BÖLÜM. 1

42.6K 932 60
                                    

Karısı  yine her zaman ki gibi ona hakaret etmiş herkesin içinde eksiğini yüzüne vurmuştu.
Bütün bu çevrenin hayran olduğu aynı zamanda  korktuğu koskoca Barlas Hanoğlu'na,
Herkesin içinde kusurun onda olduğunu söylemekten çekinmemişti.

Beş yıl olmuştu evleneli. Beş yıldır doktor doktor geziyorlardı.
Yine de bir türlü çocukları olmuyordu.
Türkiye' de yurt dışında bir çok doktora gitmişlerdi.
Doktorlar hepsi kusurun Barlas Hanoğlu'nda olduğunu söylemişti.
Bu durum karısı Nazan, için bulunmaz nir fırsattı.
Barlas'ın gururunu kırmak onu üzmek için bir bahaneydi.
Her defasında Barlas'a bu konu üzerinden yükleniyor eksiğini hiç çekinmeden yüzüne vuruyordu.

Barlas ve Nazan iki ağanın çocuklarıydı.
Aileleri istediği için evlenmişlerdi.
Birbirlerini hiç sevmemişlerdi.
Nazan, babasına okadar kızıyordu ki. Onu sevdiği adamdan ayırıp Barlas'la evlendirdiği için nefret ediyordu.
Ne Barlas'a ne babasına öfkesi geçmemişti yıllardır.
Evlendiğinden bu tarafa  kocasını  hiç sevememişti.
Sevmeye de çalışmamıştı zaten.
Aynı şekilde Barlas'da karısını sevemiyordu.
Nazan'ın aksine Barlas, onu sevmeye çalışmıştı.
Sevebilmek için elinden geleni yapmıştı.
Ama, olmamıştı işte. Kalp zorlamaya gelmiyordu.
Barlas, o kadını sevemiyordu.

İkisi de babalarının ortaklığının kurbanı olmuşlardı.
Yalnızca Barlas, için kabustu bu evlilik.
Nazan, için büyük bir şanstı ama kadın bunun farkında değildi.
Nazan'nın sevdiği adam onunla evlenmek istememişti zaten.
Bunu Nazan'ın babasına açık açık söylemişti.
"Nazan, gibi bir kızla asla evlenmem.
Bunu kendime yapamam.
Kendi elimle kendi kuyumu kazamam" demişti adam.
Nazan, babasına inanmamıştı yada inanmak istememişti.  
Bütün bunları babasının uydurduğunu söylemiş, suçlu olarak Barlas ve babasını görmüştü.
Babası suçluydu ama Barlas'ın hiç bir suçu yoktu.
Nazan'la evlenmeyi oda hiç istememişti.
Anne ve babasının ısrarları yüzünden kabul etmek zorunda kalmıştı.

O günlerde kalbinde hiç kimse yoktu.
"Evlendiğim zaman  severim belki"diye düşünmüştü.
Beş yıl geçmişti evliliklerinin üzerinden.
Genç adamın  kalbi hala ve hep boştu.
Nazan ne Barlas'ı sevmiş, nede kendini sevdirebilmişti.

İki aile de bir çocuğun onlar için kurtuluş olacağını düşünüyorlardı.
Ama düşündükleri bir türlü olmamıştı.
Barlas'ın da çok istemesine rağmen   beş yıldır maalesef çocukları olmuyordu.
Doktorlar ilaçlar  tedaviler  sonuç vermemişti.

Nazan'da bu durumu kocasına karşı kullanmaktan asla geri durmuyordu.
Herkesin içinde çocuklarının olmadığı için onu suçlayıp kendini rahatlatıyordu.
Yine bu gece aynısını yapmıştı.
İki ailenin toplandığı yemekte Barlas'la tartışmış ve onu rezil etmişti.
Barlas Nazan'ın hakaretlerine daha fazla dayanamamış ve konağı terk etmişti.
Dışarda arkadaşlarıyla buluşmuş, zil zurna sarhoş olana kadar içki içmişti. Sonra arabasına atlayıp sokaklarda amaçsız dolanmaya başlamıştı.

*******

Irmak, babasını kaybetmiş, aynı gün konuşma yetisini de kaybetmişti.
Babasının ölüm haberini aldığında attığı çığlık ses tellerine zarar vermişti. Son konuşması sadece attığı çığlık olmuştu.
Hasta annesiyle beraber tek odalı eski bir evde yaşıyordu.
Irmak, tarlalarda çalışarak annesine bakıyordu.
Kazandığı üç kuruş anne kıza zar zor yetiyordu.
Onunla evlenmek için bir çok talip çıkmıştı. Annesi kızına kıyamamış ve hiç birine vermemişti.
Zira kızını isteyenlerden bir tane bile kızına sahip çıkabilecek onu mutlu edebilecek biri yoktu.
Kimisi yaşlı, kimisinin aklı dengesi bozuk, kimisi de karısının üzerine kuma olarak almak istiyorlardı.
Irmağının konuşamaması yüzünden onu normal bir genç adamla evleneceğine kimse inanmıyordu.
Oysa kızı dünya güzeliydi.
Bir bakanın dönüp  bir daha bakacağı  güzellerdendi.
Hem iyi kalbi hem güzel yüzü herkesin dilindeydi.
Doktorlar durumunun düzelebileceğini, Irmağın  tekrar konuşmasının mümkün olduğunu söylemişlerdi kadına.
Kadın yıllardır kızının tekrar konuşacağı günü bekliyordu.
Ölmeden önce kızının sesini nir kez olsun tekrar duymak istiyordu.
Kendisi de çok hastaydı. Doktorlar son zamanlarını yaşadığını söylemişlerdi.
İmkansızlıklar yüzünden tedaviye geç kalınmıştı.
Kadın için yolun sonu yaklaşıyordu.
Onun tek korkusu ise kızını Irmağını koskoca dünyada yalnız bırakmaktı.
Kadın kızı için yapabileceği her şeyi yapmıştı.
Onlara yardım eden bir kaç aile sayesinde kızını okula gönderebilmişti.
İlkokuldan sonra da okutamamıştı.
Çünkü kadın amansız bir hastalığı pençesine düşmüştü.

KALBIMIN KARASI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin