Bölüm 28

3.7K 251 108
                                    

"Lütfen baba, yapabilir miyiz?"

Küçük  çocuk, koruyucu babasına sordu. O gün için onun eğitimi yapılıyordu ve küçük çocuk gerçekten bir saat eğlenmek için çok çalışmıştı.

Adam gözlerini devirdi ve başını salladı. Banyoya girmeden önce çocuğa bir çift kot pantolon ve yeni bir gömlek verdi. 

"Önce duş, sonra gidebiliriz"

Küçük çocuk, olabildiğince çabuk duş aldığında küçük bir kahkaha attı. "Hazırım!"-diye haykırdı ve babasını elinden tuttuğunda adam onu dışarı çıkardı.

"Adrien, yavaşla" -diye sert bir şekilde konuştuğunda küçük çocuk ondan korktu. Adam her zaman ona karşı kaba davranıyordu, Adrien iyi bir çocuk değilse küfür ederdi.

Daha önceki gün yumruklandığı morarmış gözü bunun için bir sebepti.

Adrien, Hawkmoth gerçekten onunla parka gitmeyi kabul ettiğinde şaşırmıştı. Sadece on yaşındaydı, biraz oyun zamanı geçirmesi gerekiyordu.

En azından o böyle olması gerektiğini düşünüyordu.

"Gidebilir miyim baba?" Yakındaki oyun alanını görünce sordu.

"Yakında ol, böylece seni görebilirim." Adrien gülümsedi ve babasının elini bırakarak, eğlenceye doğru koştu. On yaşında olsa da çok becerikliydi, o yüzden birkaç saniye içinde oraya varmıştı.

Her şeye tırmandı, her şeyin üstesinden gelmeye çalıştı ve bunları kolaylıkla yapıyordu. Adrien kendini yalnızca bir eliyle tutunarak, diğerlerini geride bıraktı ama umursamadı. Daha hızlı ilerlemeye başladı, kaydıraktan aşağı kaydı, salıncakta sallandı ve her zaman ki gibi gülümsemeye başladı.

Artık sadece bir çocuk olabilirdi, eğitimi hakkında endişe duyması gerekmeyen, nasıl bir çete lideri olacağı ve liderleri olacak kadar akıllı ya da becerikli olmadığı için onu her zaman eleştiren diğerleri olmadan bir gün geçire bilirdi.

Her zaman olduğu konumun yüksekliği ile alay etti. Küçük bir çocuktu, ama mutluydu. En iyisi olmasa da umursamıyordu. Olabileceği en iyi lider olacağını biliyordu.

Yine kaydırağa doğru koştu, ancak yanlışlıkla birisine çarparak kişinin yere düşmesine neden oldu.

"Çok üzgünüm," -diye özür dilemeye başladı, bir kızı düşürdüğünü görünce. Kız kalkarak pembe elbisesini sildi ve beyaz kumaşla kaplı sepetini aldı. Yüzünü ona çevirdi ve gülümsedi.

"Endişelenme, olur arada." Adrien o an bir şeyler hissetmeye başladı, midesinin ısındığını hissetti. Küçük kız sonunda ona gerçekten baktı ve babasının yumruklarından dolayı morarmış yeşil gözünü gördü. Sepetini tekrar düşürdü, bir elini yanağına, diğerini de gözüne daha iyi bakmak için yaklaştı.

"Ah, ne oldu?"

"Ben düştüm." Küçük çocuk yalan söylemekte o kadar da iyi değildi.

Oysa...

"Yalancı. Çok fazla acıtmış olmalı." 

Küçük kız Adrien'in kollarını örten ve belli olan çürükleri gördü.

 "Ne oldu?" -diye yine bağırdı.

"Sana söyledim. Ben çok sakar bir insanım." diye Adrien yalan söyledi. Ona yalan söylediği için kendini çok kötü hissetti, küçük kız şimdi bile onunla ilgilendiğini gösteriyordu.

Bekle ..- Onunla ilgilendi mi? Neden böyle yapsın ki?

"Bu arada daha önce tırmandığın için sakar olduğunu söyleyemem." diye kız gülümsedi. 

"Ben Marinette'im" diye bir elini uzatarak Adrien'a tanışma teklif etti.

Marinette, ha? Güzel bir isim, diye düşündü çocuk.

"Ben Adrien," diye elini hemen kızın tuttu ve gülümsedi. "Tanıştığıma memnun oldum,"

"Ben de." Küçük kız sepetini yerden alarak içinden bir şey çıkardı.

"Yaptığın tüm egzersizlerde acıkmış olmalısın."- diye ona hala sıcak olan bir kruvasan verdi.

"Teşekkürler, ama ben alamam. Bu senin." Adrien daha önce hiç hissetmediği bir şey hissetti. Bu duygu neydi? Birinin ona değer verdiğini hissetmek mi?

Tabii, babası onunla ilgileniyordu, ama bu farklıydı. Adrien biliyordu, babası onunla ilgileniyordu çünkü onun için çeteyi yönetecek birine ihtiyacı vardı.

Bu farklıydı. Küçük kız onunla ilgilenmek istiyormuş gibi geldi.

"Ah, endişelenme! Ailem bir fırına sahip, her gün böyle şeyler yerim," diye kruvasanı küçük çocuğun  ellerine itti.

"Teşekkürler, Marinette," Adı dilininden çok doğal bir şekilde çıkmıştı.

"Bu sorun değil. Ayrıca, arkadaş olabiliriz, değil mi?" Küçük kız güldü.

"Yeni arkadaşlar edinmek hoşuma gidiyor ve sen de kötü biri gibi görünmüyorsun"

Keşke gerçekleri bilseydi. Adrien'ın yüzü bir saniye düştü, ama küçük kızın bir şey göremediğini umarak bir kez daha mutlu ifadesine büründü.

"Pekala, gitmeliyim. Umarım tekrar görüşürüz," diye küçük kız gülümseyerek, ona seslenen ailesine koşmadan önce el salladı.

Adrien elindeki kruvasan baktı. Bir ısırık aldı ve tadını aldıktan sonra hepsini ağzına tıktı.

"Adrien!" Babasının kendisine seslendiğini duyduğunda, arkasını döndü ve ona doğru koştu.

"O kimdi?" Hawk Moth ailesiyle konuşan kızı işaret ederek sordu.

"Marinette"

Adrien kızın ismini düşününce gülümsedi. Babası çocuğun yüzündeki ifadeyi gördüğünde herşeyi anlamıştı. Bu sevginin ifadesiydi ve bunu inkar etmiyordu.

"Bir şey hissettin mi?" diye sordu, çocuğu şaşırtmak için.

"Ne demek istiyorsun baba?"

"Demek istediğim, midende bir şey hissettin mi, belki de sıcak bir his?"-diye sordu ve başını sallarken Adrien'in gözleri genişledi.

"Oğlum, buna aşk denir"-diye oğlan çocuğun önünde diz çöktü.

"Aşk?"

"Evet, gerçekten. Eğer çok çalışırsan, bir gün senin olabilir" diye adam sırıttı. Adrien'in daha çok çalışmasını sağlamak için bu iyi bir motivasyondu.

"Ben yaparım," diye gülümsedi çocuk.

"Bir gün o benim olacak"

"Benim, sadece benim"

----------------------------------------------

KIDNAPPED- Kaçırılmış. (TR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin