Doktor Kim yakışıklıydı. Diğer çalışanlar gibi yorgun ve solmuş değildi. Aksine yapılı vücut, koreli'lerden farklı bir o kadar güzel esmer ten, siyah saçlar, kızları kıskandıracak dolğun dudaklar bu hastane için oldukça abartılıydı.
Muhteşem bir gülümsemesi vardı. Özgüven dolu bir ışıltıyla gülümsüyordu. Bu ifadeyle masanın etrafından dolaştı ve elini uzattı.
"Komiser Kim ve Komiser Jeon," dedi. "Bu kadar çabuk gelebildiğinize sevindim."Eli kuru ve mermer gibi pürüzsüzdü. Ama Tae'nin elini öyle bir sıktı ki Tae bu tokalaşmanın baskısını dirseğinde hissetti. Seokjin'nin gözleri bir an için, Bunu beklemiyordun değil mi, dercesine parladı ve sonra Jungkook'a doğru yöneldi.
"Tanıştığımıza memnun oldum bayım," diyerek Jungkook'un da elini sıktı. Sonra yüzündeki gülümseme silindi. Hoseok'a döndü. "Bay Jung, şimdilik hepsi bu kadar. Teşekkür ederim.""Elbette efendim," dedi Hoseok.
"Baylar, tanıştığımıza memnun oldum." Odadan çıktı.Seokjin yeniden gülümsedi. Ama bu defaki daha da samimiydi. Onun bu gülümsemesi, Tae'ye eski bir filmi hatırlattı.
"Hoseok iyi biridir. Gayretlidir."
"Burada gayrete çok ihtiyaç var mı?" diye sordu Tae bir koltuğa otururken.
Jungkook'un gülümsemesi bir anda donuklaştı ve ifadesi bir süre öyle kaldı."Nasıl? Anlamadım?""Gayretli dediniz de," dedi Tae. "Ne için gayret gösteriyor?"
Seokjin koltuğuna yerleşti, kollarını iki yana açtı. "İşi için. Yasalar, düzen ve klinik bakım arasında ahlaki bir bağlantı kuruyor. Sadece yarım yüzyıl önce, hatta bazı vakalar için daha yakın bir geçmişe kadar, burada ilgilendiğimiz türden hastalar hakkındaki görüşler, en iyi ihtimalle onların zincirlenmesi ve kendi pisliklerine ya da çöplüklerine terkedilmesi yönündeydi. Sistematik olarak dövülüyorlardı. Onları şeytanlaştırıyorduk. İşkence yapıyorduk. Evet, Filistin askısına asıyorduk onları. Beyinlerinde vidalar sıkıyorduk. Bazı
durumlarda suda boğuyorduk.""Ya şimdi?" diye sordu Jungkook.
"Şimdi, tedavi ediyoruz. Ahlaki açıdan.İyileştirmeye, çare bulmaya çalışıyoruz. Başarısız olsak bile, en azından yaşamlarını bir ölçüde sakin geçirmelerini sağlıyoruz."
"Kurbanları ne olacak?" diye sordu Tae. Seokjin bir kaşını yukarı kaldırıp Tae'den sorusunu biraz açmasını bekledi.
"Bunların hepsi şiddete başvurmuş suçlular," dedi Tae. "Değil mi? Yani, insanların canını yakmışlar. Pek çok durumda da onları öldürmüşler.""Evet, doğru."
"Peki o zaman, kurbanlar açısından onların sakin bir hayat sürmelerinin ne önemi var?"
"Görevim kurbanları değil hastaları tedavi etmek. Kurbanları için bir şey yapamam. Sınırları olan sıradan herhangi bir iş gibi, bu da bu işin
doğası. İşim bu. Sadece hastalarımla
ilgileniyorum." Gülümsedi. "Senatör durumu açıkladı mı?"Tae'yle Jungkook birbirine baktı.
"Senatör hakkında hiçbir şey bilmiyoruz Doktor Kim," dedi Tae. "Biz Güvenlik Departmanı tarafından görevlendirildik."
Seokjin dirsekleriyle yeşil renkli tutanak defterinden destek aldı ve ellerini birbirine kenetleyerek çenesinin üzerine yerleştirdi. Gözlüğünün üzerinden onları süzmeye başladı.
"O halde bu benim hatam. Peki, size ne söylendi?"
"Bir kadın tutuklunun kaybolduğunu biliyoruz." Tae defterini dizinin üzerine koydu, sayfaları çevirdi."Adı Park Sun Me."
"Hasta," diye düzeltti Seokjin donuk bir gülümsemeyle.
"Hasta" dedi Tae. "Özür dilerim. Anladığımız kadarıyla hasta son yirmi dört saat içinde firar etmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHUTTER † TaeKook
Romansa"Hayır," dedi Jungkook başını geriye doğru eğip kızarık gözlerini kısarak Tae'ye gülümsedi."Biz bunun için fazla zekiyiz." "Evet," dedi Tae. "Öyleyiz, değil mi?"