16.BÖLÜM "FELAKETE DOĞRU"

43 1 0
                                    

16.BÖLÜM "FELAKETE DOĞRU"

  Sevdikleri tarafından ihanete uğrayan iki insan... Sevdiklerini sandığı kişilerin arkasından büyük oyunlar çeviren iki insan. Öldürme hırsıyla yanıp tutuşurken maskelerini takıp karışmışlardı binlerce suçsuz insanın arasına.

  Afra ve Metin; iki aşık arasındaki ilişkiyi öğrendiklerinde önce çok şaşırdılar. Fakat sonra; ikisi de sanki birbirleriyle telepati yoluyla anlaşmış gibi bir oyunun başlamasına neden oldular. Onlar kadın ve adam arasındaki aşkı öğreneli on dakika olmuştu ve Murat'la Azra aldıkları tepkilerle yüzlerinde oluşan şaşkınlığa engel olamıyorlardı.

  Bu gerçek karşısında Afra, "Neden bu kadar korktunuz anlamıyorum. Bir ilişki yaşamanız gayet normal. Sonuçta ikinizde eşlerinden boşanma sürecinde olan insanlarsınız. Biz, bunu gayet iyi bir şekilde karşılarız, değil mi enişte... Ay, Metin abi?" Metin, Afra'nın ona enişte dedikten sonra abi demesine az kalsın kahkahalarla gülecekti ama kendisini tuttu ve dediklerini onaylamak için kafasını salladı, ardından da ekledi. "Evet, Afra çok haklı. Neden bu kadar gerildiniz biz anlayamadık. Boşanıyoruz biz Azra'yla... Afra'da Murat'la boşanıyor. Kafanıza takmayın böyle şeyleri. Siz aşkınızı yaşayın."

  Azra ise çok yakın durduğu Murat'la, rahatsız oldu ve geri çekilerek aralarına mesafe koydu. "İyi ama, hemencecik bu kadar normal karşılamanız tuhafımıza gitti... Hele bir de ikinizin de ikimizle problemleriniz olmasına rağmen." dedi şaşkınlığını korurken.

  Metin ve Murat arasındaki kötü, rekabet dolu kanlı geçmişten, kendi kardeşi Afra'yla aralarında aylar önceki partide yaşanan olayı kastediyordu.

Murat ise Azra'nın söylediklerine hak verirken sessizliğini koruyordu. Metin, kadının dediklerine karşın tek elinin avuç içini yana, yukarı doğru salladı ve, "Boş ver! Artık herkesin birbirini çekememesinden bıktım. Bu düşmanlığa bir son verelim canım!" dedi. Murat, adamın söyledikleri karşısında bir şokun etkisinden çıkıp diğerine giriyordu. Kaşları şaşkınlıkla yukarı kalkmış ağzı açık kalmıştı. "Bunları sen mi söylüyorsun Metin?" diye sordu, Afra ve Metin geldi geleli ilk defa konuşan Murat. "Evet, ben söylüyorum... Bilmiyorum bu söylediklerim size ne kadar inandırıcı geliyor ama biz gerçekten dost olmak istiyoruz artık." dedi Afra'ya bakarak. "Murat, bu söylediklerimin her ne kadar oğlunu getirmeyeceğini bilsem de, dost olmak ve yeni bir başlangıç yapmak istiyoruz."

Afra; Metin'in, Murat'a söylediklerinden hiçbir şey anlamamıştı. Geri getirmez demişti... Murat'ın bir oğlu daha mı vardı! Sanırsa adam hakkında hiçbir şey bildiği yoktu. Sadece şaşkınlıkla ve hızlıca kafasını sallayıp, "Evet biz bu aramızdaki düşmanlıktan bıktık. Ben... Ablamla eskisi gibi olmak istiyorum." dedi ablasının elinin üstüne elini koyarak. Azra ise kardeşine içten bir gülümseme hediye etti. Metin, "Hatta ben diyorum ki, iki gün sonra bütün siteyi davet edeceğim bir parti düzenleyeceğim Azra'nın da izni olursa evde. Buraya gelmemin sebebi zaten parti hakkında konuşmak istememdi. Bu partiye gelirseniz size büyük bir sürprizim de olacak." dedi gülerek. Murat ve Azra birbirine baktı gülerek. Birlikte ne güzellerdi. Fakat aynı düşünceye sahip olmayan Metin ve Afra faktörü vardı ortada.

Artık birbirlerinin gözlerinin içine aşkla bakan çift, Metin'e bakarak, "İyi o halde. Geliyoruz!" dediler.

Kendi ayaklarıyla felakete doğru gidiyorlardı. Bu parti hiç beklemedikleri kadar sürprizli ve vahşet dolu olacaktı.

***

Emir'den...

Gözlerimden durduk yere firar eden yaşlara aldırmadan kalkmaya çalıştım yatağımdan. Akşam saatlerine doğru bu yatakta hapis oluşumun üçüncü gününü geride bırakacaktım. Fakat, artık çıkmalı, hayata geri dönmeliydim. Yatağıma ellerimi koyup kalkmak için destek aldıktan saniyeler sonra dimdiktim vücudum. Tabii beklediğimden uzun sürmedi bu ayaktaki dik duruşum. Yere kapaklanmıştım destek aldığım yataktan ellerimi bıraktığımda. Sırt üstü yere serilen vücudum artık acıya bağışıklık kazanmıştı bu kaslarımdaki anlam veremediğim kasılmalar sonucunda. Aynı şeyi ruhum için söyleyemem... O kadar boşlukta, acınası ve kötü hissediyordum ki kendimi. Eylül ayına, yani okullar açılıncaya kadar toplanmalıydım. Başka kimse böyle görmemeliydi beni.

Zorda olsa kaldırabildim vücudumu yerden. Ardından yatağa tutunup bedenimi yukarı doğru çektim. Kısa bir süre sonra tekrar yatağımdaydım. Gizli numaradan gelen, hakaret içerikli, en son mesajın üstünden bir gün geçmişti. Sıradaki mesajını merak ediyordum. Sonra birden susadığımı fark ettim. Neyse ki baş ucuma su dolu sürahi ve bir bardak bırakmışlardı ki, kimseye seslenmek zorunda değildim. Zaten Murat ve Afra evde değildi. Gülizar teyze ve babaannem desen; biri uykuya dalmış, biri ise televizyonun sesini sonu kadar açmış dizi izliyordur. Yani su istemek için seslensem kimse duymazdı. Sürahiyi var gücümle tutup kaldırdım, ardından bardağın içine sonuna kadar su doldurup yerine koydum. Yataktan kalkmadığını süre boyunca, günden güne gücüm tükeniyordu. Bardağı aldım ve içindeki suyu bir dikişte kana kana içtim. Ben suyu bitirmek üzeriyken, nerede olduğunu bilmediğim telefonumdan bildirim sesi geldi. Suyumu içmeyi bitirdikten sonra bardağı komodine koydum ve yatağın içinde telefonu aramaya başladım. Şikeyi kenara itip ayağımın ucunda bulduğum telefonu elime aldım ve telefonu açıp bildirime tıkladım. Tam tahmin ettiğim gibi mesaj gizli numaradandı.

Gizli Numara: Tekrar merhaba Kanlı Aşık. Yaa ben biraz atarlanmışım geçen mesajda sana sanırım. "Çok özür dilerim!" diyeceğimi sanıyorsan yanılıyorsun. Sana bir haber vermek için yazıyorum. Sizin sitedeki şu meşhur partiyi duymuşsundur. O partide ben de varım. İyi hazırlan derim, her an karşına çıkabilirim!

İki gün sonra Metin amcanın düzenleyeceği moral partisinden o da olacaktı! Sonunda öğrenecektim onun kim ve amacının ne olduğunu. Tabii ben onun kim ve amacının ne olduğunu öğrenmeden o benim icabıma bakmazsa!

***

Ertesi Gün...

  Sessizlik... Herkes birbirine olan öfkesini sessizlikle ifade ediyordu. O ortamda ne kadar sessizsen o kadar çok kin besliyordun. Sessizlik küfür demekti o an o masada.

  Beren düşünüyordu sürekli... İçinde tutamadığı, babası olacak adamın saklamasına sebep olduğu büyük bir sır. Bir tarafı söyle diyordu tüm cesaretiyle, bir tarafı ise o adamın Nasıl bir manyak tacizci manyak olduğunu anlamış ve içinde tutmasını söylüyordu. Fakat, söyleyecekti sanırsa...

  "Eee, bugün ne yaptın bakalım güzel kızım?" Bu sırrı bir gündür saklıyordu ve içi hiç rahat değildi. Tekin'e baktı. Adam, Elçin sadece kıza ne yaptığını sorduğu için kızmışa benziyordu.

  Önündeki tabağın içindeki yemekle, elindeki çatalla oynarken dalgın bir şekilde, "Yarın olacak, Metin amcanın partisi için elbise seçtim anne, ne yapayım. Sen ne yaptın?" diye karşılık verdi annesinin sorusuna. "Ben... Ben çok yorgunum kızım. Yemeği yedikten sonra odama çıkıp dinleneceğim." dedi kadın bezgince. Adam ise dişlerini sıktı bu diyaloğun ardından.

  Beren, bir anda hızlıca kafasını kaldırdı ve annesine baktı. "Anne, sana bir şey söylemem gerek." dedi hızlıca. Annesi merakla kızına baktı. Tekin ise kaşlarını çattı. "Bu adam..." dedi babasını göstererek. "Bu adam... Azra teyzeyi taciz ediyor! Telefonundan Azra teyzeye sapık sapık Mesajlar atmış, kendi gözlerime gördüm! Hatta beni bu mesajlara bakarken yakaladı... Boğazıma sarılıp, eğer bütün bu gördüklerini annene söylersen seni gebertirim dedi!" dedi bağırarak. Annesine kendisini inandırmak zorunda değildi, çünkü Elçin zaten kızına inanıyordu. Adam, Beren'e onu öldürecek gibi bakarken, Elçin hem kızına bunu yaptığı için, hem de Azra'yı taciz ettiği için iğrendi adamdan.

  Karanlık çökerken, ay haftalar önce olduğu gibi kızıla boyanmıştı. Ay bile anlamıştı felaketin yakın olduğunu... Nefesler birbirine karışırken çığlıklar yankılandı ormanın derinliklerinde... Mağaraların içinde kara yarasalar uçtular şehre doğru.

***

  Metin eşofman takımını giymiş, lüks otel odasından, Emir şoförünün yardımıyla dışarı, Beren annesinden izin alıp çıkmıştı dışarı, Tekin nefret ettiği eski eşine haber vermeden, Afra tüm ev halkına, "Ben çıkıyorum! Bir saate gelirim!" deyip şoförünün eşliğinde çıkmıştı dışarı.

  Biri elinde, banknotları ucube adamın eline verip, diğer eliyle adamın elindeki ölümün soğuk ayrıntılarını içinde taşıyan silahı almıştı.

  Silahı alan kimdi? Kimdi bu canice planı yapan?

###

BÖLÜM SONU...

***

Sevdiğiniz bölümler hakkında yorum yaptıktan ve bölüme oy verdikten sonra, buyurun yeni bölüme...

KANLI AŞIK (SON KİTAP/ +18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin