24.bölüm

8.8K 313 14
                                    

Bu akşam yeni kitabımın tanıtımını payşaltım. Okuyup oy verirseniz beni çok mutlu edersiniz. Desteğinize ihtiyacım var. Şimdiden teşekkür ederim😘

Keyifli okumalar dilerim..!

Asya'dan...

Zihnimde kurduğum senaryolar ve kalbime taşıyamayacak kadar ağır gelen bu; hisler beni koca bir bilinmezliğe sürükleyerek nefes almamı kesiyordu. İlk defa bir aşkın esiri olmuştum. Ve gün geçtikçe benden uzaklaştığını hissediyordum. Devranı ne zaman arasam bana kaçamak cevaplar verip telefonu kapatıyordu. Yani anlamıyorum bir kaç gün içerisinde ne değişmişti! Onu çok severken bir şey yapmamıştım tabiki, ama nedense içimdeki bu hiss beni korkutuyordu. Korkuyordum çünkü onu kaybetmek istemiyordum. Onu bu kadar çok severken kaybetme korkusu beni mahvediyordu. Ve ben bu korkuyla nasıl baş edeceğimi bilmiyordum.

Belimi yasladığım duvardan birbirine kenetli olan parmaklarımla oynarken nihayet yarım saatir beklediğim devran gelmişti. Arabayı önümde durdurup, arabadan inince sırtımı yasladığım duvardan ayrılarak bir adım öne gittim. Devran o kadar bitkin görünüyordu ki içim acımıştı. Kaç gündür kesmediği sakalları kendini beli edecek şekilde uzamış ve gözleri kaç gündür uykusuzluktan kızararak kendini Beli ediyordu. Onu karşımda görürken hiç durmadan lafa girmiştim

"Neden telefonlarıma cevap vermiyorsun? Kaç gündür aklımı oynatacağım senin haberin var mı" üst üste sıraladığım soruları cevaplaması için gözlerine bakarken hiç bir şey söylemeden aramızdaki mesafeyi iki adımda yok ederek bedenimi kendine çekip, sarıldı. O an her şeyi unutmuştum. Ona neden kızgın olduğumuda, çünkü devran beni nasıl sakinleştireceğini iyi biliyordu.

"Seni çok merak ettim" dedim tekrar ona sarılmanın verdiği huzurla ve başımı göğsüne sakladığımdan sesim kısık çıktığı için sesimi duymasından şüphe etmiştim. Basını saçlarıma gömerek derin bir iç çekip saçlarını arasına Buse kondurdu.

"Asya." sesi acizane çıkıyordu ve sesinden anlaşıldığı kadarıyla bir şey vardı. Ama ne? Çünkü devranı tanıyordum ve asla bana kötü şeyleri hissettirmezdi. Bu elbette beni düşündüğünden ve benim üzülmemi istemediğindendi. Ama şimdi ona aldırış etmeden bunu bana hissetirmişti.

Ondan ayrılarak hala elim elindeyken gözlerimi gözlerine diktim. Yorgun gözleri baygın baygın bakarken derin bir iç çekerek, sanki gözlerime bakarsa her şeyi anlayacağımı bildiğinden mi bilmem ama yukarıya bakarak derim bir nefes daha aldı.

"Devran ne oluyor?" iyice merak ederek ne olduğunu öğrenmeye çalıştım. Korkmuştum. Korkuyordum.

"Asya... Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama..." sustu. Beni öldürdüğümden habersizdi ve susmaya devam ediyordu. Gözlerim gözlerindeyken bana ne söyleyeceğini öğrenmek için bekledim. Nihayet dudakları aralayıp bir şeyler söylemeye koyulduğunda tüm odağım devran olmuştu.

"Asya berçem... vuruldu." işte o an tüm hayat enerjisini kaybetmiş bir varlık gibi gözlerine boş boş baktım. Bu yalandı. Berçem ölmedi, ölemezdi. Benim kardeşim ölmemişti.

O, büyük bir yalan söylüyor, ortada olan bariz bir gerçeği inkar ediyormuş gibi hızla başımı iki yana saladım. Dudaklarım aralık, dehşeti içine çekerken başımı hızla iki yana saladım. Böyle bir salıyordum ki, beynim birazdan kafatasını delerek, fırlayacak gibiydi.

"Berçem, ölmedi." dedim ondan çok kendim söylediğim şeye inanmak istiyormuşum gibi davranın elleri arasındaki elimi çekerek, çenesini kendime doğru nişan alarak gözlerini gözlerime sabitleşrirdim. Sonra kendimi kaybetmiş gibi devranı göğsüne yumruk vurarak, onu kendine getirmek istiyormuşcasına bağırdım.

Sende Beni SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin