11.Bölüm/Kuma

12.6K 468 225
                                    

Bazen koparmak gerekir tüm bağını herkesten!Acıtsa bile koparmak gerekir çünkü her ne kadar seni sevmeyen birisi başkası tarafından beğenilip kendi gözünle ona yakıştırır-san canını acıtır-sın. Bugün benimki de buydu galiba!..Başkasına yakınlaştığında canımı acıttığını fark etmedin mi?Bilerek yapma çünkü kalbimde istemsiz bir acı başlıyor!İnan bunu ben bile bilmiyorum!..

Bağırışlar ve silah sesleri bende inanılmaz derecede merakı uyandırdı.Kalbim haykırdı onun ismini ama anlamış da değilim.Ona bir şey olmasına neden bu kadar çok korktuğumu?O beni umursamazken ben neden şimdi onun vurulmuş olması ihtimaline kapılıp korkmuştum?

Gözyaşlarım hafifçe elimde bulundurduğum telefona düşerken telefondan gelen sesle beraber irkilip bakışlarımı son sürat telefona çevirdim;

"Şerefsizlerin sonu böyle olur!Adi it!.."diye telefondan duyduğum sese ait küfürler yüzünden daha fazla tahammül edemeyerek telefonu kapattım.

Bu onun sesiydi. 'Onun sesi' diye içimden söylenerek yüzümde gülümseme belirdi.Ama bu kısa bir sürelik içindi çünkü onun söylemiş olduğu 'Şerefsizlerin sonu böyle olur!' demesi onu öldürdüğü kanıtına varırken içimde onun katil olması da geçti!

Katil mi?Yok hayır benim evlendiğim kişi asla katil olmaz,olmamalı!Yapamaz her ne olduysa olsun Allah'ın verdiği canı o almış olamaz!Yapmamış olsun,lütfen Hazar böyle bir şey yapmamış olasın!

Bu düşünceler içimi kemirirken ben yerimde duramadım.Sessizce üzerimi değiştirip avluya çıktım.Bu kemirme bu gece beni öldürmeden benim her şeyi öğrenmem gerekiyordu.O geldiği gibi odaya çıkardı,yanıma uğramazdı ve normal olarak bende bu gece bir şey öğrenemezdim.Sessizce ağrılarıma rağmen merdivenlerden çıkmaya başladım.Biri beni yakalayacak diye ödüm kopuyordu.Hani bir çocuk yaramazlık yapar da yakalanmamak için kırk takla atar,işte benim olduğum durumda buna benzerdi.Yaramazlık yapmış çocukla aynı duyguları paylaşıyordum.

Çok şükür odaya varmış, kimseyi de ayağa kaldırmamıştım. Onlar şimdi mışıl mışıl uyuyorlardır.Büyük bir zafer kazanmışım gibi olduğum yerde gülerek zıpladım ve 'Evet' der oldum.Bu benim saçma hareketlerimden sadece birkaçıydı.Hala gülüyordum,bu gülmeyle yatağa oturur vaziyette geçip onu beklemeye başladım.Ama bu beklemeler içinde sıkılmaya da başlıyordum.Elime alıp getirdiğim telefona baktım.O gelene kadar belki biraz bu telefonu çözebilirdim.İşe ilk öncelikle o 'Kocacım' diyen yeri değiştirmekle başladım. -Bunu ağabeyimden biliyordum- 

Bir saat...İki saat...Bekledikten sonra kapı yavaşça açınıp kapandı.Bakışlarımı telefondan alıp içeri girene baktım.Işığı açmadığım için girenin yüzünü göremiyordum.Sol tarafımı tutarak ayağa kalktım gelenin kim olduğunu öğrenmek için ona iyice yaklaştım ama hala karanlıktı.Burnun dibine yaklaştığımda onu kokusundan tanıyınca şaşırarak geri adım attığım gibi ayaklarımın birbirine dolanması sonucu tam düşecektim ki onun beni belimden kavrayıp kendine doğru çekmesinden düşmedim.Etraf karanlığa bürünmüşken onun yüzünü görmeden kokusundan geldiğini anladığım yetmediği gibi şimdi gözlerinde karanlık olsa bile kendi yansımamı görmüştüm.Kızgın mıydı yoksa şaşırmış bir hali mi vardı üzerinde pek çözemedim ama konuşunca işler başka;

"Nerdesin sen?"dedi gür,tok ve olduğunca kızgın bir ses tonuyla

Pardon o bana mı dedi 'Nerdesin?' diye.Ama benim sormam lazımdı hemde baştan her şeyi anlatmak şartıyla.Belimden ellerini çekerek ışığı açtı.Üstündeki kanı görünce korktum,gözlerim o kan lekelerinde takılı kaldı.Bu kan ona ait olamazdı çünkü onun kanları ağız ve burun taraflarındaydı göbek hizasına damlaması mümkün bile değildi.Ya peki bu kanlar kime ait?O adama mı?Öldürmüş müydü?

KELEBEK ÖMRÜ (TÖRE) {TAMAMLANDI}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin