Irmak ve Nazlı, saatlerdir dedesinin ameliyattan çıkmasını bekliyorlardı.
Hamza dede ameliyata gireli beş saat olmuştu. Doktorlar ameliyatın çok riskli olduğunu söylemişti.
Irmak, kızına sarılmıştı sıkıca. Anne kız birbirlerinden güç almaya çalışıyorşardı.
Barlas'ın adamları onları hastanede yalnız bırakmamışlardı.
Helikopter iner inmez adamlar onları karşılamışlardı. Barlas'ın arkadaşı olan özel hastanenin sahibide onlarla özel olarak ilgilenmişti.
Hamza dedenin bütün tahlileri yapıldıktan sonra hemen ameliyata alındı.
Yaşlı adam ameliyathaneye gitmeden önce hem Nazlı, hemde Irmak'la konuşmuş vedalaşmıştı.
"Ne olur dedeciğim iyileş olurmu?" demişti Irmak.
"Beni bu dünyada yapa yalnız bırakma"
"Sen yalnız kalmayacaksın kızım.
Bundan sonra sende mutlu olacaksın.
Hem merak etme daha ölmeye niyetim yok" diyerek ameliyathaneye gitmişti.Barlas, saatler sonra nihayet şehre gelmişti.
Poyraz'la yaptığı konuşmadan sonra hemen babasının yanına gitmişti.
Babası na sarılarak dakikalarca ağlamıştı.
Sevinç ve hüzün göz yaşıydı bunlar.
"Benim bir kızım var baba. Bende babayım. Bu gerçekmi baba? Allahım inanamıyorum.
Rüyam da bile görmediğim şey gerçek oldu baba. Irmak, bana dünyanın en güzel hediyesini verdi. Artık kimse bana kısır ağa diyemeyecek baba. Benim de bir çocuğum var"
Barlas'ın sevincine annesi ve babası da katılmıştı. Babası oğlunun mutluluğuna sevinç göz yaşlarıyla eşlik etmişti.
Dakikalarca göz yaşı dökmüşyü yaşlı adam.
"Üzülme baba. Ben muyluyum artık.
Benim mutluluğum kızım ve sevdiğim kadın. Onlar yakında bu konağa gelecekler.
Onları sizde bağrınıza basacaksınız.
Yakında ailemiz genişleyecek baba.
Benim tek hayalim di bu. Irmak ve ben el ele gireceğiz bu konağa.
En büyük hediyem olan kızımda yanımızda olacak"Barlas, babasının yanından ayrıldıktan sonra hemen konaktan çıktı. Arabasına atlayarak Pars ve Ece'yle buluşmaya gitti.
Ece ve Pars, yayla evine geldiklerinde Ece, hiç beklemeden arabadan indi ve eve girdi.
Yol boyunca Pars, konuşmaya çalışmış ama Ece, tek kelime etmemişti adama.
Pars, bücüre ağzının payını verirdi ama şimdi zamanı değildi.
Ece, Hamza dedenin hastalığından dolayı çok üzgündü zaten.
Ece, eve girip Irmak ve Nazlı, için bir kaç parça eşya aldı.
Hamza dede için de lazım olacak eşyaları çantaya koyarak evden çıktı.
Pars, evden çıkan kıza yardım etmek için arabadan inip kızın yanına geldi.
Ece'nin ona aldırmadan yanından geçmesine sinirlenen Pars, kızın ardından hızla gelerek çantayı elinden sert bir şekilde çekip aldı.
Çantayı bagaja koyup hemen sürücü koltuğuna geçti.
Pars'ın yaptığı öküzlük Ece'nin elinin acımasına neden olmuştu.
Kız elinin acısına aldırmadan arabanın yanına gelmişti.
Bir an önce Irmak teyzesinin ve arkadaşının yanına gitmek istiyordu.
Hiç bir şey söylemeden arabanın arka koltuğuna bindi.
Sonra da bakışlasına dışarıya çevirdi.
Pars, arka koltuğa binen kıza bakıp,
"Babanın şoförü yok senin.
Çabuk ön koltuğa gel, yoksa seni ben getiririm"dedi.
"Ne oldu Pars Bey. Zoruna mı gitti.
Hep zengin kızlarına mı şoförlük yapacaksın.
Bir seferlik te benim şoförüm oluver"
Ece'nin sözlerinden sonra Pars, hemen arabadan indi.
Arabanın arka kapısını açtı ve Ece'nin kolundan sürükleyerek aşa indirdi.
Kızın bir şey söylemesine fırsat vermeden kucağına aldı.
Sonra da arabanın diğer tarafına dolanıp ön koltuğa bindirdi.
