"Günümüz"
Gözlerimi gün ışığına açtığımda sanki hiç uyumamışım gibiydi. Hava aydınlanmamış olsa gözümü kapatıp açtığımı sanırdım. Kaslarım ise bu düşüncemle çelişir gibiydi. Kaskatı kesilmiştim.
Dün gecenin anıları aklıma hücum ederken gözlerimi kırpıştırdım. Şu an minik dairemde yabancı bir adam uyuyordu. Kalp atışlarım yaşadığım panikle hızlandı. Nasıl bir belaya bulaşmıştım ben böyle? Uyanınca ne olacaktı? Keşke kalkıp sessizce gitmiş olsaydı. Fakat dün gece o kadar çok içmişti ki akşama kadar uyanacağını zannetmiyordum. Sonra duydum. Kısık sesliydi ama yine de duydum.
"Woke up the girl who looked just like you,"
Yok artık.
"I almost said your name,"
Yattığım koltukta doğrulup oturdum ve bu manyağı telefonunu göğsüne koymuş şarkı dinlerken buldum. Gözleri kapalıydı, uyuyor muydu?
"Hiç vazgeçmiyorsun değil mi?"
Normal bir insan bu kadar dalmışken bir ses duyunca irkilirdi. Adamın kılı bile kıpırdamamıştı.
"Asla,"
Yeni uyandığı için sesi hırıltılıydı ve bu bana ilginç şeyler hissettirmişti. "İşin garip yanı ne biliyor musun? Kimin söylediğini bile bilmediğim bir şarkıdan sırf beni her sabah uyandırıyor diye nefret edeceğim. Hani bir şarkıyı çok seversin de alarm sesin yapmaya karar verirsin, sonra şarkıyı ne zaman duysan tüylerin diken diken olur, şarkıdan tiksinirsin. Aynen öyle işte,"
Gözlerini açıp kafasını yavaşça bana çevirdi. "Vay anasını, tanıştığımızdan beri kullandığın en uzun cümle buydu herhalde," Omzumu silktim, bu sabah farklı hissediyordum. Bu sabah yalnız uyanmamıştım. Yani kısmen. Bunun duygu durumuma yaptığı değişimi fark edince fazlasıyla şaşırdım ama yüzümü düz bir ifadede tutmayı başardım.
"Bir şey düşünüyorsun," ani bir hareketle yatağımdan fırlayıp ayakta gerinmeye ve kaslarını açmaya başladı. Dün gece zil zurna sarhoş olmuş birine göre fazla çevikti. Kollarını yukarı kaldırdığında tişörtü de yukarı sıyrıldı ve kasığındaki V şeklini tamamen ortaya çıkardı. Minik bir göbeği vardı. Gözüm bir anlığına bana sergilediği görüntüye takılsa da alık alık onu izlediğimi fark ettiğimde hemen kafamı çevirdim.
Neydi bu böyle? Okuduğum, ergenlerin bulunduğu ve hormonların sel olup aktığı romanlardan biri miydi? Yok kasları şöyleydi, yok boğazım kurumuştu, yok gece onu hayal edecektim bilmem ne. Boğazım falan kurumamıştı. Erkekti işte, onlarda vardı bunlardan.
Esnemesini bitirdiğinde yavaş adımlarla yanıma gelip koltuğun üzerinden eğildi ve parmağıyla alnıma dokundu. "Hala düşünüyorsun,"
Cevap vermek için ağzımı açtıysam da duymak istemediği besbelliydi çünkü aynı hızla arkasını dönüp izin bile istemeden minik banyoma girdi. Dolapların birinden yedek diş fırçamı bulup dişlerini fırçalamaya başladığında aval aval arkasından bakıyordum.
Rahatlığın böylesi.
Dişlerini fırçalayarak odaya döndü, "Odon no?"
"Ne?" Diş fırçasını ağzından çıkardı.
"Adın ne?" gözlerimi kırpıştırdım. İlk tanıştığımızda bir isim sallamıştım ama hangi ismi salladığımı hatırlayamıyordum. Çaktırmadan yutkundum, asıl şimdi boğazım kurumuştu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Hayalet (Tamamlandı)
Ficțiune generală25.03.2019 Derin 25 yaşında hayatta yaşanabilecek en zor şeyleri yaşamış ve ölmemiş olsa bile yaşamını tamamen bitme noktasına getirmiş bir kadındır. Yan dairesine taşınan yeni bir yabancı ise 3 yılda kurduğu düzeni tamamen değiştirecektir. Yazar No...