Bunu son partta Berzan & Alara'ya ne olduğunu merak eden okuyucularım için yazıyorum..🌹
Dersim tam olarak kimmiş,neden geldiğini öğrenelim bi😉
***
Kara gözlerini karşısında tekerlekli sandalyeye mahkum kadına dikti adam.Kendisini zehirleyen ve tüm hayallerini yıkan bu kadına Mardin'deyken dört ay içinde yaptığı işkenceler azalmamış bilakis artmıştı...
Fakat kaçtığı bu yaban ellerde işkencelerine tecavüzlerde eklenmişti.Kadının baştan çıkarıcılığı ters tepki yapmamış keza adamı hala etkisi altına almayı başarmıştı.
Berzan Doğan karısı Alara Doğan'ı alarak önceki eşi Mizgin'i öldürdükten sonra kaçtığı yere tekrar gelmişti Alara farkıyla.Hollanda'nın kör köşelerinde devam eden hayatlarına kimse ulaşamıyor Alara'nın kırk yılda bir arayıp soran babası dahi umursamamazlığını bir kez daha kızına kanıtlarcasına peşine düşmeye yeltenmeyerek arayıp soruşturmuyordu.
Evlendiği günden bugüne kadar da podyomlardan uzak kalan genç kız eski hayatına çizikler çektiğini medyaya duyurduğu güne ise lanetler yağdırdı.
Berzan'ın tecavüz girişimleri genç kızın ateşten parça olan zehirli sözlerine denk geliyor ve bu birleşmeden birkaç ay sonra oğulları Dersim Alara'nın rahmine düşüyordu.Asla kabul etmediği bu çocuktan iki yıl sonrada arada gidip gelen aklı eşlik ediyordu azaplarına.
Berzan Ağa ise kendine karşı bir şeyler kabul etsede dışa vuramıyor,ezelden süre gelen bu acımasızlıklarına oğlunu katmak istemiyordu.Dedesinin ismini koyduğu Dersim'in kendisine ve kendisi gibi bir hayat yaşamasını istemediğinden günlerdir kara düşüncelerden en son oğlunun Alara'nın durumunu sormasıyla kurtuluyor.
Alara yine kendisine oturduğu tekerlekli sandalyeden gülerek bakıyor,kendisiyle alay eden bu surata dayanamadığını anlasada sabırlar çekip sevmediği oğlunu göndereceğini nasıl söyleyeceğini bilmiyordu?
Aniden dese acaba bir kez olsun annelik hissine kapılıp oğlunu bırakmayacağını söyler miydi?
"Alara!..Alara bak yüzüme."
"Iııım git başımdan be...Berzan şu karşımdaki kadını susturur musun?"dediğinde Berzan hafif omuzunun üstünden bakıp kimsenin olmadığını gördü.
"O kendini çok bilmiş kadın Hazar'ı aldı benden...Konacağım paralara sahip oldu,sustur şunu."
Cırtlak sesleri arasında kardeşinin ismini duymasına şaşırmamış aksine sakinlikle karşılamıştı.İlk duyduğundaysa hala Hazar'ı unutmadığı kanısına varıp karısının akli dengesinden bir haber yine işkence etmiş,kan revan içinde bıraktığı yüzüyle yine pişmanlığın dibini yaşayarak sonlandırmıştı.
İki yıldır bir fiske dahi vurmadığı kadına acıyordu belli.Tek sorunu ise yıllar geçtikçe yavaş yavaş bir şekilde her şeyi idrak eden oğluydu.
"Alara bak dinle."
"Sus sus...Geldiler şşş."
"Kim geldiler?"
"Onlar...Beni öldürmeye geldiler."
Başını göğe kaldırıp indiren Berzan Ağa neyin içine düştüğünü bilemiyordu.Öldürseydi ya Mardin'deyken ilk eşi Mizgin gibi.Neden yaşattı?Fakat ölüm o sıralar kolaya kaçardı.Milletin ağzına sakız olmuştu bu kadın yüzünden ve acımasızlığı kızın bedbaht kaderine ödetmişti.Nefret ettiği bu simadan her gün acı çığlıklar arşa yükseliyordu ya Allah biliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK ÖMRÜ (TÖRE) {TAMAMLANDI}
RomanceBurası sandığımdan daha ıssız; Önümde yürüyebileceğim bir yol arkamda beni yutacak bir deniz. Hangisine gideceğimi şaşırmış bir martı gibiyim: Balığa mı yoksa simide mi?.Siz olsanız hangisini seçerdiniz?AŞKA mı yoksa o aşkın uğrunda ÖLÜME mi?Önümü d...