Sonra da kızın üzerinden eğilerek emniyet kemerini taktı.
Kapıyı kapattıktan sonra koşarak şoför koltuğuna geri geldi.
Hemen arabayı çalıştırıp gaza bastı.
Bu süre içinde Ece, sürekli bağırmış Pars'a hakaretler yağdırmıştı.
Barlas, Ece ve Pars, geldikten sonra Ece'yi de alıp hemen yola çıktı.
Üç saat yolculuğun sonunda arkadaşının özel hastanesine geldi.Irmak ve Nazlı, saatlerdir bitmeyen ameliyatın stresinden ne yapacaklarını bilemiyorlardı.
Nazlı, bir o tarafa bir bu tarafa koridorda volta atıyordu sürekli.
Irmak'ın ise gözü yollarda kalmıştı. Barlas'ın bir an önce gelmesini istiyordu. Çok korkuyordu Irmak. Her an kötü bir şey olacak diye çok korkuyordu. Barlas, gelirse sanki tamam olacaktı kadın. Korkuları bitecekti. Barlas, yükünü paylaşacak ona güç verecekti.
Yıllardır her şeye tek başına yetişmekten yorulmuştu Irmak.
Gözlerini dinlendirmek için koltuğa yaslandığı sırada,
"Irmak, ben geldim" diyerek yanına yaklaşan adamın sesiyle gözlerini açtı.
Irmak, öyle rahatlamıştı ki. Barlas'ın açtığı kollara sığındı.
Barlas, sevgiyle aşkla sarıldı kadına.
"Bir haber varmı birtanem? Kaç saat oldu deden ameliyata gireli?" diye sordu.
"Altı saati geçti. Çok korkuyorum Barlas.
Kötü bir haber gelecek diye o kadar çok korkuyorum ki. Kapı açılacak ve deden öldü diyecekler diye nefesim kesiliyor."
"Bir şey olmayacak Irmak, merak etme.
Seni üzgün görmeye dayanamıyorum ben.
Yanına daha çabuk gelmeyi çok istedim ama ancak yetişebildim. Özür dilerim canımın içi. Geç kaldığım için çok özür dilerim."
"Gelmek zorunda değilsi ki Barlas. Sana hiç bir şey söylemeye hakkım yok"
"Var Irmak. Bana her şeyi söylemeye yalnız senin hakkın var.
Bundan sonra seni asla bırakmayacağım hayatım. Bundan sonra sen ve Nazlı, benim kanatlarımın altında olacaksınız."
Nazlı, annesiyle konuşan adama bakıyordu öfkeyle.
Annesine neler söylüyorsa. Konuşmaları bir türlü bitmiyordu.
Ece'nin geldiğini görünce bakışlarını ona çevirdi.
Ece, arkadaşının yanına gelip, "Nasılsın Nazlı. Hamza dedem nasıl" diye sordu.
"Hala bir haber yok Ece. Dedem saatlerdir ameliyatta. Hala hiç bir haber yok. Meraktan delirmek üzereyim. Çok korkuyorum ona bir şey olacak diye"
Onlar konuşurlar ken ameliyathanenin kapısı açıldı.
Doktorlar yorgun bir halde dışarı çıktılar.
Irmak ve Nazlı, hemen doktorların yanına koştular.
"Bize iyi haber verin doktor Bey.
Ne olursunuz bize iyi bir haber verin"
Doktor üzgün gözlerle karşısında ağlayan kadına baktı.
"Çok üzgünüm. Size iyi haber vermek çok isterdim ama malesef veremiyorum"
"Ne ne demek istiyorsunuz doktor Bey?"
"Malesef hanımefendi, dedenizi kaybettik.
İnanın elimizden geleni yaptık ama.
Onu kurtaramadık. Başınız sağolsun"
Doktorun söylediklerini bir süre algılayamayan Irmak.
Dedesinin öldüğünü anladığında.
Olduğu yerde yığıldı kaldı.
Barlas, Irmak'ı hemen kucağına alarak koltuğun üzerine yatırdı.
Sonra da hemen sağlık görevlilerini çağırdı.
Bu sırada Nazlı, şok olmuş bir halde annesine bakıyordu.
Duydukları gerçek olamazdı.
Bir anda bu noktaya nasıl gelmişlerdi?
Daha bir kaç öncesine kadar çok mutluydu oysa.
Annesi ve dedesiyle gerçekleştireceği ne çok hayalleri vardı.
Her şey bir anda tepe taklak olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBIMIN KARASI (TAMAMLANDI)
Fiction généraleKaranlık bir geceden kara bir leke bırakan adamdan hediye....