IX

2K 180 248
                                    

Belli bir noktadan sonra, sanırım bu nokta üç hafta önce Evan'ın beni ikinci kez öperek resmi olarak ilişkimizi başlatmasıydı, ipin ucunu kaçırmıştım. Hayatımın kontrolü kesinlikle benim elimde değildi, acilen tavsiyeye ihtiyacım vardı ve elimdeki tek tavsiye, en son üç hafta önce gördüğüm annemin zaman her şeyin ilacıdır kıvamındaki konuşmasıydı.

Ben de elimden gelenin en iyisini yaparak, lüzumsuz bir kontol manyağı olmak yerine arkama yaslanıp işlerin gidişatını izlemeye karar vermiştim. Pek iç açıcı olduğunu söyleyemem.

Evan'la neredeyse her şey yolunda gidiyordu. Her gün birlikte vakit geçirerek aramızdaki bağı kuvvetlendiriyor, hayatlarımız hakkındaki detayları öğreniyor, çocukluk anılarımızı paylaşıyorduk. Onun yanında olmak, onun kız arkadaşı olmak harika bir şeydi. Evan dünyanın en kibar, en düşünceli insanıydı ve bana kendimi özel, daha da önemlisi, normal hissettiriyordu. İltifatlarına karşılık veremiyor olmam, arkadaşlarının yanında gerginlikten bayılacak olmam ve bunlar gibi milyon tane aptallığım için beni suçlamıyor, kendimi kötü hissetmemi sağlayacak hiçbir şey söylemiyordu. Tam tersine, sosyalleşmem için beni cesaretlendiriyordu.

Çoğunlukla onu hak etmediğimi düşünüyordum ama o bunu sesli söylediğim zaman bana çok kızmıştı ve böylece ilk defa tartışmıştık.

Benim iletişim kıtlığım hakkında kendimi kötü hissetmem dışında bir tane daha problemimiz vardı. Belki diğeri kadar büyük değildi fakat daha somuttu: Evan ilişkimizi okuldaki herkesin bilmesini istiyordu. Ona göre zaten insanlar bizim hakkımızda konuşup duruyordu ve saklamanın bir anlamı yoktu. İnsanlar bir ilişkimiz olduğundan oldukça emindi ve bunu ilan ettiğimiz zaman onlar açısından bir şey değişmezken biz daha özgür davranabilecektik.

Koridor köşelerinde öpüşmekten sıkıldığı için beni sürekli olarak sıkıştırmasına hem sinirleniyordum hem de kırılıyordum. Çünkü zaten kapalı saha için yaptığım çalışmayı bitirdiğimden beri okuldaki insanlar sürekli olarak yanıma gelip benimle konuşuyordu, her gün Evan'ın yanında olduğum için ekstradan dikkat çekiyordum, bir de onun kız arkadaşı olduğumu duyurup herkesi üzerime atlamaları için teşfik etmeye gerek duymuyordum.

Eğer bir kişi daha yanıma gelip çok yetenekli olduğumu söyledikten üç saniye sonra bana Evan'la ilgili soru sorup, onları kibarca terslememin ardından konuyu değiştirmek için saç ve göz rengimin doğal olup olmadığını sorsaydı çığlık ata ata bayılacaktım.

Yine de beni bu kadar idare ettiği için Evan'a istediğinin bir kısmını vermiştim ve yakın arkadaşlarına ilişkimizi açıklamıştık. O andan sonra sürekli olarak Kyle'ın kafesinde vakit geçirmeye başlamıştık. Evan'ın arkadaşları oldukça iyi insanlar olmalarına ve sürekli olarak beni aralarında görmekten ne kadar mutlu olduklarını söylemelerine rağmen ben bir türlü kendimi tamamen onların arasında hissedememiştim. Beni dışlamıyorlardı, tam tersine sohbetlerine dahil olmam için bana sorular sorup duruyorlardı ama ben iki kelimeyi yan yana getirmek için oldukça büyük efor sarf ediyordum ve bu zihnimi yoruyordu. Yine de onlar da hayatımın bir parçası olmuştu, neredeyse her gün onları görüyordum ve hayatlarıyla ilgili yeni şeyler öğreniyordum.

Harry hariç. Onu uzun zamandır görmüyordum. Okula geldiğinde yüzünü görmek neredeyse imkansızdı ve açıkçası gelip ne yaptığı hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Biyoloji derslerine girmiyordu, sadece bir kere sınav olmak için girmişti ve onda da en arkalarda bir köşede oturmuş, bir kere bile yüzüme bakmamıştı. Milstead Kafe'ye uğramıyordu ve Evan'ın arkadaşlarıyla konuşmasından öğrendiğime göre antrenmanlara da gelmiyordu. Herkes onun depresyona girdiğinden emindi ama yine de benim aklıma yatmayan şeyler vardı. Harry o grubun en aktif, en enerjik üyesiydi. Bir nevi grubun Barney Stinson'ıydı ve Barney asla depresyona girmezdi. Harry asla depresyona girmezdi. Hayatında yolunda gitmeyen bir şeyler olmalıydı ama o zaman bile sarkastik bir biçimde bunu saklardı. Beni gördüğü yerde sinirlerimi tepeme çıkarmak için elinden geleni yapardı. Bana asılıyormuş gibi yapar, benimle dalga geçer, bir şekilde sinirlerimi bozar ama en sonunda ona kaba davrandığım için kendimi kötü hissetmemi sağlayacak kadar kibar davranırdı. Gördüğü yerde bakışlarını kaçırmasına, yanımdan geçerken bir hayaletmişim gibi davranmasına alışık değildim.

but freja | stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin