Keyifli okumalar...
Hani bazen onunla geçirdiğini küçücük bir sevinci bile hayatında yaşadığın tüm mutluluklara bedel olur. Üzülsende sevinsende yanımda diyorsun...
An var bilir misin? Şu an. Evet tamda şu an yanında olmak istediğin biri var. Evet var. Senin şu an yanında olmak istediğin biri var. Evet sana diyorum. Sana tamda şu an bu kelimeyi okuyorsun gözlerim tamda evet tamda bu kelimenin üzerinde geziniyor gözlerin. Seninde yanında olmak istediğin biri var. benimde, onunda, şununda. Hepimizin yanında olmak istediğimiz biri var. belki kilometre var aranızdan belki insanlar. Belkide imkansızlık. Diyor birileri duyuyor gibiyim. Peki bu aşka engel mi? Bu iki kişi arasındaki aşka engel olabilir mi? Yada aşk engel tanırmıydı?
O günün üzerinden iki hafta geçti. Koskoca iki hafta... Konaktaki herkes biliyordu o günü artık herkes herşeyi biliyordu. Baran çoğu zaman eve gelmiyor gelsede yüzüme bakmıyordu. Zelal hanım aynı şekilde benden nefret ediyordu. Zilan desem barandan farksızdı. Geçende onunla konuşmak için odasına gittiğimde beni odadan kovup,
"Sen hala benim gözümde abimin katılsın"
Demişti. Yani anlıyacağınız bu evde bana tek iyi davranan devrandı. Belki şu an içinizden diyorsunuzdur ya berçem nasıl dayanıyorsun diye. Hayat öyle göründüğü gibi kolay değil ki. Burdan çekip gitsem bile töreler peşimi bırakmaz benim için üzülen kahraolan gene gözü yaşlı annem olurdu. Evet çok saçma benden nefret eden yüzümü görmeye tahammül etmeyen bir adamı seviyorum. Ben öyle bir adama aşık oldum. Bu benim suçum değil ki. Kalbim onu seçti onun için atıyor sanki benim için hayat barandan ibaret olmuş. Bende isterdim sevilmeyi bende isterdim mutlu bir evliliği. ben bu hayatı seçmedim ki. Bu hayatı seçmeye mahkum edildim. Benimde içim yanıyor kahroluyorum. Benimde hayallerim var. Bende diğer kızlar kadar sevilip yaşamak istedim. Çok mu şey istedim ben. Çok mu şey...
Hayata herşeyi eksik yaşadım ben. Ama ilk defa... İlk defa kalbimin sesini dinlemek istedim. İlk defa mutlu olmak istedim ben! Sevdiğim kadar sevilmek istedim sadece. olmuyormuş ben koca bir mıknatıs gibi tüm mutsuzluğu kendime çekiyorum. Köttü herşeyi kendime çekiyorum sanki. Oysa bende diğer herkes kadar mutluluğu yaşıyan bilirdim. Bende sevile bilirdim sevdiğim tarafından. Diğer herkes kadar yaşıyan bilirdim mutluluğu iliklerime kadar. Olmuyormuş...
Hani derler ya bazıları 'insan hak etiğini yaşarmış' ve bende bunları hak edecek ne yaptım. Ben bunları yaşayacak kadar ne yaptım...
Üzerime boydan bordo elbisemi geçirdikten sonra aşağıya inecektim. Kapının kulpunu kendime doğru çekip Kapıyı açtım merdivenlere doğru yönlendiğimde karşımdaki manzara durmama sebep olmuştu. Baran uzun koridorun sonunda belini yasladığı duvardan yerden bir noktaya odaklanmış bir elinde daha önce içtiğini hiç görmediğim sigarasından bir yudum daha alarak ciğerlerine doldurduğunda ne kadar bitkin göründüğü de göz önündeydi. Ne zamandan beri kesmediği hafif uzamış saçları ve sakalları birbirine girmiş, ve giymiş olduğu dünden kalma kıyafetleriyle harabe gibi görünüyordu. Sigarasında son yudumuda aldıktan sonra sigaranın izmaritesini yere atarak ayağıyla çinedi. Başını kaldırınca benimle göz göze geldi.
Uykusuz gözleri kan çanağına dönmüştü. Ama ilk defa bana eskisi gibi nefretle bakmıyordu. İfadesiz bakışları kalbimi ısıtmıştı. Ama bir şey vardı... Bir şey vardı artık ben eski ben değildim. Çok yorulmuştum. mücadele etmekten çok yorulmuştum. karşılıksız bir aşkı küçüçük kalbimde yanlız taşımaktan çok yorulmuştum.
Baranın gözleri hala gözlerimdeyken zor olsada gözlerimi gözlerinden çekerek merdivenlerden inmeye başladım. Uzun merdivenleri bitirdikten sonra mutfaktaki yardımcı kızlara yardım etmeye gittim. Mutfağa vardığımda Fatma abla harunla ilgileniyordu.