Nazan, karşısından gelen Poyraz ve Nazlı'yı görünce çılgına dönmüştü.
Nasıl geri gelmişti bunlar?
Barlas, gelmeden göndermişti oysa ki barakadan
O salaklara güvenmek le hata etmişti kadın.
Elleri bağlı insanlara bile sahip çıkamamışlardı.
Poyraz ve Nazlı'nın arkadan gelen kendi adamlarına bağırmaya başladı. "Neden onları götürmediniz salak herifler.
Sizin yüzünüzden her şey mahvoldu.
Size güvenenmekle çok büyük hata yaptım ben."
Nazan, bağırmaya devam ederken.
Onun adamlarının arkasın dan ellerinde silahlahlarla Pars ve diğer adamlar geldi.
Pars, Nazan'a bakarak'
"Adamların gitmeye fırsat bulamadı "dedi gülerek............
Nazan, sabaha karşı Barlas ağa nın konağını yedi yirmi dört izleyen adamdan bir haber almıştı. Telefonla aldığı haberden sonra hemen evden çıktı.
Arayan adam Barlas Ağa'nın konağına yabancı on adamın geldiğini söyledi.
Nazlı ve Poyraz'ı aramak tutulmuş adamlar olabilirdi.
Eğer öyleyse Barlas Nazlı ve Poyraz'ın yerini eliyle koymuş gibi bulabilirdi.
Nazan, arabasına atlayıp hemen av kulübesinin yolunu tuttu.
Bu sefer av kulübesine gitmek için başka bir yol kullanmıştı.
Bu yolu kendisi biliyordu sadece ve mecbur kalmadığı sürece de kullanmıyordu.
Bu yoldan av kulubesine ulaşmak biraz daha uzun sürüyordu.
Sabah olmak üzereydi ve acele etmesi gerekiyordu. Arabayı son hızla kullanarak av kulübesine geldi.Arabayı çitlerle çevrili bahçe içine koyarak yolda aradığı adamların gelmesini beklemeye başladı.
Adamlar geldikten sonra hemen Poyraz ve Nazlı'nın bulunduğu barakaya girdi.
"Sevgili kuşlar uçma zamanı" dedi içeri girer girmez.
"Sevgili babacığın seni kurtarmaya geliyor Nazlı cık.
Seni ve Poyraz'ı benim elimden alacakmış.
Ben buna izin verirmiyim sence?
Tabi ki hayır. Bu yüzden sizi buradan başka bir yere göndereceğim ve Barlas, buraya geldiği zaman sadece havasını alacak.""Bak Nazan Hanım, bırak beni gideyim. Ben annemi alıp kasabayı terk edeceğim.
Ne Barlas ağanızı ne de başka birini görmek istemiyorum zaten.
Sende bizi bir daha buralarda görmezsin"
"Artık çok geç Nazlı. Ok yaydan çıktı.
Annen Barlas ağa ile görüşmeye hala devam ediyor.
Tabi ki sizi benim kaçırttığımı ona söyledi.
Yani anlayacağınız bu iş ölümüne artık.
Ya ben öleceğim yada Barlas. Ancak o zaman biter bu kavga."
Nazan, üç adamını barakaya çağırarak Nazlı ve Poyraz'ı buradan götürmekle görevlendirdi.
Diğerleriyle de Barlas Hanoğlu'na karşılama töreni hazırlayacaktı.
Adamlara bir an önce onları buradan çıkarmalarını söyledi
Bu arada adamlardan bir tanesi gelerek, "Nazan Hanım birileri yaklaşıyor" diye haber verdi.
Nazan, adamlara bağırdı, "Hepiniz benimle gelin"
Yalnızca bir tanesine, "Sen hurdalığın kapısında oturup bekleyeceksin" dedi
Adamlar Nazan'ın peşinden gidip hepsi beraber gizlendiler.
Onlar orada gelen adamları beklerken yalnızca Barlas Ağa'nın gelmesi herkesi çok şaşırtmıştı.
Diğer adamların arkadan geleceğini düşünerek bir süre daha beklediler.
Barlas Ağa, ise kapının önünde bekleyen adamla bir şeyler konuşuyordu.
Başka kimsenin gelmemesi üzerine.
