4.3

1.9K 247 393
                                    


Kitabı uzatmamaya karar verdim normalde 5.0'e kadar gidecekti ama artık bitmek üzere.

⚫⚪⚫

“Uyandığında bunu da yemek isteyecektir.” Aradan geçen iki gün sonunda Donghyuck'ın durumu gittikçe iyiye gidiyordu.

Bir nevi onun pes edip uyanmasını bekliyor gibiydik, bu kadar inatçı olmasa her şey aslında daha kolay olabilirdi.

Dudakları artık eski rengine dönmüş, yüzündeki o soluk ifade yerini canlı ve parlayan bir ifadeye bırakmıştı.

“Sen ödemeyi yapar mısın?” Yukhei uzattığım kartı bana doğru ittirip arabayı kasaya doğru sürünce kaşlarım havaya kalkarken samimi bir şekilde güldüm.

Yukhei bile konu Donghyuck olunca parasından vazgeçiyordu, bize kendini sevdirmeyi gerçekten çok güzel başarmıştı.

Doktorlar bir iki güne kalmaz uyanacağını söyledikleri için bomboş olan buzdolabına bir şeyler almaya çıkmıştık, ilk defa hastaneden ayrılırken rahat hissediyordum.

Evdeki istisnasız tüm çiçekleri kaldırmıştım, Donghyuck'ın buna oturup ağlayacağına adım gibi emindim ve Yukhei yapay çiçekler almayı önermişti.

Tabii ki bu tavsiyesini şiddetle reddetmiştim çünkü Donghyuck yapay çiçeklerden nefret ederdi, çoğunlukla zaten yapay olan şeylerden nefret ediyordu.

Ben de ona daha çok sevebileceği ve korksa bile kendini alıştırabileceği bir kedi almıştım.

Fazlasıyla sevimliydi ve bana nedense Donghyuck'ı hatırlatır gibi bir hâli vardı. Genellikle uyuyor uyumadığı zamanda evi birbirine katmayı tercih ediyordu bu yüzden Donghyuck'ı yeterince oyalabileceğinden emindim.

Adını bile o koysun diye daha koymamıştım ve kedi diye seslenmekle meşguldüm, Yukhei sırf Jaemin ile dalga geçmek için ara sıra kediye Jaemin diye seslense de kedi deniliyordu.

Annem şimdi kediye bakıyor olmalıydı çünkü hastaneye gelmesine izin vermemiştim. Sadece bir defa ziyaret etmiş ondan sonra da gitmemek için uzunca bir süre diretmişti.

“O iyi öyle değil mi?” Kim olduğunu daha yeni öğrendiğim beni gördüğü anda bana koşan çocuğa kafamı salladım “İyi.”

“Ben de gelmek istiyordum ama annemden izin alamayacağım sanırım.” Gülerek saçlarını karıştırdığımda gözleri kısılacak kadar güldü “Eve gelince bana da haber verir misin hyung?”

“Veririm.” O daha hevesle bir şeyler söyleyecek gibi dururken ayaklarımızın dibine bir top yuvarlandı “Chenle,hadi artık.”

Arkasına dönüp topu geri attıktan sonra hızla konuştu “Geliyorum, Jisung!” Ardından bir defterin arasından çıkardığı sayfayı bana uzattı “Ona çiçek vermek isterdim ama alerjisi var o yüzden böyle vereceğim.”

Yüzü asıldı ama avcuma koyduğu çizdiği papatyalara ben hâlâ şaşkınlıkla bakıyordum “Sen biliyor muydun?”

“Ne?” Sesimi sakin tutmaya çalışarak kağıdı cebime koydum “Alerjisi olduğunu.”

Kafasını iki yana salladı “Kendisi söylemişti.” Gözlerim daha da irileşirken derin bir nefes aldım.

how to train your donghyuck | markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin