XXV

1.3K 89 103
                                    

Alex ortalıktan kaybolduktan sonraki birkaç dakikayı, Gemma'nın kapısının hemen yanındaki duvara sinmiş bir şekilde, titreyen bacaklarım ve daralan göğüs kafesime aldırış etmeden kendimi sakinleştirmeye çalışarak harcamıştım.

Bu girişimimde başarılı olamayacağımı anlayınca odadan çıkıp kapıyı kapattım ve Gemma'nın odasının ortasındaki cam kırıklarının sebebinin sarhoş bir lise öğrencisi olduğunu düşünmesi için dua ettim.

Merdivenlere doğru bir adım atmıştım ki Harry ile burun buruna gelince olduğum yerde kalakaldım.

"Freja," dedi sarhoş olmaya sadece bir şişe bira kadar uzakken. "Her yerde seni arıyordum, gittiğini düşünmeye başlamıştım."

"Buradayım," dedim tedirginlikle etrafıma bakıp kimsenin, özellikle Alex'in, etrafımızda olmadığından emin olurken.

"Burada ne yapıyorsun?" diye sordu. Partinin başlarında üzerinde olan kazağının yerinde rengi solmuş siyah bir Rolling Stones tişörtü vardı, saçları başının etrafında darmaduman bir şekilde farklı yönlere doğru kıvrılıyordu ve yeşil renkli gözlerinin etrafı kızarmıştı.

Bir kez daha etrafıma bakıp ortalıkta bizi görebilecek kimsenin olmadığını garantiledikten sonra hızla bileğini kavrayıp onu kendi odasına doğru çekiştirdim ve ikimiz de içeri girdikten sonra kapıyı kapatıp anahtarı sağa doğru çevirdim.

Saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırırken yavaşça ona doğru döndüm ve kalkık kaşlarının altındaki sırıtışı görünce doğruca gözlerinin içine bakarak konuştum. "Alex buradaydı."

Yüzündeki gülümseme anında solarken kaşlarını çatıp başını öne doğru eğdi. "Pardon," dedi. "Sanırım müziğin sesinden dolayı duyamadım. Kim buradaydı dedin?"

"Alex," diye soludum. "Alex Walker buradaydı." Harry'ye bu bilgiyi sindirmesi için birkaç saniye verirken yanından geçip yatağının kenarına oturdum. "Boşuna onu kovalamaya falan çalışma çünkü çoktan gitmiştir."

"Freja," dedi. "Açıklayabilirim."

Kaşlarımı çatıp başımı yukarı kaldırdım ve ona baktım. "Neyi?"

"Biliyorum, sen bana bir sorun olmadığını söyledin ve konuyu kapatmamı istedin..."

Alex'i benzettiği için ona kızdığımı düşünerek açıklama yapmaya başladığını anlayınca, bunun hiçbir önemi olmadığı için hızla sözünü böldüm. "İkimizin arasında bir şey olduğunu düşünüyor."

"Ne? Bekle, aramızda bir şey yok mu?"

Şaşkınlığı yerini alınganlığa bırakırken yüzündeki ifade kafasının ciddi anlamda karışık olduğunu adeta bağırıyordu. "Onun düşündüğü gibi bir şey yok."

Harry kaşlarını kaldırıp yanıma oturdu. "Pekala," dedi. "Eğer sen öyle söylüyorsan..."

"Harry," diye itiraz edip bedenimi ona doğru çevirdim. "Üzerinde durman gereken konu bu değil. İki hafta içinde Evan'a her şeyi anlatmazsam, kendisinin anlatacağını söyledi."

"Her şeyi," diye tekrarladı kucağından aşağıya doğru sarkan ellerine bakarken. Hemen ardından gülümsedi ve başını iki yana doğru salladı. "Sanki anlatabileceği bir her şey varmış gibi..."

Harry'nin birçok önemli konu üzerine gamsızlık tasladığına daha önce de şahit olmuştum. Üstelik neredeyse sarhoştu, bu yüzden elimden geldiğince sakin kalmaya çalışıyordum. "Alex'in tehditi üzerine bir yorum yapacak mısın?"

"Tabii," dedi kafasını bana çevirirken. "Çok fazla film izliyor."

Ellerimi önce suratıma bastırdım, ardından yukarıya doğru kaydırarak başımın üzerine sabitledim. "Harry," dedim sabrımın bütün sınırlarını zorlayarak. "İstersen bu konu hakkında daha sonra da konuşabiliriz."

but freja | stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin