"Günümüz"
Demir dairemden içeri dalıp, "Nerede?" diye sordu nefes nefese. Tünediğim sandalyede kendimi tutamayıp kıkırdadım ve kaşlarımla tezgâhı işaret ettim.
"Oh soğumamış," deyip sıcacık fincanı avcunun içine aldı. "Yarın ne yapıyorsun?" gözlerimi kırpıştırıp fincanımın üzerinden boş boş ona baktım. "Yılbaşında yani, yarın yılbaşı?" Gerçekten de yılbaşı gelmişti. Ama neden bu kadar şaşırmıştım ki? Son üç yılda olduğu gibi bu yılbaşında da bir şişe kırmızı şarap, ben ve kitaplarım olacaktık.
"Hiçbir şey," dedim omuzlarımı silkerek. Fincanından koca bir yudum alıp gözlerini yumdu ve inledi. Her seferinde bunu yapıyordu. Dudaklarımı yaladım.
"Bence dışarı çıkmalıyız," dedi. Gözlerim büyüdü.
"Bence çıkmamalıyız,"
"Sebep?"
Dudağımı dişledim. Bir sebebim yoktu. Sadece canım istemiyordu. Belki biraz da korkuyordum ama bunu ona itiraf etmeyecektim.
Omzumu silktim, "İşte öyle,"
"Bunu yapmandan nefret ediyorum," dedi.
"Ne?"
"Omzunu silkmenden. Başka bir şey var, dökül."
Dudağımı kemirmeye devam ettim. Sonra kendimi fincanımdaki sıcak çikolataya gömdüm. Belki sessiz kalırsam ve fincanla ilgilenirsem olayın peşini bırakırdı.
"Bekliyorum," Belli ki bırakmayacaktı.
"Çıkmak istemiyorum işte. Bıraksana peşini,"
"Bana bir sebep söyle, bırakacağım. Hatta yılbaşını burada seninle hiçbir şey yapmayarak geçireceğim,"
Beynim durmuştu. Aklıma korktuğumdan başka hiçbir şey gelmiyordu. Kafamda sürekli "Korkuyorum, korkuyorum, korkuyorum," kelimesi tekrarlanıyordu.
Boş boş suratına bakarken birden ağzımdan, "Korkuyorum," kelimesi çıktı. İçgüdüsel olarak kazağımın sağ kolunu avcumun içine çektim. Bir saniye önce dalga geçmek için tetikte beklerken bir saniye sonra gözlerindeki ışık söndü ve ciddi bir hal aldı.
"Neden? Eğer birilerinden korkuyorsan bana söylemelisin Cansu, her şeyi hallederim. Artık kimseden korkmana gerek yok."
Başımı iki yana salladım. "Hayır, hayır birilerinden korktuğum yok. Sadece gece kulübüne gitmekten hoşlanmıyorum ve öyle yerler beni korkutuyor."
Gülümsemesi yavaş yavaş yüzüne yayıldı. "Gece kulübüne gideceğimizi kim söyledi ki?" Gözlerimi kırpıştırdım.
"Ne bileyim. İnsanlar genelde dışarı çıkmalıyız deyince kulübe gitmekten falan bahsediyorlar."
"Sadece kabul et. Seni çok güzel bir yere götüreceğim. Korkacağın bir yere değil, bana güven." İşte bunu yapabilir miydim bilmiyordum.
"Tamam." Deyiverdim birden. Fincanını tepesine dikip içindeki son çikolata damlalarını da yuttu. "Topla çantanı o zaman."
"Nasıl?" Yutkunurken birden boğulacaktım neredeyse. Elimdeki fincanı hızlıca önümdeki masaya koydum. Gelip sırtımı sıvazlamaya başladı, bir yandan da gülüyordu. "Gideceğimiz yer biraz uzak, o yüzden çantalarımızı hazırlayıp geceyi yolda geçirmemiz lazım."
"Biraz derken ne kadar uzaklıktan bahsediyoruz?"
"Altı saat kadar," deyip en iyi masum kedi taklidini yapmaya başladı. Beraber geçirdiğimiz süre içinde bunu birkaç kez yaptığını görmüştüm. Özellikle bana bir şeyler yaptırmaya çalışırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Hayalet (Tamamlandı)
General Fiction25.03.2019 Derin 25 yaşında hayatta yaşanabilecek en zor şeyleri yaşamış ve ölmemiş olsa bile yaşamını tamamen bitme noktasına getirmiş bir kadındır. Yan dairesine taşınan yeni bir yabancı ise 3 yılda kurduğu düzeni tamamen değiştirecektir. Yazar No...