Sevgilisi koridor boyunca ona doğru ilerliyor. Jimin. Gözleri çok öfkeli. "Tanrım, Taehyung," diyor Jimin "Tanrı aşkına!" Elinde boş bir viski şişesi
tutuyor. Taehyung'un şişesi. Taehyung zulalarından birinin patladığını anlıyor.
"Sen artık hiç ayık gezmeyecek misin? Bana cevap ver." Taehyung cevap veremiyor. Konuşamıyor. Vücudunun nerede olduğundan bile emin değil. Jimin'in koridordan geldiğini
görebiliyor ama kendini göremiyor, hatta hissedemiyor bile. Jimin'in arkasında, koridorun diğer ucunda bulunan aynada yansımasını görmüyor.
Jimin sola, oturma odasına dönüyor. T-shirt'ünün arkasında yanık var ve bir parça is bulaşmış. Şişe artık elinde değil. Bir pencerenin önünde duruyor. "Bak, böyle ne kadar güzeller. Suyun üzerinde yüzüyorlar."
Taehyung pencerede, onun arkasında. Jimin artık yanmıyor. Tersine sırılsıklam. Taehyung kendini, elini onun omzuna koyarken görebiliyor, parmakları Jimin'in köprücükkemiğini örtüyor. Jimin başını çeviriyor ve Taehyung'un parmaklarına çabucak bir öpücük konduruyor.
"Ne yaptın?" diye soruyor ama bunu neden sorduğunu kendisi de bilmiyor."Dışarı bak.""Bebeğim, neden sırılsıklamsın?" diye soruyor ama Jimin'in cevap vermemesine şaşırmıyor.
Pencerenin dışında umduğu manzarayı bulamıyor. Kendi evlerinin manzarası değil bu. Daha önce bir kez kaldıkları başka bir yerin, bir kulübenin manzarası.
Dışarıda küçük bir göl ve içinde yüzen küçük kütükler var. Taehyung onların çok yumuşak olduğunu farkediyor. Ayın altındaki su, kendi oyuğunda, neredeyse hissedilmeyecek kadar hafifçe sallanıyor ve beyaza kesiyor.
"Güzel bir taraça," diyor Jimin. "Öylesine beyaz ki. Taze boya kokusunu alıyorsun.""Güzel."
"Öyle," diyor Jimin.
"Savaşta bir sürü adam öldürdüm."
"Bu yüzden mi içiyorsun?"
"Belki."
"O burada."
"Sun Me mı?"
Jimin başıyla onaylıyor. "O hiç gitmedi. Onu neredeyse gördün. Neredeyse."
"4 Yasası."
"Şifre."
"Evet ama neyin şifresi?"
"O burada. Buradan gidemezsin."
Arkadan kollarını ona doluyor, yüzünü ensesine gömüyor. "Gitmeyeceğim. Seni seviyorum. Seni çok seviyorum."
Göbek deliğinden su sızıyor ve su Taehyung'un ellerine akıyor."Ben bir tabuttaki kemiklerden başka bir şey değilim artık Taehyung."
"Hayır."
"Ölüyüm ben. Uyanmalısın."
"Buradasın."
"Hayır, değilim. Bununla yüzleşmelisin. O burada. Sen buradasın. O da burada. Yatakları say. O burada."
"Kim?"
"Namjoon."
İsim vücudunda ağır ağır sürünüyor ve kemiklerine tırmanıyor."Hayır."
"Evet." Başını geriye atıyor, gözlerini kaldırıp Taehyung'a bakıyor."Biliyordun."
"Bilmiyordum."
"Biliyordun. Gidemezsin."
"Hep gerginsin." Taehyung,Jimin'in omuzlarını ovuyor. Jimin hafifçe inliyor. Bu inleme Taehyung'u tahrik ediyor.
"Artık gergin değilim," diyor Jimin.
"Evdeyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHUTTER † TaeKook
Romance"Hayır," dedi Jungkook başını geriye doğru eğip kızarık gözlerini kısarak Tae'ye gülümsedi."Biz bunun için fazla zekiyiz." "Evet," dedi Tae. "Öyleyiz, değil mi?"