Nazan, daha fazla beklemeden adamlarına işaret vererek saklandığı yerden çıktı.
Adamları da saklandıkları yerden dışarı çıkarak Nazan'ın yanına geldiler.
Nazan, yanındaki adamlarla beraber Barlas Ağa'nın karsına çıktı.
Bu sırada Barlas Ağa'nın adamları av kulübesinin etrafını sarmıştı çok tan.
Adamlar dakikalar içinde geniş bir çevreye yayılmışlardı.
Pars, ise hızla hurdalığın arka tarafına dolandı. Orada tahta bir kapı daha vardı.
Kapıya doğru yaklaştığında kapının arkasına kadar açık olduğunu gördü.
Hemen içeri girip etrafa göz gezdirdi.
Yerlerde kan izleri, ekmek kırıntıları, pilastik tabaklar her tür çöp vardı.
Hemen girdiği kapıdan çıkarak karşısına çıkan yoldan yürümeye devam etti. Sık ağaçların olduğu yerlerdi buralar. Adamlar onları bu yoldan götürmüş olmalıydı.
Yerde ki izler ona doğru yolda olduğunu gösteriyordu.
Barlas Ağa'nın bir kaç adamı daha Pars'a katılmıştı. Hepsi farklı yerlere dağılıp hızlı bir şekilde aramaya devam ettiler.
Çok geçmeden adamlar bir iz buldu.
Nazan'ın adamlarınındı bu izler. Önlerinde ise elleri bağlı olan Poyraz ve Nazlı, ağaçlık alanda ilerliyorlardı.
Adamlar birbirleriyle işaretleşerek hemen etraflarını sardılar.
Pars, hızla arkadan onlara doğru yaklaştı.
Poyraz, etraflarında bir şeyler olduğunu hissetmişti.
Ağaçların arasında ki gölgeleri fark etmişti.
Onları götürmekle görevli olan adamlar koyu bir sohbete daldıkları için olanların farkında bile değillerdi.
Poyraz, gelenlerin Barlas Ağa nın adamları olduğunan emindi.
Bu yüzden herhangi bir olayda Nazlı'nın zarar görmemesi için onun yanına biraz daha yaklaştı.
Bir süre daha sessiz bir şekilde yan yana yürüdüler.
Poyraz, tam Nazlı'ya etraflarını saran adamlardan söz edecekti ki ağaçların arasından gelen sesle herkes o tarafa baktı.
Barlas'ın adamlarından biriydi konuşan adam. Her hangi bir çatışma olmasını istemedikleri için taktik uyguluyorlardı.
"Sen kimsin, burada ne arıyorsun" dedi Nazan'ın adamı.
" Ben yolumu kaybettim. Avlanmak için gelmiştim"dedi diğer adam.
"Bize yalan söylemeyi bırak. Barlas Ağa nın adamısın değil mi?" diyerek silahını adama doğrulttu.
O sırada Pars'ın ağaçların arasından işaret verdiğini gören Poyraz. Barlas'ın adamına bakıp, "Şimdi"diye bağırdı.
Sonra da Nazan'ın adamlarından bir tanesine çelme takıp yere düşürdü.
Barlas'ın adamı ise diğer adamı bir yumruk darbesiyle yere serdi.
Üçüncü adam ise silahını çekmiş olan Barlas'ın adamına teslim olmak zorunda kaldı.
Pars ve diğer adamlar ağaçların arasından teker teker geldiler.
Pars, hemen gelip can dostuna sarıldı.
"Bir daha bana haber vermeden bir işe kalkışırsan. Can dostum falan hemen harcarım seni. Kaç gündür meraktan öldüm."
"Bizi nasıl buldunuz Pars? Ben kurtulmaktan umudumu kesmiştim artık"
"Attığın konumlar sayesinde bulduk.
Barlas Ağa buraları çok iyi biliyor.
Bu yüzden sizi bulmamız zor olmadı."
Pars, Nazlı'ya da geçmiş olsun dedikten sonra adamlara yola çıkmak için işaret verdi.
Nazan'ın adamlarının ellerinde ki silahları toplayarak. Geldikleri yöne geri döndüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBIMIN KARASI (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralKaranlık bir geceden kara bir leke bırakan adamdan hediye....