Ben ellerine kendi vazgeçmişliğimi bırakırken senin tutmanı bile beklemezdim.Ama benden o kadar çok nefret ediyormuşsun ki o vazgeçmişliğimi tutup yerden yere vurdun!Hani bir cam kırıldığında paramparça olur yere parçaları düşerken bile parçalanır,işte benim yüreğimde böyle bir parçalanma yaşıyor!Parçalandığı halde parçaları yere düşerek yeniden parçalanıyor!..
1 Hafta Sonra
Evet bir hafta geçti,yaralanmamdan bir hafta geçti!Bu bir hafta içinde '5' gününü yoğun bakımda -çok kan kaybetmiştim- geçirirken '2' gününüde normal odada geçirmiştim.Özer ailesi -benim ailem- ve Doğan ailesi her gün buradaydı.Bugün çıkıyordum çok şükür.Eve gitmeyi bu kadar çok istemiyorum çünkü yeniden eziyet çekecektim ama bu bir hafta boyunca ben hastanede yatılı kalırken onun bir kerecik bile gelip beni görmemesi canımı fena halde yakmıştı!Eve bundan dolayı gitmek istiyordum,evde ben bu haldeyken nasıl kalabiliyordu onu merak ettiğim için gitmek istiyordum.Ben onun namusu için yaralandım ama onun beni görmesi yok.Aslında bakarsanız gelip gelmemesi umurumda değil ama ben onun yüzünden az kalsın ölüyordum,ölüyordum ya!
Bulunduğum odanın kapısı açıldı.Belki o gelmiştir diye heyecanlandım ama maalesef doktordu.Klasik konuşmlarından yapacağını biliyordum.Emine xanımla konuşma eyleminde bulundu.Bense hiç oralı olup onları dinlemedim bile.Sadece birazdan çıkabileceğimi dinledim sonra tekrardan uzanıp battaniyeyi başıma çektim,'Ben burada yokum' temsili anlyacağınız.
***
Sağ kolumda Emine xanım varken sol kolumda da Fehime abla.Bense sol tarafımı tutuyordum,oraya elim varsa sanki acım azlırdı,düşüncesi besliyordum içimde.Avluya gelince gözlerim kaldığımız odaya ilişti.Acaba yukarıda odada mıydı?Belki orada bekliyordu...Ben neden bu kadar safım?Neden herkesi kendim gibi görüyorum?Bu kadar ona karşı iyimser olmayı neye borçluyum?
Merdivenlerden çıkamıyordum çünkü karnım kasılıp gevşiyor ve dikişlerime zarar veriyordu.Avlu'nun ortasında bulunan sedire oturdum.Biraz dinlenip merdivenlerden çıkmayı düşünmüştüm ama düşünmem boşaydı,Emine xanım konuştu;
"Rojda Berfin için odayi xazırla(hazırla)"dedi
Şaşırmıs bakışlarla Emine xanıma baktım.Benim anlamadığımı görünce gülüseyerek bana yaklaşıp yanıma oturdu.Derin bir nefes verip birde 'Oh' çekti.Ellerimi kendi ellerine alıp bakışlarını üzerimde gezdirdi ve ağzını araladı;
"Dikişlerin kapanana dek bu katta xazırlattığım oda da kalacaksın kızım"
Gülümsemesi küçülmeye ve bakışlarını benden alıp uzaklara diktiğinde derince onu yandan izlemeye koyuldum.Görünürde çok iyi biriydi ama ben hala kendimi pek yakın hissetmiyordum.Demiştim ya ben içimde ikinci anneyide yaşatıp öldüremem.Gerçi ben hastanedeyken Emine xanım yanımdan bir dakika bile ayrılmamıştı,hatta annemden daha çok benimle ilgilenmişti.Bu anne şefkati kızını özlediği için miydi?Yoksa gerçekten bana karşı ayrı bir sevgimi besliyordu?..
Beni bu düşüncelerden ayıran Rojda'nın sesi oldu.Odanın hazır olduğunu söylüyordu,Emine xanımda onayladıktan sonra benim koluma girip oturduğum yerden kaldırdı.Yavaş adımlarla odaya ilerlerken konak kapısı hızla açılıp kapandı.Önce Hazar ağa sonra Mehmet ağa göründü.Baba-oğul sinirliydi.Hazar ağanın kızgın gözleri bana ilişince korkmadım desem yalan olur,baya korkmuştum.Bakışlarımı hızla yere indirirken o bana ilerledi.Korkudan ne yaptığımı bilemeden kaynanamın arkasına geçtim.Mehmet ağa oğlundan tutup kendine çevirdi sonra bana dönerek;
"Hoş geldin gelin kızım"dedi.
Başımı 'Sağlasın' diye salladım ama Hazar ağa önüme geçmişti bundan başımı salladığımı gördümü pek bilmiyorum.Kaynanam elimden tutup kendi önüne çekti.Hazar ağa hızla merdivenlere yönelirken Emine xanım sesini çıkarttı;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK ÖMRÜ (TÖRE) {TAMAMLANDI}
RomanceBurası sandığımdan daha ıssız; Önümde yürüyebileceğim bir yol arkamda beni yutacak bir deniz. Hangisine gideceğimi şaşırmış bir martı gibiyim: Balığa mı yoksa simide mi?.Siz olsanız hangisini seçerdiniz?AŞKA mı yoksa o aşkın uğrunda ÖLÜME mi?Önümü d...