3.0

2.2K 291 665
                                    


Lan bir günde iki bölüm atıyorum gsjsgs

⚪⚫⚪

Yuta çaktırmadan elindeki yediliyi bana gösterdiğinde sırıtarak bende de yedili olduğunu belirten bir şekilde onayladım.

Eğer yanımdaki çocukta da yedili varsa mecbur ben de atmak zorunda kalacaktım.

“Tek.” Yuta elindeki karo 7'i attığında yanındaki çocukta üzerinde 7 yazılı olan sineği Yuta'nın attığı kartın üzerine bıraktı “Bende de tek.”

Elimde çok fazla bulunan kartlara bakarken ben de elimdeki yediliyi attım.

Yanımdaki çocuğun elinde olmayacak ki oflayarak kart çekmeye başladı. Eşli oynuyorduk ve kaybeden hesabı ödeyecekti eve gitmemiz gerektiği için artık oyun bitsin diye uğraşıyorduk.

Yuta sırıtarak elindeki kartı ortaya bıraktı “Hadi beyler size iyi ödemeler.”

Yuta ayağa kalkıp beni de ileri çektiğinde hızlı yürüyerek dışarı çıktık.

“Özür dilerim.” dedi pek de mahcup durmayan bir şekilde “Eğer sıkıcı geçtiyse.”

“Ne sıkıcısı?!” diye bağırdım heves ve mutlulukla “Hayatımın en eğlenceli oyununu oynadım sanırım.

Bu evde kalmaya başlayalı daha bir hafta olmuştu ama bir yıl daha kalabilirdim. Jeno'yla çok konuşmasak da abim ve Yuta hyung'la gerçekten çok eğleniyordum.

“Abine sana kart oynamayı öğrettiğimi söyleme de bak.” Yüzümde hevesli bir gülümseme yerini bulurken ona doğru biraz sokulup omzuna omzumla vurdum “Abime söylemeden yapman gereken bir şey daha var.”

Bana doğru ne dediğimi anlamak ister gibi bakınca iki elimi birleştirip yalvarır gibi eğildim “Piercing!” diye bağırdım “N'olur, n'olur.”

Biraz ittirdiğinde dengemi kaybetmiştim ama düşeceğim kadar güçlü istememişti “Neden bu kadar istiyorsun lan bir piercing alt tarafı.”

“Güzel duruyor.” Kafasını iki yana salladı “Sende durmaz.”

“Nedenmiş o?” Kollarımı birbirine bağladığımda yanaklarımı sıktı “Çünkü bir bebeksin de ondan.”

“Bana dondurma al.” Gözlerim dondurmalara takıldığında Yuta öylece baktım “Param yok.”

“Bana ne ya,al!” İşaret parmağını sallarken markete doğru gidiyordu “Sen böyle değildin bak.”

“Sana benzedim iyice.” dediğimde beni bekletmemek için olacak ki hızlı adımlarla markete ilerledi.

Yuta hyung'ı abimden daha çok sevmemek için zor duruyordum, abim bana karşı çok hassastı ve bu tavırları bana Mark'ı hatırlatıyordu.

Yuta hyung ise yanımda hiç çekinmeden istediğini yapar istediğini söylerdi ve vereceğim tepki umrunda olmuyordu. Ben sanırım yanımda rahat olan insanları seviyordum.

“Al bakalım seni küçük beleşçi.” Uzatılan vanilyalı dondurmayı alıp keyifle yemeye başladım, şu sıralar boyuna yiyordum ve kilo almamak tek temennimdi “Sonunda küfür edeceksin diye bekledim.”

“Ay sana eder miyim ben?!” Yüzümü yine tek eliyle kapatıp sevdi “Tipe bak.”

Dış görünüşünün aksine çok sevgi dolu biriydi ve sürekli yanaklarımı sıkıyordu. Önümdeki dondurmaya tekrar eğildiğimde üzüldüğümü belli etmemek için güldüm.

Mark'ın evindeki gibi sağlıklı beslenmiyordum ve bu benim enerjimi düşürmesi gerekirken aksine tepki veriyordu.

Geçici bir doygunluk hissi olduğunu bilmeme rağmen bu sağlıksız düzenlerine karışmıştım.

“Seninki sokak kedisi herhalde.” Kaşlarım şaşkınlıkla kalkarken ne kast ettiğini anlamamıştım “Sürekli bizim kapının önünde.”

Görüş açımda abim ve Taeyong kavga ediyordu Mark ise köşeye çekilmiş hiç bir tepki vermiyordu bundan kaçınır gibiydi.

“Senin beni bıçaklaman bile daha kolay bir şey Taeyong!” Abim bir kaç merdivenden inip gözlerine baktı ama onu seviyor olması adımlarının şiddetini engelliyordu ve sanki Taeyong sarılsa yinr karşılık verecek gibiydi  “Tabii sen sevmediğin için anlamakta zorluk çekebilirsin.”

“Ya üzgünüm tamam mı?!” Mark ağlayarak bir anda bağırdığında olduğum yerde durdum, Mark ağlıyordu “Özür dilerim!”

Abim yapmacık bir şekilde gülümsedi “Kardeşimi aldattığın için üzgün olman tabii ki yeter Mark.” dedi gözlerini sıkarken öylesine sinirliydi ki Mark'a herhangi bir vuruşunda ona ne olurdu bilemiyordum “Çünkü üzgün olman yapmadığını varsaydırıyor öyle değil mi?!”

Sinirle sert bir şekilde onlara doğru yürüyüp Mark'ın sallanan elinden tuttum. Parmaklarım aralık parmaklarından girince tanıdık his beni gülümsetmişti.

“Sana gerçekten inanamıyorum!” diye bağırdım abime doğru “Bana onu kötüleyip durman yetmedi şimdi de iftira atıyor olamazsın.”

Abimin şok ve telaşla bana bakan gözlerine bakmayı bırakıp Mark'ın yüzüne rastgele bir öpücük kondurdum, onu özlemiştim.

“Daha fazla burada kalamam Yuta hyung.” dedim arkamda duran Yuta'ya sevgiyle bakarken “Gidelim Mark.”

Mark'ın elinden çekmeme rağmen Mark hareket etmeyince ona doğru döndüm hâlâ ağlamaya devam ediyordu “Donghyuck, ben.”

Yutkunduğunu gördüm konuşamıyor gibiydi “Ben seni tanıyorum.” dedim yüzünü ellerim arasına alırken “Öyle bir şey olmadığını biliyorum.”

Mark titrese de ağzını yavaşça açtı “Ben seni a-.”

Abim hızla Mark'ı biraz ittirdi “Sus!” Mark söyleyeceği bir şeyler varmış gibiydi ama abim onu engellemeye çalışıyordu “Öğrenmesin, sus.”

“Özür dilerim Donghyuck.” dedi Mark dizleri üzerinde yere oturur şekilde hıçkırıklarını saklamazken “Seni aldattığım için gerçekten özür dilerim.”

⚫⚪⚫

Ben size demiştim team seçmeyin diye dimi sgajgs

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben size demiştim team seçmeyin diye dimi sgajgs

⚪⚫⚪

how to train your donghyuck | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin