Nazan, "Ben geldim" diyerek içeri girdi.
İçeri girdiğinde önce Barlas'a baktı gülümseyerek. Sonra da Barlas'ın yanındaki kıza. Nazlı'yı gördüğünde ise.
Bir anda gülen yüzü nefretle karardı.
Hayatını mahvedecek tek şey şuan karşısındaydı.
O kadının kızı. Barlas'ın varisi.
"Bu kız burada ne arıyor Barlas" dedi öfkeyle.
Barlas, Naza'ın tavrına bir anlam veremedi. Oda hemen ayağa kalktı.
Sonra da Nazan'ın yanına yaklaşıp,
"Kendine gel Nazan. Nazlı, benim misafirim. Buraya da iş konuşmak için geldi. Kendisi ziraat mühendisi.
Hanoğlu arazileriyle bundan sonra Nazlı ve arkadaşı ilgilenecek"dedi.
"Bula bula bu kızı mı buldun? Daha tecrübeli adam yokmuydu? Honoğlu, arazileriyle bumu ilgilenecek?"
"Sen ne zamandan beri benim işlerimle ilgileniyorsun Nazan?
Yada ne zaman dan beri ben sana hesap veriyorum?
Ben kimi işe alıp kimi almayacağıma kendim karar veririm.
Şimdi bizi yalnız bırak. Daha konuşacaklarımız bitmedi"
Nazan, Barlas'ın tavrı karşısında deliye dönse de söyleyecek bir şey bulamadı.
Öfkeyle yumruklarını sıkarak odasına gitti.
Bu aptal kız hangi ara buraya gelmişti?
Şehirde değilmiydi bu kız?
"Ah aptal kafam. Poyraz, serserisinden sonra bu kızın peşine adam takmayı unuttum"
Nazan, yıllardır bu kızı Barlas'tan uzak tutmaya çalışıyordu.
Nasıl olupta buraya gelebilmişti? Nazan, kızın şehirde kalacağını zannediyordu. Yine yanılmıştı. Şimdi de her şey aleyhine dönmeye başlamıştı. Poyraz, serserisi bırakmıştı önce Nazan'ı. Sonra da aptal annesi. Sorunların ardı arkası kesilmiyordu. Yakında Irmak, denilen kadında ortaya çıkar tam olurdu o zaman.
"Buradan gitmem hata oldu.
Banim yokluğumda işler kontrolümden çıkmaya başlamış."
Nazan, kendi kendine konuşarak odasında volta atıyordu.
Yıllardır bugünlerin gelmesinden korkuyordu.
Sonunda korktuğu başına gelmeye başlamıştı.
Yine de asla pes etmeyi düşünmüyordu.
Nasılsa bir yolunu bulup bu kızdan kurtulacaktı.Nazlı, ise Barlas'ın karısının tepkisine çok şaşırmıştı.
Böyle bir tepki beklemediği için hazırlıksız yakalanmış konuşamamıştı bile.
"Şeyy Barlas amca. Eşiniz bizimle çalışmanızı istemiyor galiba.
İsterseniz başka birini bulabilirsiniz.
Benim için sorun olmaz inanın.
Bir tatsızlık çıksın istemiyorum"dedi.
"Benim işlerim Nazan'ı ilgilendirmez.
Sen onu kafana takma Nazlı.
Siz sadece işinize odaklanın.
Adamlarım size vereceğim jipi getirmiştir.
Evine giderken onunla git. Kamyonetini ben adamlarımla gönderirim.
Sen kendine çok dikkat et tamam mı?
Bir sorunun olduğu zaman bana söylemekten çekinme lütfen"
"Çok teşekkür ederim. Ben gideyim artık. Eve geç kalmak istemiyorum.
Yarın gün boyu sizin arazilerle ilgileneceğiz.
Yarın boşum kızım. Bende sizinle gelebilirim."
"Tamam o zaman yarın görüşürüz"
"Görüşürüz Nazlı. Unutma kendine çok dikkat edeceksin."
"Tamam merak etmeyin. Dikkat ederim"
Nazlı, vakit kaybetmeden konaktan çıktı. Kapının önünde dev gibi bir jip onu bekliyordu.
Kız gözlerini jipten alamadı. Kocaman siyah bir arazi arabasıydı.
"Acaba kaç paradır" diye düşündü.
Onu kullanırken çok dikkatli olmalıydı.
Arabaya bir zarar gelmesini istemiyordu.
Önce jipin etrafını dolandı. Sonra da kapısını açıp bindi. Kontak arabanın üzerindeydi. Hemen çalıştırıp evine doğru yola çıktı.Eve geldiğinde ilk Ece gördü Nazlı'yı.
Merakla jipin yanına koştu.
İçinden Nazlı'nın indiğini görünce ağzı bir karış açık kaldı.
Nazlı, Ece'nin bu halini görüp gülümsedi.
"Kapat ağzını sinek girecek Ece" dedi.
"Kızım bu ne böyle. Hazine falan buldun da benim mi haberim yok?
Bu jip harika olağanüstü hatta mükemmel"
"Evet canım hazine buldum. Şimdi karşında altın ve mücevher zengini bir Nazlı, var"
"Gerçekten mi kız,nerden buldun?"
"Ah benim şaşkın arkadaşım. Bazen gerçekten salak olabiliyor sun"
"Küserim ama ha"
"Küsme küsme kıyamam sana.
Barlas amca verdi bu arabayı.
Eski kamyonetle yolda falan kalırsınız dedi.
Bununla işlerinizi daha kolay halledersiniz dedi.
Ben de kabul etmek zorunda kaldım. Çünkü çok ısrar etti."
"Ne kadar düşünceli bir adam değil mi Nazlı?"
Kızlar konuşurken içerden Irmak, geldi.
Nazlı'nın jipten inişini pencereden görmüştü"
"Bu ne kızım" diye sordu.
"Şeyy anne Barlas amca çalışırken kolaylık olsun diye verdi.
Valla bak, ben kabul etmek istemedim.
Çok ısrar etti.
Hem sadece çalışırken kullanacağız onu.
O kamyonetle zorlanıyorduk anne kabul et bunu. Arıza çıkarıp duruyordu."
"Barlas amcan çok cömertmiş.
Neyse hadi gelin artık, yemekler soğuyacak"
Nazlı ve Ece, koşarak içeri girdi.
Irmak, arabaya baktı uzun uzun.
"Belki Barlas'ın eli de değmiştir diyerek dokundu ona.
Sonra kapısını açıp içine baktı.
Ve burnuna gelen koku Barlas'ın kokusuydu. Konağa temizliğe gittiği gün. Onun odasında da aynı kokuyu almıştı.
Bir iki nefes derin derin içine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBIMIN KARASI (TAMAMLANDI)
Tiểu Thuyết ChungKaranlık bir geceden kara bir leke bırakan adamdan hediye....