15.BÖLÜM "İHANET"
Dokuz Gün Önce...
Sırlar ve günahlarla yaşamayı öğrenmiş bir insan. Korkularıyla sığındıkları adama ne kadar sadık olurlarsa o kadar çok sırtları sağlama alırlardı. Hele bir yanlış yapsınlar korkunç adam onlara dünyayı dar ederdi.
Murat karşına inci gibi dizilmiş çalışanlarına baktı şüpheyle. Hepsi, kendisi ve oğlu Emir dışında kimsenin bilmediği uyuşturucu ticareti işindeki çalışanlarıydı. Onları şirketine çağırmıştı. Şirketteki çalışanlarına ise, Amerika'dan ithal edilen telefonlar hakkında bu adamlarla bir toplantı yapacağını söylemişti. Odanın içinde karanlık tarafta, Murat'ın sadık olduğu isimler vardı. ve bunlardan biri aradığı kişiydi.
Gözlerini çalışanlarından çekerek odanın içinde volta atmaya başladı. "Sizi buraya çağırmamdaki sebep... Geçtiğimiz günlerde acı bir kaybımızın olması. Sizin de yakından tanıdığınız Aylin... Maalesef bir cinayete kurban gitti. Ölmeden önce oğluma bir mektup yazmış ve mektupta, mektubu hemen yazdıktan sonra sizin içinizden biriyle buluşmaya gideceğini yazmış ve o buluşmaya gitmesinin ardından ölü bulunmuş." dedi ve volta attığı odanın içinde adımlarını durdurup adamlarına şüpheci bir bakış daha attı. "Daha önceden birçok insanın canına kıymak zorunda kaldık ve Aylin de bu canı kıyılanlardan biri. Ama daha önce işlediğiniz hiçbir cinayeti benden saklamadınız. Aylin benim yakınım olduğu için mi kendinizi saklıyorsunuz bilmiyorum ama... Lütfen bu cinayeti kim işlediyse ortaya çıksın." diye sakin bir şekilde konuştu Murat.
Son günlerde çok stresli ve sinirli hissediyordu. Bir yandan Afra'nın üvey annesinin ortaya çıkışı, diğer yandan üvey annesi gidene kadar Afra'nın bu evlilik oyununu sürdürmek istemesi, her şey bir tarafa Azra'ya olan karşılıksız büyük aşkı. Her şey allak bullak olmuştu ve ne yapacağını bilemiyordu. Resmen ailesi tarafından köşeye sıkıştırılmış bir kedi yavrusu gibiydi.
Masasına doğru yürüdü ve sinirle gözlerini kapattı. "Bakın şimdi... Az önce söylediklerimin hepsini unutun." dedi kelimelerini bastıra bastıra söyleyerek. Gözlerini açtı ve masasındaki çekmecelerden birine eğilip açtı, içinden bir şey aldı. Eğildiği yerden kalktığında söylenmeye başladı. "Eğer katil bir adım ortaya çıkmazsa, elimde görmüş olduğunuz bu silahla hepinizi vururum. Anladınız mı! Şirketteki insanlara da sezdirmeden leşlerinizi buradan yollatırım!" Masasındaki susturucu aletini profesyonel silahına takarken çalışanlar kendi aralarında korktuklarını belli eden bir diyalog haline geçtiler. Çalışanlardan yapılı olanı, "Bunu kim yaptıysa hemen ortaya çıksın. Eğer çıkmazsa onun yüzünden bizim kelle gidecek." diye fısıldadı arkadaşlarına doğru. Kel olan bir diğeri, "Bu adam çok ciddi beyler. Şu surata baksanıza! Psikopat herif, hepimizi tarayacak, birazdan. Kim yaptıysa orta çıksın hemen!" ve bunun gibi birçok fısıldaşma. Çalışanların arasında tek konuşmayan bir kişi vardı. O da zaten saniyeler sonra Murat'ın dediği gibi bir adım öne çıktı. "Ben yaptım efendim! Ben katil oldum!" dedi ardından.
Silahıyla ilgilenen Murat duyduğu sesle beraber katile doğru baktı. Gördüğü kişi onun ağzını açık bırakmıştı. Hiç beklemediği, en çok güvendiği çalışanı olabilir o Murat'ın.
Adam, artık katil kim biliyordu!
***
Dokuz Gün Sonra.../Bugün
Yemeğini yerken günlerdir olduğu gibi yalnızdı. Hayatı boyunca ailesi vardı yanında, sofraya hiçbir zaman yalnız oturmamıştı. Önce evladı, sonra eşi hiç kimse yanında değildi şimdi. Yaptıklarının bedelini yalnızlığıyla ödüyordu.
Vicdanı el vermiyordu artık Metin'in. Her şeyi itiraf edecekti Azra'ya. Özür dileyecek, bir daha geçmişte yaptıklarının hiçbirini yapmayacağını ve kendini Azra'ya adapte edeceğini söyleyecekti. Mutlu olmanın zamanı gelmişti. Güzel haberi vermek için Azra'yı kaç defa aramıştı, fakat bir türlü aramalarına cevap vermiyordu. Şimdi ne yapacaktı? Azra'nın nerede olduğu kim bilebilirdi? Aklına tek kişi geliyordu, Azra'nın annesi Gülizar hanım. Ama Gülizar hanımın telefon numarası kayıtlı değildi telefonunda. Mecburen kadına ulaşabilmek için arayacaktı Afra'yı. İstemeye istemeye telefon rehberinde Afra'yı buldu ve üzerine tıklayıp kulağına götürdü. Telefon birkaç kez çaldıktan sonra, karşı hat hareketlenmeye başladı ve Afra, "Metin enişte, hayırdı sen beni arar mıydın?" Afra'nın ona hala enişte diyor olması hoşuna gitmişti, ama bilmiyordu ki patavatsızlığından... "İyi olmaya çalışıyorum Afra, sen?" dedi gülerek. "Biz de aynı be enişte! Hayırdır ne için aradın beni?" Metin duraksadı bir an, sonra, "Ben, Gülizar hanım yanındaysa Azra'yı sormak için aramıştım da, bir konu hakkında konuşacaktım ama telefonuna ulaşamıyorum." Karşı hattaki, Afra önce şaşırdı. "Enişte, ne tesadüf ben de Murat'ın telefonuna ulaşamıyorum. Dur, Gülizar teyzeyi vereyim telefona. Çok az bekleteceğim." dedi ve karşı hatta bir sessizlik oldu. Kısa süre sonra Gülizar hanım istemeyerek, "Buyur Metin oğlum." dedi. Azra annesiyle yalnız kalıp dertleştiğinde annesine, Metin'le aralarında geçen her şeyi anlatmıştı. "Merhaba Gülizar hanım." dedi Metin. Kadın ise, "Ne soracaktın?" diye karşılık vermiş, kızını üzen adama selam bile vermemişti. Metin ise bozulduğunu belli etmeden, "Ben Azra'nın yerini soracaktım da, onunla bir şey konuşacaktım, aramalarıma cevap vermiyor da." Gülizar, "En son yarım saat önce konuştum telefonda, kapatmış demek ki. Bebek sahiline gideceğini söylemişti." der demez kadın, yanındaki, Afra'nın yüzünde tedirginlik belirtileri baş göstermeye başladı. Üvey annesi bakarak, "Gülizar teyze, şu telefonu versene." dedi ve kadının elinden aldı telefonu. "Enişte... Murat da bana Bebek sahilinde işi olduğunu söylemişti gitmeden önce." dedi ve ekledi. "İstersen sen gel, buradan birlikte gidelim senle. Olur mu?" Metin şaşırmıştı, birkaç saniye sadece düşündü, ardından, "Tamam, Afra ben hemen geliyorum." deyip telefonu kapattı.
İkisinin de içine bir kurt düşmüştü. Gülizar hanımın, Azra'nın yerini söylemesinin ardından ikisinin de aklından zerre kadar geçmeyen detaylar geçmeye, belirgin şüpheler oluşmaya başlamıştı.
***
"Demek Azra'da, Murat da buradaymış he?" diye sordu kendi kendine hırsla Metin. Afra ise bir türlü anlamlandıramıyordu. Murat ve ablası... Nasıl olabilirdi o ikisi! Hiç aklına gelmemişti. Aslında Metin'in de aklının ucundan geçmemişti daha önce. Nasıl bir araya gelmişlerdi? İkisinin de birbirleriyle hiç alakası yoktu!
Metin ve Afra... Hiç olmadığı kadar sinirliydi kadın ve adam. Gözleri kararmıştı iki insanında. "Gerçekten olabilir mi böyle bir şey?" diye sordu Afra, şoför koltuğunda oturan Metin'e. "Hiç bilmiyorum ama, eğer öyle bir şey varsa, onu öldürürüm!" dedi adam Murat'ı kastederek ve direksiyona kuvvetli bir yumruk attı. Bu yumrukla beraber yerinden sıçradı korkuyla. Adam, Afra'ya dönüp, "Çok özür dilerim, ben sadece, Kendimi kaybettim." Gözlerini kapatıp kafasını salladı. "İnelim mi?" diye sordu gözlerini açıp. Metin, "Tamam." dedi ve Afra arabadan indi. Arabanın önünden dolandığında ise, "Metin'in aradan indiğini gördü. "Hadi, bulalım Murat'ı." dedi Afra sessizce.
Kadın ve adam için zaman ilerliyordu. Gerçekten ihanet mi etmişlerdi? Yoksa Afra'yla, Metin'in kafalarında kurdukları paranoyadan başka bir şey değil miydi bu? İhtişamlı teknelerin ve yatakların arasında ikisini bulabilmek için sahili boydan boya gezdiler. Sona iki yat kaldığında artık vakit dolmak üzeriydi. Sondan bir önceki yatta kimse yoktu. Tamamen sessizdi, fakat son yattan bir kadın ve bir adam sesleri geliyordu. Adım adım gidiyorlardı tüm gerçeklere doğru. Ve, işte o an Afra ve Metin kafalarında kurdukları paranoyanın gerçek olduğunu gördüler. Murat ve Azra, onların birkaç metre ötelerinde yatın içinde tüm tutkularıyla öpüşüyorlardı.
Afra ve Metin, hiç olmadıkları kadar hırsla doldular. Öldürme arzusu, onların içine, damarlarında dolaşan kan gibi sicim sicim sızdı adeta. Adam, öfkeli bir şekilde, "Azra!" diye bağırdı. Murat ve Azra, adamın seslenişiyle beraber tutkulu anlarını yarıda bırakıp ikisine doğru baktılar. Kadın ve adamın onları görünce yaşadığı şok daha bir hiçti. Bu korkunç oyunun devamında yaşayacakları çok şok vardı.
###
BÖLÜM SONU...
***
Sevdiğiniz bölümler hakkında yorum yaptıktan ve bölüme oy verdikten sonra, buyurun yeni bölüme...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI AŞIK (SON KİTAP/ +18)
Bí ẩn / Giật gânBu kitap; bazı karekterleri ve sahneleri ile 18 yaş altındaki okuyucular için uygun değildir! Kapak tasarımı için @zuhrenazx'e teşekkürlerimi sunarım... (Aşık Serisinin İkinci ve Son Kitabıdır!) *** Güzel başlayan gece, kanlı bir sonla bitmişti. Emi...