Kızlar sabah yaşadıkları olaydan sonra. Biraz geçte olsa, Barlas Hanoğlu'nun arazilerini incelemek için yola çıktılar.
Bu zamanlar bütün araziler de hasat zamanıydı.
Nazlı, arazilerin toprak yapısını incelemek istiyordu.
Toprağın kalitesine göre alınan verimin az veya yeterli olup olmadığını araştıracaktı.Sabah ki yaşananlar yüzünden ikisi de biraz düşünceliydi.
Annesinin üzülmesine Nazlı' da çok üzülmüştü.
Olanları annesini üzmek istemediği için söylememişti oysa ki.
Yolculuk sessiz sedasız bir şekilde devam ediyordu.
Ne Ece, ne de Nazlı nın ağzını bıçak açmıyordu.
Barlas'ın arazileri yayla evine oldukça uzaktı.
Kamyonetle olsa iki saatte zor varırlardı.
Ama altlarında ki jip, onları uçuruyordu resmen.
Hanoğlu, arazilerine yaklaştıkları sırada Nazlı, önüne aniden çıkan arabayla durmak zorunda kaldı.
Sonra arkadan iki tane daha araba gelip kızların arabasının arkasında durdu.
Bir anda araçları üç tane araba arasında sıkışıp kaldı.
Kızlar ne olduğununu anlayamadan.
Arabadan inen adamlar hızla arabanın kapısına yöneldiler.
Nazlı, hemen arabanın kapılarını kilitledi.
Kapıyı açamaya çalışan adamlar. Arabanın kapısı açılmayınca silahlarını çıkardılar. Arabanın astiklerine ve arka camlara ateş etmeye başladılar. Kıralan camdan uzanıp arabanın kapısını açtılar.
Nazlı ve Ece'yi sürükleyerek arabadan dışarı çıkardılar.
Kızlar çığlık çıplığa bağırıyorladı ama seslerini duyacak hiç kimse yoktu etrafta.
İçlerinden bir tanesi "Nazlı, hanginiz" dedi.
Ne Nazlı'dan ne de Ece'den bir cevap alamadı.
Sonra silahını onlara doğrulttu.
"Bakın size son kez soruyorum. Nazlı hanginiz?"
Ece'ye bir zarar geleceğinden korkan Nazlı,
"Benim benim lütfen bize zarar vermeyin.
Benim adım Nazlı. Ne istiyorsunuz benden?
Biz kimseye bir şey yapmadık" dedi ağlayarak.
Ece, korkudan titriyor konuşamıyordu bile.
Adamın işaretiyle iki tane adam geldi ve Nazlı'nın kollarından tutarak sürüklemeye başladılar.
Nazlı'nın "Bırakın beni. Ne istiyorsunuz benden?" diye bağırmasına aldırmadan arkadaki arabaya bindirdiler.
Sonra da adamın işareriyle diğerleri de arabalarına binip oradan uzaklaşmaya başladılar.
Adamlar gittikten sonra şoka giren Ece, yere çöküp çığlık çığlığa bağırmaya başladı.
Korkudan nefes bile alamayan kız orada bayılıp kaldı.Pars, takip ettiği kızların önlerinin üç araç tarafından kesildiğini uzaktan görmüştü.
Hemen müdahele edecekti ama içinden çıkan silahlı adamlarla tek başına mücadele edemezdi. Önce ne yapcağını düşündü. Sonra Hemen Poyraz'ı aradı.Poyraz, gece geç saatlere kadar uyuyamamıştı. Bu yüzden yüzden hala kalkmamıştı. Çalan telefonun sesini duyunca uykulu gözlerle arayanın kim olduğuna baktı.
Pars'ın aradığını görünce hemen telefonu açtı.
Pars, kızların arabalarının önünün silahlı adamlarca kesildiğini anlattı.
Poyraz, duyduklarıyla delirmişti.
Böyle bir şey nasıl olabilir di?
Bir taraftan giyiniyor bir taraftanda Pars'a bağırıyordu.
Gidip müdahele etsene lan. Kurtarsana kızları.
"Adamlar silahlı ve çok kalabalık.
Tek başıma bir şey yapamam Poyraz"
"Hay senin yapacağın işi.Ben hemen geliyorum. Adamları gözden kaçırma sakın"
Poyraz, hızlı bir şekilde hazırlanıp hemen arabasına koştu.
Pars'ın söylediği yer fazla uzak değildi.
O sırada Pars, adamaların arabaya ateş ettiklerini gördü.
Ne yapıyordu bu şerefsizler?
Kızlar içindeyken, resmen arabaya ateş ediyorlardı.
Artık beklemeyecekti. Ne olursa olsun.
Gidip kızlara yardım edecekti.
Pars, hemen gaza basıp kızların yanına doğru sürdü arabasını.
O sırada adamlar Nazlı'yı arabaya atıp oradan uzaklaşmaya başlamıştı bile.
Pars, onları takip etmeyi düşünürken Ece'nin önce çığlık atıp sonrada yere düştüğünü gördü.
Hemen arabayı durdurup Ece'nin yanına koştu.
Nabzına baktığında kızın sadece bayıldığını gördü.
Kızı kucağına alıp hızla arabasının arka koltuğuna yatırdı.
Hiç beklemeden arabasına atlayıp adamların peşine düştü.
Pars, uzaktan takip etmek zorundaydı.
Hiç bir aracın olmadığı dağ başında farkedilmek hiç de zor değildi.
Adamlar çok süratli gidiyordu.
Kasaba yolundan çıkmışlardı.
Pars, ise takibe hala devam ediyordu.
Bir süre sonra arabalar bir köy yoluna döndüler.
Pars da belirli mesafeden arkalarından ilerliyordu.
Pars, toprak köy yoluna döndüğü anda arabanın lastiği büyük bir gürültüyle patladı.
Aarabasını şarampola girmekten son anda kurtaran genç adam,
"Allah kahratsin" diye bağırdı.
Arabadan inip baktığında yola atılan çivileri ve cam kırıklarını gördü.
Adamlar onu fark etmişti demek ki.
Yoksa o kadar çivinin bu yolda ne işi vardı? Adamların profesyonel haydut oldukları belliydi.
Ve hedefin yalnızca Nazlı, olduğu çok açıktı.
Pars, hemen telefonu çıkarıp Poyraz'ı aradı tekrar.
Bir kaç dakika sonra Poyraz, Pars'ın arabasının olduğu köy yoluna geldi.
Hemen arbadan inip Pars'ın yanına koştu.
Pars'ın bakışları arasında arabanın kapılarını açıp baktı.
Arabanın arka koltuğunda baygın yatan Ece'yi gördü.
Ama Nazlı'sı yoktu. Poyraz'ın başı döndü bir anda. Sendeleyerek Pars'ın yanına gelip yakasından tuttu.
"Nazlı nerde lan?" diye bağırdı.
"Bak Poyraz"
"Sana soruyorum kahrolası Nazlı nerde? Ben sana canın pahasına ona göz kulak olacaksın demedim mi lan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBIMIN KARASI (TAMAMLANDI)
Fiksi UmumKaranlık bir geceden kara bir leke bırakan adamdan hediye....