Kısım 4

4.1K 229 39
                                    

 Angela gecenin esintisiyle birlikte süzülerek çamaşır yıkayan kıza doğru sokuldu. Kız istediği gibi atı getirmişti ve atın eyerinde bolca erzak vardı. Minnettar bir şekilde başını salladıktan sonra kovanın dibinde duran kirli kumaş parçasını aldı ve kızın yanına gitti. Kız sanki Angela ona yardıma gelmiş gibi davranarak dikkat çekmemeye çalışıyordu eğer her şey planladıkları gibi giderse Angela ölmeden önce sıcak yatağına kavuşabilecekti. Hem ne sanıyordu ki bu adamlar kendilerini? Daha merdivenleri çıkarken bile onu öldürmek istediklerini haykırıyorlardı Angela kendi aptallığına söverek kumaşı kaynayan kazanın içine attı ve bir sopa yardımıyla karıştırmaya başladı.

Angela dalıp gittiği sırada hancı kız iç çekerek Angela'ya baktı. Konuşup konuşmama konusunda kararsızdı ama merakını daha fazla gizleyemezdi.

-Hanımım.

Angela kendine daha önce hiç alışık olmadığı bir şekilde seslenilince ürpererek arkasını döndü ve kıza baktı. Kız mahcup olmuş bir şekilde gözlerini kaçırdı ama sonrasında cesaretini topladı.

-Hanımım, başınıza ne geldi?

-Sanırım bana karşı yaptığın bunca iyiliğe karşılık olarak sana bunu anlatmalıyım.

Angela elindeki sopayı yere bırakıp ellerini Eire'nin beline bağladığı pelerine sildi ve kızın yanına oturdu. İlk önce kaçamak bakışlarla geldiği yöne baktı. Sonrasında kıza döndü ve gülümsedi.

-Her şey bir anda gelişti ben bile kavrayamıyorum. Ben köyümdeki kızlar gibi etek giymekten hoşlanmam, hele ki ormanda gezerken. Köyde yaşlı bir çift var kimseleri olmayan. Onlar için çıkmıştım, şey için...

-İhtiyaçları için mi?

-Öyle de söylenebilir. Sadece yapmamam gereken bir şey yaptım. Bir kadın ok ve yay kullanmamalı.

Kız şoka uğramış şekilde gözlerini kocaman açtı ve elini ağzına götürdü. Angela daha buradan hikâyeyi devam ettirmemesi gerektiğini biliyordu ama derin bir iç çekip kızın elini tuttu.

-Yiyecek için çıkmıştım ama bir geyik yerine anlarsın ya başkasını vurdum. Sonrasında da kaçarken kendimi daha doğrusu kendimizi burada bulduk.

-Neyden kaçarken, hanımım iyi misiniz?

-Gayet iyiyim.

Ama Angela'nın duyguları bunu söylemiyordu yanaklarından aşağı doğru yaşlar süzülmeye başlamıştı bile. Gözünün önünden bir türlü adamın cansız gibi yattığı anı silip atamıyordu. Titreyerek nefes alıp verdikten sonra ayağa kalktı.

-Beni öldürecekler. Biliyorum çünkü kendi kulaklarımla duydum. Ayrıca babana da dikkat etmeni öneririm. Eire yarasından balçığı temizlerken pek mutlu değildi.

-Ama soylu insanlara benziyorlar.

-Öyleler de. Zaten asıl korkum bu. Kaçıp gitsem bile beni bulmalarından korkuyorum.

Kız güçlü bir şekilde Angela'nın elini sıktı ve kararlı bir şekilde gülümsedi.

-Merak etme ben onları oyalarım ama bana söz ver birkaç hafta sonra buraya tekrar geleceksin, iyi olduğunu bilmek istiyorum.

Angela tamam anlamında kafasını salladı ve gülümsedi ama gülümsemesi sadece birkaç saniye sürebildi, gölgelerin arasından büyük cüssesi ve asık suratıyla Bracha çıktı. Hancı kız küçük dilini yumuş gibi bir Angela'ya bir Bracha'ya bakıyordu. Adam gitmesi için başıyla kıza hanı gösterdi. Kız gitmek istemiyordu Angela'ya baktı, kalmasını söylemesi için yalvaran gözlerle baktı ama Angela başını iki yana salladı ve gitmesini söyledi. Kız korkuyla Bracha'nın yanından geçip giderken son bir kez Angela'ya baktı içinden ata binip uzaklaşması için yalvarıyordu ama Angela soğuk kanlılıkla Bracha'ya baktı ve bekledi. Kız tamamen uzaklaşana kadar ikisi de tek kelime bile etmedi.

Bir Savaşçının KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin