Bölüm 24

4K 250 134
                                    


"Nereye gidiyoruz?"
Marinette caddede el ele yürürken sorduğunda, Kedi gizlice gülümseyip başını salladı.

"Neden bana söylemek istemiyorsun?"-diye genç kız sızlanıp surat asınca, Adrien omuz silkti.

"Çünkü sürprizi bozmak istemiyorum"

"Uğhhh!!"

"Marinette!" Bir ses duyup ikisi de arkalarını döndüklerinde, onlara doğru koşan sarışın çocuğu fark ettiler.

"Felix!" Marinette gülümserken Adrien'in gözleri kısıldı. Şimdi de bununla mı uğraşmak zorunda kalacaktı?

"Nasılsın?"-diye sordu ve Adrien'a baktı.
"Kendine bir erkek arkadaş bulduğunu görüyorum. Seninle gurur duyuyorum."-diyerek Felix Marinette'in saçını mahvetti.

"Ben Felix, Marinette'in arkadaşı" Felix kabul etmesi için Adrien'a elini uzattı. Adrien, ona gerçek adını söyleyip söyleyemeceğinden emin değildi ama sonunda genç erkeğin elini sıkarak konuştu.

"Adrien, tanıştığımıza memnun oldum"
Felix'in gözleri Adrien'in adını duyduğu an genişledi ve bunu gülümseyerek örtbas etmeye çalıştı. Adrien'e iyice baktı. Çene çizgisi ona annesini hatırlatıyordu, altın saç tutamlatı da öğle. Yalıtılmamış saçları, geri gelmese de babasının saçlarını düşünmesini sağladı. Bu kesinlikle onun erkek kardeşiydi, ona nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.

"M-Mari, özel olarak konuşa bilir miyiz?" Adrien onun ne olacağını biliyordu, bu yüzden hazırlıklı gelmişti.

"Özür dilerim, burada bir saatlik işimiz var."-diye Adrien özür diledi, sesinde nefret ya da yalan tınısı yoktu.
"Bu yüzden gerçekten gitmeliyiz."

"Peki, daha sonra da konuşabiliriz."
Felix kaçmadan önce başını salladı. Kardeşini yeni bulmuştu, buna şüphe yoktu.

Yoksa bu bir tesadüf müydü? Bu korkunç olurdu.

Marinette, "Bu tuhaftı."-diye giden gencin arkasından bakarken Adrien sadece omuz silkti. Çok az şey biliyordu, ama bjnu o ayarlamıştı. Felix onunla bir şey hakkında konuşmak istiyorfu ve onunla burada buluşması için, sadece Adrien'i görmek için mesaj atmıştı.

Ve hiç şüphe yoktu. Ona bakış şeklinden herşey doğrulandı.

Adrien, oAdrien Agreste idi.

Ayrıca, şimdi ikisini de aynı anda görmüştü, çok benziyorlardı.

"Gidelim prenses."
Tekrar yürümeye başladıklarında Marinette yeniden sızlanmaya başladı.

"Bana hala nereye gittiğimizi söylemedin."

"Ve biz oraya varana dek bilemeyeceksin."
Adrien sırıttı. Bir dakika sonra telefonu çalmaya başladığında içini çekerek cevap verdi.

"Dostum, bugün postayla bir mektup geldi ve mektup Kara Kediye hitap ediyor."-diye Nino telefonda panikle konuştu.

"Açtın mı?"
Adrien dışarıda sakin gözükse de içeriden bağırıyordu.

Eğer bu başka bir çeteden gelen bir mektupsa, bu onların güvenli evlerini buldukları anlamına geliyordu. Çetelerin adını bilememesi dışında, bu konuda çok dikkatliydi.

"Postacı biraz korkmuştu ve bu mektubun postanede 5 yıldan fazla süredir saklanması gerektiğini söylemesinin emredildiğini söyledi!"
Nino iç çekti ve başını salladı.

"Bunun önemli olabileceğini düşünüyorum ve ona yakından bakmalısın."

Adrien sıkıntıyla iç çekti. Ve işte Marinette'le olan sessiz gecesi. Aramayı bitirerek telefonu cebine itti.
"Çok üzgünüm."

Marinette ona garip bir şekilde baktı. "Neden?"

"Korkarım bu geceyi tekrar planlamamız gerekecek."-dedi genç erkek.
"Bana bir şey geldi."

"Ah,"
Marinette'e üzgün olduğunu söyleyerek bunu açıklamaya bile tenezzül etmedi.
Oysa genç kız bu gece onu sevdiğini söylemek istiyordu.

Sonra yine, ne olursa olsun, çete herşeyden önce geliyordu.

"Eve mi gidiyorsun?"
diye Adrien sorduğunda Marinette başını salladı.

"Sanırım biraz dolaşacağım."

"Sabah görüşürüz o zaman"- diyerek çetesinin yanına geri dönmeden önce genç erkek onu çabucak öptü. Marinette tekrar başını salladı ve Paris'te özgürce dolaşmaya başladı.

Marinette bir evcil hayvan dükkanının camının önünde durduğunda, bir topun içinde kıvrılıp uyumaya çalışan siyah bir kedi gördü. O an bu küçük kedi ona Kara Kedi'yi hatırlatmıştı.

Kendisine yardım edemedi, ancak evcil hayvan dükkanına girip küçük yavru kediyi yakından görebilmek için dükkan sahibinden izin aldı. Neyse ki dükkan sahibi iyi bir adamdı ve başını sallayarak küçük kediyi kafesinden çıkardı.

"Onu sokakta bulduk, o yüzden onu içeri aldık"-diye adam gülümsedi.
"Şimdi şımarık bir kedi oldu."

"Bununla ne demek istiyorsun?"
Marinette Kara kedisini kollarına aldı, başını okşadı ve miyavlamasına neden oldu.

"Bugünlerde sadece peynir yiyor. Başka hiçbir şey yemiyor."-diye adam güldü.

"Uzun zamandır evini bekliyordu."

"Onu alacağım"
Marinette gülümsedi ve kediyi tekrar okşadı.

"Onun adı ne?" diye sordu.

"Onun adı Plagg."
---------------------------------------------------------

"Bu iyi birşey olsa iyi olur"
Kara Kedi güvenli eve girerken inledi.

"Sanırım öyle."
Baloncu endişeyle gülümsedi ve zarfı uzattı.

"Neden açmadın?"-diye Nino'ya sordu.

"Liderin önce her şeyi kontrol etmesi gerekmez mi?"-diye sordu Nino.

"Vida kuralları"
Kedi mırıldandı, zarfın her tarafını yoklarken.

"Sana saldırabileceğimi mi demek istiyorsun?"
Baloncu sırıttı.

"Sonunun Volpina gibi bitmesini istiyorsan, elbette."
omuz silkti ve sonunda kağıdı kesti.

"Postacı nerede?"-diye güldüğü en iyi arkadaşına sordu.

"Öldü."

"Hala bizi nasıl bulduğunu merak ediyorum"-dedi Baloncu.
"Bize bazı talimatlar olduğunu, ve onlara nasıl ulaşacağımızı söyledi."

"Sanırım seninle ilgilendiğini?"-diye lider bir kaşını kaldırdı.

"Evet,"

Beyaz bir sayfa çıkararak ona baktı. Hiçbir yerde mürekkep sıçramamış kağıdı açtığında güzel yazıyla karşılaştı.
Okumaya başladı ve bitirdiğinde, kağıt elinden düştü. Ağzı açık kalırken gözlerinden gözyaşları damladı.

Nino lidere baktı, endişeli görünüyordu, ama kağıdı okuduğu zaman, oluşturabildiği tek kelimeler bu olmuştu.

"Aman Tanrım."

-----------------------------------------

KIDNAPPED- Kaçırılmış. (TR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin