Helö bu kız az da olsa Jaeyong ve Markhyuck moment aldı mutlu.Ama hyuck neden bu kadar çok kilo vermiş yanakların nerede aşkım..
⚫⚪⚫
“Then.” Abim önündeki kağıda sadece öylesine baktı “How to pronounce th-.”
“I'm sorry but It is enough.” Kaşlarının çatıldığını görmüştüm “We have to finish this part.”
“Gerçekten yeter artık.” Kendimi sandalyeden biraz aşağı sarkıttım “Aksan kazanmak ve telaffuz kesinlikle kelime ezberlemekten daha zor.”
“Saçmalama.” dedi İngilizce kitabını koltuğa fırlattıktan sonra “İki üç güne oturtacağına eminim.”
Odadan çıkmak için ayağa kalktığında koluna asıldım “Bir şey isteyebilir miyim?” Aklıma gelen ikinci şeyle güldüm “Aslında iki şey.”
“İsteyebilirsin.” Ne kadar çok yakın olsak ve kaç zamandır aynı evde kalsak da aramızda hâlâ minicik bir mesafe vardı ve ben bunu küçüklüğümüzden beri ilk defa karşılaşmamıza veriyordum “Çalışırken İngilizce konuşmasak da bu saçmalığı bıraksak ne olur?”
“Olmaz.” Oturduğum yerde sızlandım “Ya neden ama?”
“Bu şekilde öğreneceksin Hyuck.” Oflayarak masadaki laptop'a uzandım “Bugünlük dizi izlesem peki?”
“Olur.” Odadan çıktığı anda laptop'ın açma düğmesine bastım, arka planda abim Jeno Jaemin Yuta ve Taeyong hyung beraber duruyordu.
Abimin ve Taeyong'un yakın verdiği poza bakarsam o zaman sevgili olduklarını söyleyebilirdim ve diğerleriyle de iyi anlaşıyor gibi görünüyordu.
Yukhei'i ne kadar özlediğimi fark ettim, Mark yüzünden ondan da uzak kalmıştım ve aramızın açık olmamasını ummaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu.
Dizi izlemekten vazgeçip hevesle abimin yanına koştum “Telefonunu verir misin?”
Ondan nereye kadar bir şey isteyip duracaktım bilmiyordum ama doğduğumdan beri birilerinin üzerinden geçinmek rahatsız etmeye başlamıştı.
“Neden?” Omzunu silktiğimde çok da umursamadığını belli eder gibi telefonu bana uzattı “Teşekkür ederim abiciğim.” dedim yılışık bir şekilde ve yanağından öpüp içeriye fırladım.
Rehberde gördüğüm ismin üzerine tıkladığımda derin bir nefes verdim, umarım açardı.
Telefonun açılma sesiyle gülümsedim, ne kadar ona kızgın olsam da bir yandan da başka şansım yoktu.
“Ne var Jaehyun?”
“Taeyong hyung ben Donghyuck.”
Sesi aniden sert halinden çıkmıştı, abimi yaralayan o olduğu halde ne hakla ona karşı bu kadar sinirli olabiliyordu ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
how to train your donghyuck | markhyuck
Fanfiction"Ona birinin yardım etmesi gerekiyordu ve şüphe yok ki ihtiyacı olan yardım Mark Lee tarafından gelecekti." #1jaehyun #1doyoung #1donghyuck #1taeyong #1renjun #1taeil #1jaemin #1johnny #1winwin #1jeno #2nctu #2nct127 #3nct