek bildiğim şey siyah gerçekliğin rengiydi."
Düşüncelerimi bölen annemin sesi ile yüzümü anneme çevirdim.
"Efendim anne" dedim.
Annem "Kahven soğuyacak kızım" dedi ve eliyle önümdeki kahvemi işaret etti.
Başımla annemi onaylayıp kahvemi elime alıp düşünmeye başladım, hayatımı, arkadaşlarımı, daha 1 haftadır bu şehirdeydik ve ben bu gün ilk defa dışarıya çıkmıştım.
İstanbul'a yeni gelmiştik o da babamın iş yeri buraya taşındığı içindi.
Burayı pek sevmesem de artık alışmam gerekiyordu.
Bütün arkadaşlarımı ve doğup büyüdüğüm yeri orada bırakıp buraya gelmiştim daha doğrusu gelmek zorunda kalmıştım.
Adım Hazal 18 yaşındaydım ve lise son sınıftaydım. Bu sene de bitince üniversiteye başlayacaktım.
Annem, babam ve İzmir de ki halamdan başka kimsemiz yoktu.
Yarın da adını bile daha önce duymadığım bir okula başlayacaktım 'Çankırı lisesi' nasıl bir okul olduğunu bilmiyordum.
Kolej hiç değildi yani sadece adı Çankırı ise düz Anadolu diye düşündüm dışarıda ki insanları izlemeye başladım.
Keşke İlayda ve Murat da burada olsaydı, çocukluğumdan beri aynı sokakta oturuyorduk ve çok mutluyduk her şeyimizi beraber yapardık ailelerimiz bile dosttu.
Babaları İlayda ve Murat küçükken onları bırakıp gitmişti ama daha önce onu hiç görmemiştim.
Telefonumu cebimden çıkarıp ilayda'ya mesaj attım.
-Ne yapıyorsun canım
Yazdım ve kahvenden bir yudum aldım "ne zaman kalkacağız" diye anneme sordum ve bakışlarımı dışarıda ki insanlardan çekip anneme çevirdim.
Annem "hadi kalkalım hem daha alışveriş yapacağız" dedi ve ayaklanıp kasaya gitti.
Ben de eşyalarımı toplayıp annemin peşinden çıktım.
Annem, ah melek Sultanım onu ne kadar çok sevdiğimi kimseye anlatamazdım sanırım.
Nazan teyze yani İlaydaların annesi de bana annelik yaptı, onu da çok seviyordum buraya gelirken her ne kadar ayrılmak zor olsa da ağlaya ağlaya artık ayrılmak zorunda kalmıştım.
Şimdiden orayı çok özlemiştim ve gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.
Annem "yine nereye daldın?" Dedi ve kolumu dürttü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RENKLİ SAYFALAR
Teen Fiction-KESİT- "Senin gibi birinden hoşlandığıma inanmıyorum sen de Mete de bunun hesabını vereceksiniz" dediğinde gözümden bir yaş daha düştü. "Ağlayarak da kendini acındırma bana" dediğinde ayağa kalkıp bileğimi hızla elinden kurtardım. Meriç'in gözler...