Bir yerlerden içinde bulunduğum odaya dolan güneş ışığı göz kapaklarımın altından sızıp irislerimi yakarken kendi kendime sızlanıp kaşlarımı çattım ve yatağın içinde dönerek suratımı başımın altındaki yastığa gömdüm.
Yavaş yavaş uykum açılırken ve kendime gelirken başımın ortasında korkunç bir ağrı belirdi. Hemen ardından odayı dolduran birtakım sesler, bu ağrının gittikçe çoğalmasına ve saçlarımı çekiştirmek istememe sebep oldu.
Ağrıya daha fazla dayanamayacağıma karar vererek uzandığım yerden doğruldum, başımı ellerimin arasına aldım ve sessizce inledim.
"Günaydın," dedi Alex.
Nerede olduğunu göremesem de beynimi tırmalayan sesinden anladığım kadarıyla yakınlardaydı.
"Sessiz ol," dedim. "Neden bağırıyorsun?"
Gözlerim hala kapalıyken yatağın üzerinde bir çökme hissettim. Hemen ardından Alex'in fısıldamasını işittim. "Komodinin üzerine ilaç bıraktım, onu iç."
Yavaşça gözlerimi açtığımda onu burnumun dibinde bulunca yataktan kalkmaya çalıştım ama elime geçen tek şey baş ağrımın daha da artmasıydı. Bir kere daha sızlanmaya başladığım sırada Alex melodik bir şekilde kıkırdadı ve yataktan kalktı. Söylediğini yapıp solumdaki komodinin üzerinden benim için bıraktığı ilacı ve su bardağını alıp ilacı içtim.
Birkaç kere gözlerimi kırpıştırıp görüşümü netleştirdikten sonra dolabının karşısına geçmiş, kendine bir tişört seçmeye çalışan Alex'in kısa kollu koyu yeşil bir tişört ile kapattığı sırtını izlemeye başladım.
Dalgın bakışlarımla ona bakarken bir yandan da önceki geceyi hatırlamaya çalışıyordum. Çok fazla içtiğimin ve sarhoş olduğumun farkındaydım. Damarlarımda hala alkol olduğu için olsa gerek, henüz olayı tam kavrayamamıştım ama derinlerde bir yerlerde Alex'in evinde sarhoş olduğum için kendime kızıyor ve deli gibi endişeleniyordum.
Bakışlarım koyu lacivert çarşaflara kayarken "Dün gecenin çoğunu hatırlamıyorum," diye mırıldandım.
"Koca bir şişe şarabın çoğunu tek başına içtiğin içindir," dedi. Sesi beynimin içini sarsarken yüzümü buruşturdum.
"Ne oldu?" diye sordum.
Alex askıdan çektiği gri renkli tişörtünü omzuna atıp bana döndü. "Seni yatağa atmadım, Freja. Ne sanıyorsun, zavallının teki olduğumu falan mı? Ayıkken benimle yatmak isteyen onlarca kadın varken erkek kardeşimin sarhoş kız arkadaşıyla yatacak değilim."
Bir şekilde aramızda herhangi bir şey geçmediğini biliyordum ve sormaya çalıştığım bu değildi. Bu yüzden Alex oldukça açık bir şekilde kendini ifade ettiğinde kaşlarımı kaldırdım. "Bunu ima etmemiştim," dedim. "Ama netleştirdiğimiz iyi oldu."
Alex hafifçe gülümsedi ve arkasına dönüp dolabının kapağını kapattı. "Benimle zıtlaşıp durdun, sonra da koltukta sızdın. Yatağımı senin için feda ettim ve bütün geceyi koltukta geçirdim."
Ağzımdan herhangi bir şey kaçırmadığım ve onunla aramda bir şey geçmediği için rahatlamıştım. Derin bir nefes alıp saçımdaki lastiği çekiştirdim ve saçlarımı tekrar topladım.
"Sağa sola kusmadığın için teşekkürler," dedi Alex tek bir hamlede üzerindeki tişörtü çıkartmadan hemen önce. "Eğer kussaydın seni gerçekten kapının önüne koyardım."
"Vay canına," dedim. "Ne kadar da konukseversin."
Bakışlarımı Alex'in birkaç dövme ve kalın bir kas tabakasıyla kaplı olan gövdesinden çekip üzerinde alaycı bir gülümseme olan suratına çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
but freja | styles
Fanfiction"...ama Freja, aynı anda iki kişiye aşık olamazsın." #1 styles #2 harrystyles #1 directioner Mar 3, 2019 | Mar 23, 2020