Havuzdaki sarhoş.

7K 365 20
                                    


"Günümüz"

Mükemmeldi. Tek kelimeyle mükemmel. Derin bir iç çekip bitirdiğim kitabı mutfak dolabına koydum. İnsanların nasıl olup da böyle güzel kitaplar yazabildiklerini hiçbir zaman anlayamıyordum. Ben kitap yazmaya kalksam muhtemelen bomboş bir kitap olurdu.

Odanın ortasında gerindikten sonra atletimin üzerinden göbeğimi kaşıyarak saate göz attım. İkiyi biraz geçiyordu, yani benim için erkendi.

Ne yapacağımı düşünerek etrafıma bakındım. Yeni bir kitaba başlamak için çok geçti. Uyumak için çok erkendi ve film izlemeyi ise canım istemiyordu. Sanki tüm güzel filmleri bitirmiştim, yeni çekilen filmlerin hepsi ise sadece süper kahramanlar üzerine kurulu saçma sapan filmlerdi. Onları izlememiştim, izlemeyi reddediyordum.

Yıllardır yapmadığım bir şeyi yapmaya karar verip kendime bir fincan kahve yaptım ve omuzlarıma bir battaniye atıp terasın yolunu tuttum.

Bu gece yıldızları izleyecektim. Şezlonga kendimi battaniyeyle dürüm yaptıktan sonra uzandım.

Kelimenin tam anlamıyla üç yıldır hiçbir şey yapmıyordum. Yine de kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki. Resmen yaşlanmıştım. Ağzımdan sıcak bir nefes verdim. Hatta bence romatizmam bile vardı. Koşu bandımda her gün bir saat kadar koşmaya çalışıyordum, ama bir yararı olmuyordu sanırım.

Belki de hüznüm ve öfkem beni içten içe bitirmişti.

İlk bir yılımı sadece yatarak, açlıktan bayılacak gibi olduğumda bir şeyler yiyerek, tekrar yatarak ve duvarları izleyerek geçirmiştim.

Kahvemden bir yudum aldım. Ellerimin arasındaki sıcaklığı güven vericiydi. Zaman her şeyin ilacı mıydı bilmiyordum ama kesin olan bir şey vardı ki belki acıya alıştığınızdan belki de anılarınızın zamanla silinmesinden dolayı artık o kadar acıtmıyordu.

En başta kendinizi gömüyordunuz, yeterli zaman geçtiğindeyse kendinizi gömdüğünüz yerden tekrar çıkarmaya çalışıyordunuz. Bazen çıkmak için çabalamak bile istemiyordunuz. Kendinizi gömmek en kolay kısmıydı. Zamanla toprak üzerinizde sertleştiğinde kazılması daha zor bir madde halini alıyordu.

Geçtiğimiz üç yıl içinde kaç defa 'keşke ölsem' diye düşündüğümü ben bile bilmiyordum. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Ben o değildim. Ben onun gibi olamazdım. Ölüm düşüncesiyle tuttuğum nefesimi yavaşça bıraktım. Sağ kolumdaki iz kalbimle beraber bir an için sızladı. Ne kadar reddetmeye çalışsam da gözümden sızan bir damla yaşa engel olamadım.Bir saniye sonraysa terasın kapısı açılıp iki tane sarhoş genç girdi.

Bulunduğumuz bina stüdyo dairelerle dolu olduğundan yaşayanların çoğu bekâr, genç öğrencilerdi.

Gereğinden fazla eğleniyorlardı ve birbirlerine o kadar yakınlardı ki özel bir şeyi izliyormuşum gibi hissettim. Şu an kalkıp gitsem garip olurdu, onlardan kaçıyormuş gibi görünürdüm. Uyuyormuş gibi yapmayı düşündüm fakat elimde kahve fincanı vardı. Kim elinde sıcak kahveyle uyuyakalırdı ki? Yıldızlara bakıyormuş ve onları fark etmemişim gibi yapmaya karar verdim. Dikkatleri yeterince dağıldığında sessizce kalkıp giderdim.

Seslerden anladığım kadarıyla bir kızla bir erkek vardı. Kız o kadar sarhoştu ki bu soğukta havuza girmekten bahsediyor ve adamı kendiyle beraber girmeye ikna etmeye çalışıyordu.

Adamın beyin hücreleri hala çalışıyor olmalıydı ki havuza girmiyordu. Fincanımdaki son yudumu yuvarlayıp kalkmak için battaniyeyi açmaya başlamıştım ki kızdan bir çığlık geldi.

İki Hayalet  (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin