33.bölüm

5.3K 214 17
                                    


Keyifli okumalar...

Bilmem çay kaşığın cam bardağını öldüresiye vuruşlarıyla çayını karıştıran devran'ın kaçıncı dakikasında çay kaşığını gözünü telefondan ayırmadan sehpaya gelişi güzel bırakarak, çayını höpürdetip içtiğinde, kaç dakikadır bu sessizliği özleyen beynim davran'a gözlerimi devirerek baktıma. salonda Baran ben ve devran'ın yalnız olmamıza rağmen ikilinin ağzını bucak kaçmazken biri elindeki telefona gömülerek yüzünde oluşan şapşik ifadeyle sözlüsüyle mesajlaşırken, diğeri iste bilmem kaç haftadır birikmiş işini dosyaları inceleyerek yetiştirmeye çalışıyordu.

Sol bacağımı bilinçsizce sallayarak ikilinin üzerinde gezinen öldürücü bakışlarımla çayımı beni farketmeleri için hiç huyum olmasa bile höpürdeterek içsem bile çıkardığım sesle beni farkedemiyecek kadar işlerine odaklı kardeşlere göz devirdim. Normalde gergin olduğum zamanlarda sakladığım bacağımı şimdi aynı denli salarken derin bir nefse alarak çay bardağımı sesli bir şekilde sehpaya bıraktım. Aslında gergin falan değildin. Ama sıkıntıdan bunu yaptığımı biliyordum.

Devran bu sefer sesli bir şekilde gülerken yan tarafında oturup, bunu farkedemiyecek kadar meşkul ve işine odaklı olan baran'a gözlerimi kısarak baktım. Kaç saattir bu şekilde oturarak ikisini izliyordum. Kayınvalidem şuan burada olsaydı diye geçirdim içimden en azından sohbet edip bir kaç dafın belini kızardık. Devran hala gözleri telefondayken sehpadaki çayını almaya çalışarak elinin tersiyle çay bardağını döktüğünde sıkıntılı bir nefes vererek hala ona bakmayı sürdürüyordum. Nihayet gözünü telefondan ayırarak suç işlemiş bir çocuk gibi şaşkınca etrafını izlerken benimle göz göze geldi.

"Telefon kaçmıyor devran iki dakika çayını iç sonra devam edersin aferin sana." diyerek ayağa kalktığımda

"Dalmışım kusura bakma buke." diye aynı şekilde telefonu kurcalamaya devam etti. Devran'a ters bir bakış attım. Mutfaktan bir bes gitmek için kapıya doğru gittiğimde karnımdan oluşan oynaşma beni yerimde mıhlamıştı. Önce durdum ve emin olmak için bir kaç saniye bekledikten sonra tekrar aynı noktadan bir kıpırdayış daha sezdiğimde var gücümle

"Barannn.." diye heyecanla bağırdım. Kısa sürede yanımda biten baran ve ardından gelen devran neye uğradıklarını şaşırmış bir şekilde yüzüne bakarken meraklı bir sesle

"Ne oldu güzelim ağrının mı var." diyen baran olmuştu.

"Abi sanırım karın doğuruyor." diye ortaya atlayan devran ağzının verdiği son saçmalıkları yaparken, Baran bu sefer devran'a bakarak

"Saçmalama oğlum, ne doğurması daha dördüncü ayına yeni girdi." dedi.

"Ben ne bileyim abi. Kaç kere doğurdum." iki kardeş arasındaki diyaloğu dinlerken küçük bir kıpırdayış daha oldu. Baran tam ağzını açmış devran'a bir soru yöneldiğinde sol elini alarak bebeğimizin tekme atışını onunda hissetmesini istedim. Baran'ın elini koymamla karnımdaki kıpırdayış büyüdüğünde sanki bebeğim babasını hissetmiş gibi tekme atmıştı bu sefer. Mutluluktan ağzım kulaklarımda baran'a bakarken yüzündeki şaşkın ifade yerine koca bir gülüşle aydınlanırken,

"Kurban olurum size." diyerek ellerini karnımda gezindirerek daha çok hissetmek istedi.

"Hissediyor musun." diye baran'a sorduğumda bu sefer devran,

"Şuradan ben bile hissetim buke, bu kız olursa dansöz erkek olursa boksör olur. Abimin elini nasıl tekmelediği buradan görünüyordu." diye kahkaha atığında baran bu sefer kaşlarını çatarak

"Ne demek lan dansöz falan, asla izin vermeyeceğim." diyerek daha doğmamış bebeğini kıskana baran'a gülerken yarın gidip bebeğimizin cinsiyetini öğreneceğimizi vurgulayan zihnim heyecandan derimi kabartmıştı. Günler günleri kovalamış günden güne bebeğim büyüyordu. Artık karnım daha çok belirginleşmişti.

Sende Beni SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin