IV

2.2K 181 332
                                    

Biyoloji dersinde genellikle tek başıma otururdum. Daha önceleri birkaç kere eşli çalışmayı denemiş fakat başarısız olmuştum. Her işi kendi başıma yapmaya çalıştığım için partnerlerim bana gıcık oluyor, en sonunda beni kendimle baş başa bırakıyorlardı.

Bu sebeple bir biyoloji dersini daha tek başıma tamamlamaya hazırdım. Önümdeki defterden boş bir sayfa açmış, tükenmez kalemimi parmaklarımın arasında çevirerek dersin başlamasını bekliyordum.

Harry çantasını hızla sıramın üzerine bırakıp aynı hızla yanıma oturunca bütün dikkatim dağılmıştı. İrkilerek kalemimi yere düşürdüm ve bu kadar olaylı bir giriş yaptığı için çatık kaşlarımla ona kızgın kızgın baktım.

Gülümseyerek kalemimi yerden aldı, sıranın üzerine bıraktı ve yeşil gözlerinden birini kırptı. "Naber?"

Sakinliğimi koruyabilmek adına derin bir nefes aldım. "Bir şey mi istiyorsun, Harry?"

Alt dudağını büzüp önüne döndü. "Hayır, ne isteyebilirim ki? Dersin başlamasını bekliyorum."

Bir kez daha derin bir nefes aldım. "Bunu başka bir sırada yapamaz mısın?"

Harry kaşlarını çatıp tekrar bana döndüğünde sırf benimle alay edebilmek için yüzüne alınmış gibi bir ifade takındı. "Beni kovuyor musun? Gerçekten çok üzülüyorum, Freja."

Gözlerimi devirdim. "Evet seni kovuyorum çünkü bu dersi tek başıma işlerken gayet mutluyum."

Harry bana cevap vermek yerine önüne döndüğünde parmağımın ucuyla onu dürttüm. "Kalkar mısın?"

Gamzelerini gösterecek kadar geniş bir gülümsemeyle bana döndü. "Neden kalkacakmışım ki? Burası inşaa parası halkın vergileriyle ödenmiş bir okulun sınıfı; sana ait bir alan değil."

Benim cümlelerimi bana karşı koz olarak kullanıyor oluşuna sinirlenerek önüme döndüm. "Ayrıca, arkadaş olduğumuzu sanıyordum. Arkadaşını böyle kovman gerçekten çok kaba."

Evan ile beni tanıştırdığı gün de aynen böyle söylemişti. Bizi tanıştırdığı için ona minnettardım fakat Harry gerçekten uyuzun önde gideniydi, tanışalı henüz bir hafta olmamıştı ve ona karşı olan önyargım da işin içine girince yanında durmaya bile tahammülüm kalmamıştı. "Şöyle söyleyip durma," dedim. "Biz arkadaş falan değiliz."

"Sen benimle arkadaş olmayabilirsin ama ben seninle arkadaşım. Hatta sen benim tanıdığım en havalı insansın."

Kafasının içinde gerçekten bambaşka bir dünya olmalıydı. Bıkkınlıkla kaşlarımı çattım. "Tanıdığın en havalı insan bensem cidden çok sorunlu insanlar tanıyorsun demektir."

Omuzlarını silkti. "Tanıdığım insanların çoğu kasıntı tipler, sanırım ben de biraz öyleyim. Ama sen değilsin. Sen yemek yerken şirin gözükmeye çalışmıyorsun, ya da konuşurken sesini inceltmiyorsun. Hatta kıyafetlerindeki boya lekelerini bile umursamıyorsun."

Harry'nin gözleri üzerimdeki kazağa takılı kalmışken başımı indirip koyu mor renkli kazağımın üzerindeki açık mavi renkli boya kalıntılarına baktım. Orada olduklarından haberim bile yoktu ve bütün gün o şekilde dolaşmıştım.

Harry'nin söylediklerine biraz da olsa inanmıştım. Bu yüzden ne cevap vereceğimi bilemeyerek tekrar önüme döndüm, kazağımın kollarını dirseklerime kadar çektim ve tükenmez kalemimi çevirmeye kaldığım yerden devam ettim.

but freja | stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin