27.bölüm

6.6K 242 7
                                    

  Keyifli okumalar

hafif rüzgar ağaçların yapraklarıyla dans ederken güneş ışığı yeşil yaprakların arasından sızarak gözlerimi kamaştırıyordu. Bunu seviyordum. Sanırım şu halimi hiç bir şeye değişmezdim. Ortamın sessizliğini bozan kuşların cıvıltısıydı.

Hiç kuş olmak istediniz mi? Ben çok istedim. Düşünsenize istediğiniz her yere gidebilmek, kendini bir yerlerde kalma zorululuğunda hissetmemek. Sanırım gerçek bir kuş olsam da olmak istediğim yerdeydim. Belkide şu altında uzandığım ağaçtan bir yuva yapardım. Sıkıldığımda uçup giderdim belkide... Kim bilir belkide kuşlarda sıkılmıştır uçmaktan sonuçta olmayan şeyler isteriz. Belkide onlarda biz insanlara özeniyordur...

"Biliyor musun ben küçükkende gelirdik buraya..." devran aklımdaki düşünceleri askıya almamı sağlayarak tüm dikkatimi kendine çekmeyi başarmıştı. Devran sırtını yasladığı ağaçtan bacaklarını uzatarak oturuyordu. Bende bacağına başımı koymuş onun sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp tüm yönüyle ona dönmüştüm. Ben anlatacağı şeye devam etmesi iarkn gözlerine bakarken devran bekletmeden kaldığı yerden devam eti.

"Baran ve Şiyar abimle uçurtma uçururduk. Ben hiç uçurtmamı gökten indirmezdim. O kadar çok yükseğe çıkardı ki, bazen küçük bir kuş gibi görünürdü gökte." anlatığı şeyler onu maziye götürmüştü. Gözlerinden özlemi görebiliyordum. Sonra merakla sormaya başladım. devran hala saçımla oynarken.

"Ee uçurtmayı bırakıyor muydun yani" dedim. Gülümsedi.

Sanırım bu adam dünyanın en güzel tebesüm edeniydi.

"Hayır bırakmıyordum tabii. Şuradaki büyük ağacın dalına bağlardım Uçurtmanın ipini." işaret etiği yere kol dirseğimden destek alarak doğrulayarak baktım.

"Sonra napıyordun. Gittmiyor muydu bir yere" diye sordum. Merakla

"Sonra eve gidiyorduk, gece gök yüzüne bakardım görme umuduyla ama görünmüyordu tabii sabah olunca tekrar buraya gelmek için inat ederdim. Abimde kıymaz getirirdi. Sonra uçurtmanın bağlı olduğu ağaca koşardım. Bir umut ama mardi'nin gece rüzgarını biliyorsun ipi kopartıp, götürüyordu uçurtmayı" dedi.

O an o kadar güzel konuşuyordu ki,  ne konuştuğunun bir önemi yoktu. Ben sırf o konuşsun diyede dinlerdim o kadar dalmıştım ki ona, yüz hatlarını ezberlemek ister gibi... Sonra ağzımın içinden şunları geveledim.

"Ben hiç uçurtma uçurmadım" o an onunla çoçuklar gibi uçurtma uçurmak isteği uyandı delice içimde devran yerinden kımıldayarak elerini saçlarımın içinden çekip, yerden destek alıp kalktı ayağa ve benide kaldırdı.

"Uçuralım o zaman. Hiç bir şey için geç değil." dedi. Ne demek istediğni anlamamıştım. Onun etkisi altında olduğumdan mı bilmem ama sersem gibi baktım gözlerine. Devran bana 'bekle' der gibi elleriyle işaret ederek  arabaya doğru yürüneye başladı. Onu beklerken sıkılmamıştım. Hem insan sevdiği adamı beklerken sıkılır mıydı? Kısa bir zaman içerisinde devran elinde normal büyüklükte bir uçurtmayla geri geldi. Uçurtmayı görünce yüzümdeki aptal gülüş büyümüştü. Sevinçten çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Devran sana inanamıyorum. Nerden getirdin bunu?" diyerek yanına koşmaya yakın adımlarla yaklaştım.

"Senin için yapmıştım. Beraber uçururuz diye düşündüm beğendin mi?" dediğinde başımı beli belirsiz 'evet' anlamında saladım. Altıgen şeklindeki mavi penbe uçurtma ve aynı renkten oluşan uzun kuyruğu büyülemişti beni.

"Ama ben nasıl uçurucağımı bilmiyorum ki" dedim çaresiz bir ifadeyle. Gülümsedi. Gülümserken dudağının kerarında oluşan çukurdan öpmek isteğim çoğalmıştı ama bunu yapamayacağını iyi biliyordum.

Sende Beni SevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin