⚪⚫⚪Mark'ın yüzündeki huzurlu gülümseme beni de mutlu etmişti. Bu odada kalmaya başladığımdan beri hayatımızda hiç sorun çıkmamıştı.
Babam serbestti ama hiç bir girişimde bulunmamıştı, yaklaşık beş gün önce Mi Na, Yukhei Mark ve ben gerçekten eğlenceli bir gün geçirmiştik.
Mi Na'nın yanımızda olması beni rahatsız etmiyordu, gerçekten iyi birisiydi ve ara sıra bana da selam söylüyordu.
"Hayatına sadece böylesine iyi insanları sokman çok hoşuma gidiyor." dedim Mark'ın kucağıma yayılmış saçlarıyla oynarken "Eski sevgilin bile arkadaş olabileceğim kadar iyi birisi."
Saçlarında duran elimi alıp öptü "Ve sen de o iyi insanlardan birisin."
Yaklaşık on beş dakikaya kalmadan büyük ihtimalle grup ödevi yapacağı arkadaşları gelmiş olurdu.
"Neden makyaj yaptın?" Gözleri yüzüme takıldığında omzumu silktim "Hoşuma gidiyor."
Gözleri gözlerim takıldığında daha çok güldü "Sen lens takmayı nereden öğrendin?"
"Benim bilmediğim bir şey mi var sanki Mark?" Yalandan yaptığım egoistlik onun dudaklarının kenarının kalkmasına neden olmuştu.
"Doğru." dedi yüzünü bana yaklaştırırken "Bunu sevdiğimi nasıl bildin?"
Kaşlarım çatılırken onun yüzüne odaklandım "Neyi?" Bir saniye geçmişti ki parmağını dudağımda hissetmiştim "Bunu."
Yutkunmamla dudağım öne doğru çıkarken hiç beklemeden dudaklarımızı birleştirmişti.
"Bunu da özlemişim." dedim öpmesini umursamadan gülümsediğimde "Susmaya ne dersin Donghyuck?"
Alt dudağımda dilini hissettiğimde gözlerim sonuna kadar açılmış bir şekilde ona bakıyordum her zamanki gibi bırakacağını düşünüyordum ama o kendini kaptırmış gibi duruyordu.
Kolu yorulmuş olacak ki yükünü bana vermeden üzerime doğru uzandığında nasıl nefes alacağımı bile unutacak hâle gelmiştim, bu diğer yakınlaşmalarımıza benzemiyordu.
Sonunda bir tepki verip dudaklarımı oynattığımda inlemesini duymuştum bir temasım bile onun etkilenmesini mi sağlıyordu.
"Gerçekten!" dedi hırsla ve diyecek bir şey aradığını anlamıştım "Nasıl bu kadar güzel olabiliyorsun?!"
Normalde sesinde hiç bir kızgınlık olmasa da sert çıkan sesine karşı ellerini bluzumun eteğinde hissetmemle bluzun üzerimden ayrılması bir olmuştu.
Odanın soğuğu kendini hissettirdiğinde bunu engellemek için ona biraz yakınlaştım.
Elleri sırtıma uzandığında sanki daha fazla bir olabilirmişiz gibi beni kendine çekti, dilimin onun diline değdiğini anladığım anda elektrik çarpmış gibi kendimi geri çekmek yerine ben de onun t-shirt'ünün yerle buluşmasını sağladım.
Bunun sonucunun ne olacağı karşısında şüpheliydim çünkü bu sefer durduracak bir engel yoktu.
Dudakları dudaklarımı bırakıp boynuma indiğinde bıraktığı ısırığın acısıyla ağzından acıyla karışık resmen bir tıslama çıkmıştı.
İlk defa korku duygusunu hissettiğimde gözlerim etrafta dolanmaya başlamıştı ki sanırım kalbim temizdi.
Çalan zille ikimiz de arkadaşlarının geleceğini hatırlarken Mark hızla ayağa kalkıp yerde duran bluzu aldı.
İkimizin de nefesleri sık ve derin bir şekilde odada ses olarak yer edinirken gözlerim onun haricinde herkese bakıyordu.
Bunu fark edince hem kapıya yetişmek hem de yanıma gelmek konusunda arada kalmış gibi yanıma gelip saçlarımdan yavaşça öptü.
"Utanmana neden olduysam özür dilerim." Yüzüm yere eğildiğinde biraz gülümsesem de onun odadan çıkmasıyla bluzumu giyip karışmış saçlarımı düzelttim.
Odadan biraz çıkıp açılmış kapıya baktığımda içeri giren yaklaşık dört kişiyi gördüm.
Önden giren çocuğun yüzü muzipleşmişken ne bulduğunu anlamamıştım.
Kaşlarım çatılırken Mark'a döndüğümde dağınık saçları ve bulaşmış normalde benim dudağımda olması gereken ruju onda görünce gözlerimi sımsıkı kapattım.
Rezil olmuştum, kesinlikle rezil olmuştum "Yanlış bir zamanda geldik herhalde?"
Hızla arkamı dönüp kaçacakken Mark bileğimden tutup gitmemi engellemişti "Yok." dedi bana doğru dönerken "Hoşgeldiniz."
Gördüğüm kızı gözümün bir yerden ısırdığını fark etmemle gözlerim büyüdüğü anda hatırladım bu kız bana kağıda sayılar yazıp bırakan kızdı.
Bakışlarım Mark'a döndüğünde dudağında kalan rujumu emerek silmeye uğraştığını fark ettim.
Neden böyle hissediyordum bilmiyorum ama karnım kasılmıştı ve o an ona yakın durmak istiyordum hatta öpmek istiyor da olabilirdim duygularımı bile kestiremiyordum.
"Bu kız." dedim sesimin titremesine engel olmaya çalışırken "Bana kağıt veren değil miydi?"
Kızı gördüğü anda kaşları çatıldı "Öyleydi." dedi sinirle "Sen sağ tarafa geç."
Beni kızdan uzak tarafa çektiğinde ruh hali aniden değişmişti, kızın beni hatırladığına ve bakışlarının hedefi olduğuma da emindim.
⚫⚪⚫
Şu kadarcık bir bölümden bile benim smut yazmayı beceremeyeceğimi zaten anlarsınız shajdh
Sırf size istediğinizi vermek için fluff yazıyorum ikidir gsjsgd Olaylara bir geçemedik
⚪⚫⚪
ŞİMDİ OKUDUĞUN
how to train your donghyuck | markhyuck
Fanfiction"Ona birinin yardım etmesi gerekiyordu ve şüphe yok ki ihtiyacı olan yardım Mark Lee tarafından gelecekti." #1jaehyun #1doyoung #1donghyuck #1taeyong #1renjun #1taeil #1jaemin #1johnny #1winwin #1jeno #2nctu #2nct127 #3nct