XI

1.8K 147 244
                                    

Harry'nin attığı mesajları okuduktan sonra kendime gelmem birkaç dakikamı almıştı. O kadar sinirlenmiştim ki bir anlığına gözlerim kararmıştı ve hiçbir şey göremez olmuştum. Yine de bu karartı, adımlarımı okula doğru çevirip elimden geldiğince hızlı bir şekilde oraya ulaşmama engel değildi.

Evan'ın evinde sevgili olduğumuzu resmi olarak açıklamamızdan beri ilk defa okula gidiyordum. Aslında bu gerçek ödümü kopartıyordu çünkü insanların hakkımda daha çok konuşmaya başlayacaklarını biliyordum ve Evan her zaman yanımda olacağını söylese de bunun tutamayacağı bir söz olduğunun farkındaydım. Ama o sabah, o sinirle okula girdiğimde insanların bakışları ya da benim hakkımda fısıldaşmaları umrumda bile değildi.

Okul bahçesinden içeri girer girmez olduğum yerde durup etrafı taradım ve onu aradım. Orada olmadığını anlayınca önce spor salonuna, ardından kapalı ve açık sahaya, en sonunda da birkaç sınıfa baktım. Günlerdir ortalıkta olmadığı için okula gelip gelmediğinden bile emin değildim ama yine de şansımı deniyordum ve son olarak yemekhaneye bakmaya karar verdim.

Yemekhaneden içeriye girdiğimde son birkaç dakikadır yaptığım gibi yine etrafımdaki insanların yüzlerini taradım. Onu gördüğümde, yemekhanenin ortasındaki masanın üzerine oturmuş, popüler takım arkadaşlarından biriyle yarım ağız gülümseyerek bir şeyler konuşuyordu. Oysa daha birkaç hafta önce o masayla ve orada oturan insanlarla bir işinin omadığını söylemişti. Yalancı.

Bakışlarımı yemehanede bir kere daha dolaştırdığımda Evan'ın bir köşede Dave ile bir şeyler konuştuğunu gördüm. Tekrar hedefime odaklanıp ona döndüğümde Harry beni fark etmiş, ben ona doğru yürümeye başlarken beni karşılamak için masanın üzerinden inmişti.

Olabildiğince hızlı adımlarla tam karşısına geçtiğimde nefes bile almadım, gözlerimi bile kırpmadım ve bütün gücümü kullanarak sağ elimi yanağının üzerine doğru çarptım.

Harry'nin başı savruldu, dişlerini sıktığını gördüm ve yanağından çıkan ses beni kendime getirdi. Bir anda bütün bedenime elektrik çarpmış gibi hissettim. Elimi yavaşça indirip sağ omzumun üzerinden etrafıma baktım ve yemekhanedeki herkesin şok içinde bana baktığını gördüm.

Bu tokatı sadece kullandığı kelimeler, haddi olmadığı halde burnunu sokmaya çalıştığı olaylar için değil; beni öpmeye yeltendiği için de atmıştım. Ama bunu kimse bilmeyecekti ve o saatten sonra hiçbir önemi yoktu.

Sebebi ne olursa olsun Evan Walker'ın kız arkadaşı, çocukluk arkadaşını tokatlamıştı.

Yaptığımdan pişman olarak ona döndüğümde Harry'nin yüzünde dünyanın en iğrenç sırıtışı vardı. Başını doğrultup benimle göz göze geldiğinde yavaşça dudaklarını yaladı ve sırıtışını koruyarak konuştu. "Bu bana haber verme şeklin mi?"

Bunu daha önce de yapmıştı. Çok yerinde bir şey söylediğini düşündüğüm zaman beni öpmeye kalkmıştı ve şimdi de tam ona tokat attığım için pişman olmuşken beni kışkırtmak için elinden geleni yapıyordu.

Bu yüzden pişmanlığımı yuttum ve ona daha sert vurabilmek, önüme gelen her yerini yumruklayabilmek için öne doğru atıldım. Fakat bedenim Harry'nin bedeniyle hiçbir zaman buluşamadı çünkü bir çift güçlü kol beni sıkıca yakalayarak başka bir yöne doğru savurdu. Saçlarım suratımın her yerini kaplarken ve ayaklarım yerden kesilmişken kolların sahibi hızla yürümeye başladı. Çok geçmeden yemekhaneden çıktığımızı ve kolların sahibinin Evan olduğunu anladım.

Kollarından kurtulup yemekhaneye geri dönebilmek, Harry'nin ağzının ortasına bir tane daha vurabilmek için çırpınıp dururken Evan'dan asla kurtulamayacağımı anlayınca ağlamaya başladım. Ağlıyordum çünkü hırsımı alamamıştım, Evan benden bir açıklama isteyecekti ama ona hiçbir şey anlatamazdım, insanlar hakkımda daha çok konuşup duracaktı ve onların gözünde Evan'ı çok kötü bir duruma düşürmüştüm. Sinirle, bir saniye bile düşünmeden Harry'nin suratına attığım tokat, aslında benim suratımın ortasına patlayan bir bombadan ibaretti.

but freja | stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin