0.1

6.4K 460 461
                                    


⚫⚪⚫

Hayatınızda kurtulduğunuzu hissettiğiniz anlar olurdu, derin bir nefes alıp sadece öylesine beklediğiniz zamanlar. Sanki bir daha hiç sorun yaşanmayacak gibi hisseder ve stressiz yaşamaya başlayabileceğinize inanırdınız.

Böyle zamanlar sizin için kazanılmış zaferlerdir ve benim zaferim karşımdaki gözleri yarı açık çocuğun bana kapıyı açmasıyla başlamıştı.

“Kimsin?” Gözlerini ovuştururken bana bakıyordu. Gözlerini ovuşturması uykusundan yeni kalkmış olmasının bir belirtisi olmalıydı.

“Ben Donghyuck, efendim.” Ona hafif titreyen bedenimle birlikte bir selam verdiğimde hala öylesine bana bakarken şaşkınca sordu “Efendim derken?”

“Efendim?”

Anlamadığım için sorduğum soruya karşın gözlerini devirdiğini gördüm daha sonra ise kapıyı bana doğru biraz iteklemişti.

“Kardeşim hasta mısın sabahın beşinde diktin beni kapıya kelime oyunu yapıyorsun?!” Arkamı dönüp güneşe baktım, tenime vurması hoş hissettirmişti “Siktir git, uğraştırma beni.”

Gayet sakince söylediği sözlerden sonra gözlerim evin içine takıldı.

Onu ittirerek içeri girdim.

“Ah,işte bir begonya.” derken çiçeğe doğru hızlı adımlarla yürümekten kendimi alamamıştım “Yumrulu begonya.” dedim gülerek “Ben Rieger Begonya daha çok severim.”

Elim çiçeğin yapraklarında gezerken onun yanımda dikildiğini hissediyordum.

“Ben de.” Gülerek söylediği söze karşın ona bakmaya bile gerek duymamıştım “Ama bitkiyi annem getirdiği iç-.” Konuşması bir iki saniyeliğine duraksadı “Benim de dikkatimi dağıtıyorsun, çık artık evimden!”

O şu an umrumda değildi. Her zaman kitaplarda fotoğrafını görüp iç çektiğim çiçeklerin yumuşak dokusunu hissedebiliyordum.

“Güzeller.” Kendime engel olamıyordum, gördüğüm her şeyi hissetmek ve nasıl olduğunu aklıma kazımak istiyordum.

Etrafa bakınırken gözlerim en çok merak ettiğim şeylerde geziniyordu.
Nezaketten çok fazla uzaklaştığımı anlayınca eğildim.

“Teşekkür ederim.”

Zaten havada olan kaşları iyice havalanırken yüzünün orantısını hesaplama isteğimi son anda yok etmiştim.

“Teşekkür etmen değil, özür dilemen gerekir.” Duyduğum şeyle tüm ilgimi ona verdim.

Herhangi bir bilgiyi yanlış öğrenmiş olamazdım, o yanlış biliyordu. Bu kesindi.

“Hayır.” dedim sertçe “Beni evine aldın yani bana yardımcı oldun.” derken gururla boğazımı temizledim “Bu nedenle teşekkür etmeliyim.”

Çocuk gözlerini yine devirdi, bu hareketle daha önce hiç karşılaşmamıştım.

“Gözlerini devirmen.” derken gözlerini işaret ettim “Ne anlama geliyor?”

how to train your donghyuck | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin