Gözlerimi açtım. Doğrulmaya çabalarken kafamda hissettiğim ağrıyla içimi çektim. En son hatırladığım, polis sirenlerinin sesinin gittikçe yaklaşmasıydı. Sonra kafama bir darbe yemiştim, gerisi karanlıktı.
"Kimse var mı?"
Odada bir yatak haricinde hiçbir şey yokken, sesim siyah duvarlara çarpıp bana geri döndü. Odayı küçük bir lamba aydınlatıyordu.
"Sanırım yok?" Tekrar bağırdım.
Soruma karşılık gelmeyince, yattığım yataktan doğruldum, kafamı tutarak odanın kapısına ilerledim.
Elimi kapı koluna atıp indirdim, fakat kapı açılmıyordu.
"Yuh a*ınıza koyayım, polisiye dizi mi çekiyoruz lan? Açsanıza kapıyı. İntihar etmem gereken meseleler var. Of tam da ölmek istediğim yeri bulmuşken bu bana yapılır mı?" Birkaç küfür daha mırıldanarak kapıyı tekmeledim.
Kırılır umuduyla kapıya omuz attım fakat bunca çabam, kendi canımı yakmaktan başka bir işe yaramamıştı. Yalan söylemeyeceğim, bu hoşuma gidiyordu, kendi canımı yakmaktan mazoşistçe bir zevk alıyordum.
Midemin gurultusunu duydum, acıkmıştım, ve oldukça susamış da hissediyordum.
"Bari yiyecek içecek bir şeyler verin, insafsızlar." Kapıya son bir tekme atıp yatağa geri dönerken bağırdım.
Oturduğum yatağın yanında, boşluklarından hafif ışık sızan tahtalar vardı. Buranın pencere olduğunu anlamıştım, sol gözümü kısıp sağ gözümle boşlukların arasından dışarıya bakmaya çalıştım. Yüzlerce ağaç vardı, hatta belki binlerce.
"Çok güzelmiş. Şunlardan birine kendimi assam keşke, ne de çok yakışır ölü bedenim ağaçlara..."
Omuzlarımı kaldırıp indirirken elimle saçlarımı karıştırdım.Daha sonra sıkılarak yine bağırmaya başladım.
"Bana bakın, benim daha fazla yaşayacak keyfim yok, ya öldürün ya izin verin ben intiharımı tamamlayayım. Oğlum çok sıkıldım ya. Kimse yok mu?" Son hecemi uzatırken, kapıdan gelen kilit sesini duydum.
"Sonunda lan." Kapı ardına dek açıldı. Uzun, sarışın bir beden göründü. Yataktan doğruldum.
"O çeneni kesmezsen, seni öldürürüm." Ses tonu sertti, her bir kelimeyi ayrı bakılıyordu, hoşuma gitmişti.
"Oo, sesi de sertmiş beyimizin. Bayılırım, en sevdiğim." Tek kaşım alayla kalkarken onu cevapladım.
"Sus artık diyorum. Son uyarım."
"Susmuyorum, hadi öldür. Ya lütfen öldür, bak yalvarırım öldür beni. Hadisene. Öldür." Ayağa kalkıp yanına giderken, iki elini tutup boğazıma sardım.
Kaşları çatıldı, gözlerinden bir an için şaşkınlık ifadesi geçti.
"Manyak mısın a*ına koyayım?" Ha şunu bileydin.
"Evet." Boğazımdaki ellerini çekmeye çalışırken, gözlerinin içine baktım, fısıldadım.
Eşcinseldim. Ve karşımda duran adam, oldukça etkileyiciydi. Doğal olarak hormonlarım harekete geçmişti.
"Öldürmezsen üzülürsün bak." Ağzımdan çıkan her sözle, biraz daha çatıyordu kaşlarını.
"Çattık a*ına koyayım, çattık."
"Bulursan koy. Ağzına küfür ne kadar yakıştı, ama ayıp. Çok cinsiyetçi küfürler bunlar." Ellerini sonunda boğazımdan kurtarıp birkaç adım geriye atarken, söylediklerime suratını buruşturdu.
"E, ortalama ne zaman öldürürsün beni? Ona göre ölümümü hayal edeyim. Ölüm şeklimi ben seçebilir miyim?" Ona doğru yaklaşırken peş peşe sorularımı sordum.
"Ne zaman öleceğine ben karar vereceğim," eliyle çenemi kavrarken mırıldandı, ve devam etti, "işime karışılmasından nefret ederim."
Omuzlarmı silktim. "Hay hay, öleceğim sürece benim için sıkıntı yok."
Elini çenemden çekti, arkasını dönüp kapıya ilerledi. Giderken sallanan kalçasına gözlerimi diktim.
"Kalçaların güzelmiş."
Olduğu yerde donup kalırken, şaşkınlıkla arkasını döndü.
"Ben nasıl bir manyağa çattım anasını satayım? Biraz daha konuşursan yemek vermeyeceğim, sinir bozucu şey." Konuştuktan sonra çıktı ve kapıyı kapatıp kilitledi.
Arkasından bağırdım.
"Adım Haechan. Senin adın ne? Bari bakir ölmeme izin verme be, bir kere sevişelim?" Cevap alamadıkça arsızlaşıyordum, devam ettim, "sanırım cevap vermeyeceksin, bunu evet olarak alıyorum."
Kapıya çarpan şeyden ötürü çıkan sesle kahkaha attım. Sanırım kapıya tekme atmıştı.
Ölüme eğlenerek gidiyordum, hoşuma gitmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Kapanı (MarkHyuck) ✔
Hayran KurguMark öldürmek için yaratılmıştı. Donghyuck ölmek için Tanrısına yalvarıyordu. Yolları kesişti. Her şey değişti. "Ben ölüme aşıktım, ben göğe aşıktım. O öldürmeye aşıktı, o adalete aşıktı. Bir gece, kesiştik, tanıştık, yarımlaştık. Ben ona aşıktım, b...