VIII

1.9K 155 47
                                    

Taehyung geçidin sonuna kadar yürüdü, yüzünü ve saçlarını ıslatmak üzere başını çatının altından dışarı çıkardı. Çarpar çarpmaz eriyip giden damlalarda, Jimin'i görebiliyordu.
O sabah Taehyung'un işe gitmesini istememişti. Jimin yaşamının son yılında, anlatılması zor bir biçimde sorumsuzlaşmıştı, onu titrek ve sersem bırakan uykusuzluğa meyilli hale gelmişti. Saatin alarmı çaldıktan sonra Taehyung'u gıdıklamış, sonra panjurları kapatıp doğan güneşe aldırmadan yataktan hiç çıkmamayı önermişti. Ona çok sıkı ve uzun bir süre sarılmıştı. Taehyung onun
kollarındaki kemikleri, boynunda
hissedebiliyordu.
Duş alırken Jimin geldi ama Taehyung'un çok acelesi vardı, zaten geç kalmıştı ve o günlerde sıkça başına geldiği gibi akşamdan kalmaydı. Başı aynı anda hem jölemsiydi hem de çivilerle doluydu. Jimin vücudunu onunkine doğru bastırdığı sırada vücudu zımpara kâğıdı gibiydi.
Duştan akan su ise saçmalar kadar şiddetliydi.

"N'olur kal," dedi Jimin. "Sadece bugünlük."

"Bir gün neyi değiştirir ki?"

Taehyung onu nazikçe uzaklaştırırken
gülümsemeye çalıştı ve sabuna uzandı. "Tatlım, yapamam."

"Neden?" Elini Taehyung'un bacaklarının arasına soktu.

"İşte burada. Bana sabunu ver. Onu ben yıkayacağım." Avcunu testislerinin altına kaydırıyor, Taehyung'un göğsünü dişlerinin arasına kıstırıyordu.

Taehyung onu itmemeye çalıştı. Elinden geldiğince nazikçe omuzlarından yakaladı ve geriye doğru bir-iki adım itti. "Hadi ama," dedi, "gerçekten gitmem lazım."

Jimin biraz daha güldü, ona burnuyla
sürtünmeye çalıştı yine. Ama Taehyung eşinin gözlerinin çaresiz bir özlemle büyüdüğünü görebiliyordu. Özlem. Mutlu olmak için. Yalnız bırakılmamak için. Taehyung'un çok çalışıp çok içmesinden önceki, bir sabah uyandığında Jimin'in dünyayı çok gürültülü, çok soğuk bulmasından önceki eski günleri geri getirmek için.

"Peki, peki." Su, Jimin'in omuzlarından
sıçrayıp vücudunu ıslatırken Jimin yüzünü Taehyung'un görebileceği kadar geriye yasladı.

"Seninle bir anlaşma yapacağım. Bütün gün değil bebeğim. Sadece bir saat. Sadece bir saat geç kalacaksın."

"Ben zaten geç kaldım."

"Bir saat," dedi Jimin. Taehyung'u okşuyordu, elleri sabunluydu şimdi. "Bir saat. Ondan sonra gidebilirsin. Seni içimde hissetmek istiyorum."

Onu öpmek için parmaklarının ucunda yükseldi. Taehyung onu dudaklarından aceleyle öptü.
"Tatlım, yapamam," dedi ve yüzünü duşa çevirdi.

"Seni yeniden çağıracaklar mı?" diye sordu Jimin.

"Efendim?"

"Savaşman için seni yeniden çağıracaklar mı?"

SHUTTER † TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin