Odanın dışında durdular. Koridor merkezdeki bir merdivenle kesiliyordu. Sun Me'nın odası merdivenlerin solunda, sağ tarafta, ortalarda bir yerde kalıyordu.
"Bu kattan çıkmanın tek yolu bu
mu?" diye sordu Tae. Seokjin başıyla onayladı.
"Çatıya çıkış yok mu?" diye sordu Jungkook."Yukarıyla tek bağlantı, yangın merdiveni. Merdiveni binanın güney yönünde görürsünüz. Kapısı vardır ama daima kilitlidir. Anahtarlar da
tabii ki personelde, hastalarda değil. Çatıya çıkmak için önce aşağıya inmesi ve tekrar yukarı tırmanması gerekirdi.""Ama çatı da kontrol edildi?"
Seokjin bir kere daha başıyla onayladı.
"Hapishanedeki tüm odalar gibi. Derhal. Firar ettiği anlaşılır anlaşılmaz."
Tae, merdivenin önündeki küçük bir oyun masasında oturan hastabakıcıyı işaret etti.
"Orada yirmi dört saat biri duruyor mu?"Evet."
"Yani, dün gece de orada biri vardı."
"Hastabakıcı Chun He oradaydı."
"O halde," dedi Jungkook, "Bayan Park kilitli odasından bu koridora çıktı, bu basamaklardan aşağıya indi." Basamakları indiler. Jungkook ikinci katın sahanlığında kendilerini bekleyen hastabakıcıyı başparmağıyla işaret etti. "Orada başka bir hastabakıcının yanından geçti. Nasıl olduğunu bilmiyoruz ama diyelim ki kendini görünmez falan kıldı ve sonraki merdivenlerden indi. Ve nereye çıkmış oldu?"
Son merdivenleri döndüler ve duvara dayanmış geniş koltukların bulunduğu büyük -girişi serbest- bir odaya geldiler. Ortada katlanır sandalyelerle büyük katlanır bir masa vardı. Cumbalı pencerelerden giren ışık odayı aydınlatıyordu."Kafeteryaya," dedi Seokjin. "Hastaların çoğu akşamları burada vakit geçirir. Dün geceki grup terapisi de burada yapıldı. Hemşire odası da hemen şurada, sütunlu girişin devamında. Işıklar kapanınca hastabakıcılar burada toplanır. Yerleri paspaslamak, pencereleri veya etrafı temizlemek falan zorundalar ama onları defalarca poker oynarken yakaladık."
"Peki dün gece?"
"Görev başında olanların söylediğine göre kâğıt oyunu tüm hızıyla devam ediyormuş. Yedi erkek, merdivenlerin girişine oturup poker oynamış."
Jungkook ellerini kalçasına koydu, uzunca bir iç geçirdi. "Görünüşe göre yine görünmez olmuş ve sağa ya da sola doğru gitmiş.""Sağ taraf onu yemek salonuna götürür, sonra da mutfağa. Onun da ötesinde parmaklıklı bir kapı vardır. Mutfak personeli mutfaktan ayrıldıktan sonra, yani akşam saat dokuzdan sonra alarm kurulur. Solda hemşire odası ve personel dinlenme salonu var. Dışarıya açılan hiç
kapı yok. Dışarı çıkmanın tek yolu, öteki tarafta bulunan kafeteryadaki kapıyı kullanmak veya merdivenin arkasındaki koridordan aşağı doğru yürümek. Dün gece her ikisinde de görevliler vardı." Seokjin saatine göz attı. "Beyler, bir toplantım var. Sorularınız varsa personele sormaktan veya Bay Jung'u ziyaret etmekten çekinmeyin lütfen. Soruşturmadan başından beri
Bay Jung sorumlu. İhtiyaç duyduğunuz her türlü bilgi onda var. Personel yemeğini saat tam altıda, hastabakıcı yatakhanesinin bulunduğu bodrum katındaki yemekhanede yer. Sonra
personel dinlenme salonunda toplanacağız. Dün akşam görev yapan herhangi biriyle konuşabilirsiniz."
Seokjin aceleyle ön kapıdan dışarı çıktı.Tae'yle Jungkook, adam sola dönüp gözden kaybolana kadar onu izledi.
"Sun Me'nın içeriden yardım aldığı kanısını zayıflatan bir şey var mı?" diye sordu Tae.
"Ben şahsen Sun Me'nin görünmez olduğu teorisinden yanayım. Belki de görünmezlik iksirini bir şişede falan tutuyordu, ne dersin? Kim bilir, belki de kadın şu anda bizi seyrediyordur Tae." Jungkook omzu üzerinden bir bakış attı ve yeniden Tae'ye döndü.
"Düşünmeye değer."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHUTTER † TaeKook
Storie d'amore"Hayır," dedi Jungkook başını geriye doğru eğip kızarık gözlerini kısarak Tae'ye gülümsedi."Biz bunun için fazla zekiyiz." "Evet," dedi Tae. "Öyleyiz, değil mi?"