VI

2.1K 161 396
                                    

Boğazımı temizleyerek kendimi geriye doğru çektim, aynı anda Harry de elini aşağıya indirdi. Evan bakışlarını bir süre ikimizin arasında gezdirdikten sonra mavi gözlerini Harry'nin üzerinde sabitledi. "Seni arıyordum," dedi. "Attığın mesajı yeni gördüm. O sırada gelip Freja hala burada mı diye bakmak istedim."

"Buradayım," dedim başımı sallayarak. Büyük ihtimalle dışarıdan bakınca dünyanın en aptal insanı gibi gözüküyordum.

"Farkındayım," dedi Evan oldukça manidar bir ses tonuyla.

"Nikkie'nin ortalıkta patlamaya hazır bir bomba gibi dolaştığını görünce Freja'nın hala yaşadığından emin olmak istemiştim," dedi Harry.

Evan bizi oldukça garip bir şekilde yakalamıştı ama Harry'nin bundan neden bu kadar çekindiğini anlayamamıştım. Eminim Evan onu daha kötü hallerde de yakalamıştı. Belki de o da Evan ile aramdaki çekimin farkındaydı ve bu yüzden utanmıştı. Buna hiç ihtimal vermesem bile daha fazla üzerinde durmayaya karar verdim. Harry'nin işlerinden anladığım söylenemezdi.

"Ben gideyim o zaman," dedi Harry ve yaslandığı yerden doğruldu. "Üzerimi değiştireceğim, sahada görüşürüz."

Elini Evan'ın omzuna koyarak yanından geçti ve gözden kayboldu. O gidince bakışlarım kapı pervazında durarak beni izleyen Evan'ı buldu. Harry ile aramda en ufak bir şey bile yaşanmamıştı ama yine de kendimi garip hissediyordum. Sanki kötü bir şey yapmışım da Evan da bunu yakalamış gibi. Harry başından beri bana çok yakın davranıyordu. Ben de başından beri onu kendimden uzak tutmak, Evan'ın beni Harry ile bir şeyler yaşayacak kadar aptal birisi olarak düşünmemesi için elimden geleni yapıyordum. Sanırım tek korkum Evan'ın beni yanlış anlamasıydı.

"Nikkie gerçekten de patlamaya hazır bir bomba gibi," dedi durduğu yerden. Konuyu değiştirdiği zaman bir süredir stresle içimde tuttuğum nefesimi dışarıya doğru üfledim. Harry'nin davranışlarını umursamıyor olmalıydı. Onun gibi bir arkadaşım olsa ben de Harry'nin davranışlarını sorgulamayı uzun süre önce bırakmış olurdum.

Bir nebze de olsa rahatlayarak ona cevap verdim. "Harry bunun benimle bir alakası olduğunu düşünüyor."

Evan kaşlarını kaldırdı. "Sence yok mu?"

Omuzlarımı silktim. Umrumda değildi.

"Yanıma gelip senin onu atölyeden kovduğunu, herkesin içinde onu rezil ettiğini söyledi."

Kaşlarını kaldırma sırası bana geçmişti. "Beni önüne gelen herkese şikayet ediyor sanırım. Harry'ye de bir şeyler söylemiş."

Evan gülümsedi. "Eminim sabrını taşıracak bir şeyler yapmıştır."

Aslında çok da bir şey yapmamıştı. Sadece tanıştığımız andan itibaren takındığı tavırların hiçbirinden hoşlanmamıştım. Amacım onu rezil etmek ya da ağzının payını vermek falan da değildi. Etrafımda olmasını istememiştim, hepsi bu. Beni istediği kişiye şikayet edebilirdi, umrumda olmazdı.

Tekrar omuzlarımı silktiğimde Evan bu konunun ilgimi çekmediğini anlamış olmalıydı. "Pekala, o zaman yarın görüşürüz."

"Görüşürüz," dedim ve gitmeden önce ona el salladım.

Bir sonraki gün kendimi aynı anda hem çok enerjik hem de çok bitkin hissediyordum. Önceki gece bir türlü uyuyamamıştım çünkü Evan'ın maçtan önce beninle görüşmek istemesini hatırlayıp duruyordum. Sonra sabah olmuştu, ben giyinip okula gitmiştim ve zaman geçtikçe içimde kocaman bir heyecan dalgası oluşmaya başlamıştı. Derslerin çoğunu dinliyormuş gibi yapıp sürekli saate bakmıştım. Bir an önce dersler bitsin istiyordum.

but freja | stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin