Zamanda Yolculuk.

8.1K 345 37
                                    

"Üç Yıl Yedi Ay Öncesi"

"Sende gelişme var gerçekten, yalnızca kırk iki dakika geciktin."

Sıla gözlerini devirip sigarasından derin bir nefes çekti. Sigaranın cildine ve büyük oranla ciğerlerine zararlı olduğunu defalarca ona açıkladıysam da kendisi sigara içmenin çok havalı olduğunu düşünüyordu. 21 yaşındaydık ve hala ergen gibi davranıyordu.

"15 yıllık arkadaşlığımız boyunca ne zaman gelip ne zaman gelmeyeceğimi tahmin etmeni beklerdim ama olmuyorsa zorlamayacaksın tabii." deyip parmağıyla alnıma bir fiske vurdu.

Aslında biliyordum. Evet, 15 yıllık arkadaşlığımız boyunca eğer bana "yarım saat sonra yanındayım" diyorsa o aslında iki saatti, bunu biliyordum. Ama yine de kendimi tam zamanında gelmekten alıkoyamıyordum. Ya erken gelirse ve beni beklemekten sıkılıp giderse?

Ellerimi cebime soktum. Sonbahar soğuğu kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı. "Ee, ne yapıyoruz bugün?" Elindeki sigarayı fırlatıp ellerini çırpmaya başladı.

"Bugün çok önemli bir görevin var," Tek kaşımı kaldırıp suratına bakarak devam etmesini bekledim. Eğer bana bir görev veriyorduysa bu hiçbir zaman hayra alamet değildi. Kolunu omzuma atıp beni gideceğimiz yere yönlendirmeye başladı.

"Ben, yani Sıla Özer, bütün şehri ele geçirmiş şirketler zinciri sahibi, inşaat sektörünün babası Selim Toprakoğlu'nun veliahdı Aras Toprakoğlu'nu tam beş aydır sosyal medyadan kovalamamın ardından bir randevuya çıkmaya ikna ettim." Birden önüme geçip bir törende ödül alıyormuş gibi saçma sapan hareketler yapmaya başladı. Bunun nereye doğru gittiğini biliyordum, ama söylemeyecektim.

"Tamam da bunun benimle ne ilgisi var?"

Yaptığı saçmalığı bırakıp ellerini cebine soktu ve yürümeye devam etti. "Veliahdımız randevuya tek başına gelmeyi reddetti, sebebini sorma ben de bilmiyorum, yanında bir arkadaşının gelmesi konusunda baya ısrar etti. Sanki adam kaçırıyoruz burada." Memnuniyetsizlikle dudak büktü.

"Adam dediğin kadar zenginse eğer, kaçırılma olasılığı da muhtemelen vardır." Kaşlarımı kaldırıp omzumu silktim. Değişik bir dünyada yaşıyorduk, şu an bile yanımıza bir arabanın yanaşıp bizi içine atması olasıydı. İşin kötüsü, etraftaki kimse kılını kıpırdatıp bize yardım etmezdi bile.

"Hepinizin hayal gücü fazla çalışıyor bence. Hem, bende öyle bir tip mi var?" Yolun ortasında durup en masum pozunu verdi. Ne kadar masum olabilirse o kadar işte.

"Adam bunu bilmiyor sonuçta değil mi? Akıllı bir harekette bulunmuş bence." Gözlerimi devirip yürümeye devam ettim.

"Neyse, senin buradaki rolün küçük Derin'cik..."

"Sen veliahdı götürürken ben de arkadaşını oyalayacağım," dedim kuru bir sesle. Dönüp şaşırmışçasına yüzüme baktı, "Vay canına bazen gerçekten de çok zeki oluyorsun,"

Kafamı salladım. Bu durumdan hiç memnun değildim, içimde kötü bir his vardı. Ergenliğimizden beri bunu kaç defa yapmıştık sayamamıştım bile. Sıla için en büyük ölçüt sevgilisinin zengin olmasıydı. Mümkünse çok, çok zengin. Bunu annesinden dolayı yaptığını düşünüyordum. Annelerimiz rahat bir yaşamımız olsun diye uzun saatler boyunca çalışıyorlar, bize zaman ayıramıyorlardı. Sıla muhtemelen annesi gibi saatlerce çalışamayacağından sırtından geçinebileceği birini arıyordu. Sırf parası var diye o kadar saçma insanlara katlanırdı ki, bazen kendisine saygısı olmadığını düşünürdüm. Kendisi o kadar saçma insanlara katlanmakla kalmaz beni de beraberinde sürüklerdi. Derin bir nefes aldım, arkadaş seçimi çok önemliydi.

İki Hayalet  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin