s.e.1

1.9K 226 213
                                    


Normalde 10 K olursa atayım diyordum ama sonra dedim kim bekleyecek dgjss

Sürpriz bebeklerim.

⚪⚫⚪

“Hyuck o ağır onu taşıma!” Kucağımda duran ne olduğunu bile bilmediğim bir makineyi tezgaha bıraktım “Neresi ağır Taeyong hyung?”

“Sen masaları sil, bir şey kaldırma.” O kalan iki üç sandalyeyi daha Doyoung hyung'ın yanına çekti “Sonra seninki başımın etini yiyor sanki tüm kafeyi sırtlamışsın gibi.”

Tebessümüm yüzüme dolarken kafamı arkaya atarak içten bir şekilde güldüm “Onu sen ne takıyorsun ki.”

“Valla sizin sevgililerinize acıyorum ben.” Doyoung bir yandan da önündeki kekten dikkatlice bir dilim kesip tabağa koydu “Taeyong Jaehyun'u kesmiş, sen Mark'a kaç defa bıçak çekmişsin, ben anlamadım sizinki nasıl ilişki.”

“Çektim ama bıçaklamadım sonuçta.” Taeyong hyung'la birbirimize bakıp sırıttığımız anda Doyoung pasta koyduğu tabağı da alıp sabır dileyerek yanımızdan ayrıldı.

“Bugün yoğun değil pek Donghyuck, istersen çıkabilirsin.” Ellerim anında önlüğüme giderken bir anda durdum “Maaşımdan kesecekken burada dururum.”

“Saçmalama git diyorum ya işte.” Onun gerçekten gitmemi söylemesiyle önlüğü çıkarıp her zamanki yerine astım “Teşekkür ederim Taeyong hyung.”

Açık mavi kot ceketimi üzerime geçirdim ve çözülmüş bağcıklarımdan birini hızla bağladım.

“Bunu da Mark ve Jaehyun'a verirsin.”
Uzattığı poşetleri hızla aldığımda anında durmuştum “Ben üniversiteye gideceğim direkt , abimlere uğramayacağım ki.”

Yüzü sanki asılmış gibi yaparken gülmemek için kendini kasaba hevesli duruşunu tabii ki fark etmiştim “Neyse.” dedi “Sanırım abine benim götürmem gerek.”

“Sen ne yılansın var ya.” Ona şakasına bir omuz attığımda kaşlarını çatıp koluma vurdu “Ne diyorsun sen ya?”

“En baştan deseydin ya abini aşırı özledim görmek istiyorum diye.” Taeyong hyung'ın beni kovalayacağını anladığım gibi Kucağımdaki paketle koşmaya başladım “Tekrar teşekkürler hyung.”

Taeyong hyung'a dönülü olduğum için görmeden birini çarptığımda önce pasta kucağımdan ayrılmış sonra da  bileğimi bir el sarmıştı.

“Sanırım bu benim için bebeğim.” Bileğimdeki elin sahibinin Mark olduğunu anlamam çok sürmemiş ve hemen elimi onun elinin üzerine koymuştum “Ben de senin için geliyordum.”

Gözleri güneşe bakmaktan rahatsız olmuş olacak ki bileğimi bırakıp kolunu omzuma attı. Tek koluyla hâlâ pastayı taşıyordu.

Benimle tanıştığında karamel sevmeyen çocuğun artık en sevdiği pasta karamelliydi. Tabii bu onu bunaltıp her gün bu pastadan yediğimiz için de olabilirdi.

Ev ne kadar çiçekler olmadan boş gelse de yapacak bir şey yok deyip alışmasına bakmıştım, kedi hâlâ bizimleydi ve isim koymamaya da niyetliydik.

how to train your donghyuck | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin