XVII

1.6K 138 282
                                    

to cameron boyce

Alex annemle tokalaştıktan sonra bana dönüp göz kırptı ve kısa süre sonra ortalıktan kayboldu. Annem bavuluyla birlikte içeriye girdikten sonra kapıyı kapattım ve annemin neden bana söylemedin temalı nutuğunu dinlemek için sırtımı kapıya yaslayıp sakince beklemeye başladım.

"Demek erkek arkadaşının abisi," dedi ayakkabılarını kapının hemen yanındaki dolabın içine koyarken oldukça imalı bir şekilde.

"Öyle," diye soludum.

"Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun?"

Annem bana döndüğünde yalanının sebebini ortaya çıkartınca diye düşündüm.

"Bugün söyleyecektim," diye bir yalan söyledim ve nedense kendimi bu yalan için kötü hissetmedim. "Çok yeni bir şey, telefonda söylemek istememiştim."

Annem bir anlığına ondan aldığım gri renkli gözlerini kısıp bana baktı ama hemen sonra yüz ifadesini yumuşattı. "Pekala, öyle olsun bakalım."

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı salladıktan sonra kendimi öne doğru iterek odama giden yolda birkaç adım attım.

"Bekle," dedi annem durmamı sağlayarak. "Nereye gidiyorsun?"

"Odama," dedim basitçe.

Annem parmaklarını şıklatarak mutfağı işaret etti. "Gelip akşam yemeği hazırlamamama yardım et," dedi. "Kızımla biraz vakit geçirmek istiyorum."

"Resim yapıyordum," dedim. "Boyalar kurumadan önce bitirmem gerekiyor."

Annem kaşlarını çattı. "Yağlı boya kokusunu buradan alabiliyorum, Freja. O şeyler günlerce kurumuyor. Neyin var böyle? Seni tanımasam benden kaçtığını düşüneceğim."

Annemin benden daha fazla şüphelenmesini istemediğim için derin bir nefes aldım ve kendimi başımı sallamaya zorladım. Ardından annem gülümseyerek kolunu omzuma attı ve birlikte mutfağa doğru yürümeye başladık.

Sessizlik içinde geçen yirmi dakikanın ardından, annemin elime tutuşturduğu patatesleri keserken, hemen yanımda duran ocakta bir çeşit sebze çorbasını hiç durmadan karıştıran anneme döndüm. "Onları yemeğe davet etmeden önce bana sormalıydın," dedim sakince.

"Anlamadım," dedi annem çatık kaşlarıyla bana dönerken. "Onlar erkek arkadaşının arkadaşları değil mi? Seni rahatsız eden şey ne?"

"Evet," dedim sertçe kafamı sallarken. "Aynen öyle, anne. Onlar erkek arkadaşımın arkadaşları. Onlarla görüşmüyorum, daha doğrusu, onlar benimle görüşmüyor. Ayrıca, Alex ailesi ile iyi anlaşan birisi değil. Yani gerçekten önce bana sorman gerekiyordu."

"Ah," dedi. "Bilmiyordum, üzgünüm."

"Evet," dedim. "Belki de evinde biraz daha fazla vakit geçirseydin ve ihtiyacım olan ilgiyi bana verebilseydin bunları bilirdin."

Elimdeki bıçağı sertçe tezgahın üzerine atıp hızla mutfaktan çıktım ve odama girip annemin peşimden geleceğini tahmin ederek kapımı kitledim. Yatağımın üzerine oturup ellerimi yatağa bastırdığımda duygularımın dışarıya çıkmasını ve gözyaşlarımın akmasını bekledim ama hiçbir şey olmadı. Başka bir zaman annemle tartıştığım zaman anında üzülürdüm ve ağlamaya başlardım. Ama bu sefer kendimi suçlu hissetmiyordum. Hatta tam tersine, yıllar boyunca ona söylemek istediğim ama söyleyemediğim şeyleri dışarıya aktarabildiğim için rahatlamış hissediyorum.

Sanırım bir yerden sonra anneme olan saygım azalmıştı. Üzülüp üzülmemesini umursamamaya başlamıştım çünkü o da beni umursamayarak bana yalan söylemişti. O halde ben de yalan söyleyebilirdim, nasılsa etrafımızdaki güven duvarı çoktan yıkılmıştı.

but freja | stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin