BÖLÜM 34

7.8K 464 25
                                    

Bu kadını bırakmak için tek bir şartım var Barlas Ağa.
Eğer şartımı yerine getirirsen onu belki bırakırım.
Güçlü, kudretli kimseye boyun eğmez Barlas Ağa.
Bakalım bu kadını ne kadar seviyorsun?"
"Şartın neyse söyle artık. Daha fazla zaman kaybetme Nazan.
Ne istersen yapacağımı söyledim sana"
"Çok korkuyorsun değil mi? Onu öldürmemden çok korkuyorsun.
Şu an gözlerinde o korkuyu gördüm ya, ne kadar mutluyum bilemezsin.
Ama ben bugün daha çok mutlu olmak istiyorum" dedi  gülerek.
Delirmiş gibiydi Nazan. Hareketleri hiç te normal değildi.
Bıçak tuttuğu eli sürekli titriyordu.
Barlas, en çok da bundan korkuyordu.
Nazan, iyice kontrol den çıkmıştı artık.
"Ne istiyorsun Nazan? Ne istersen yapacağım söz veriyorum.
Hadi söyle artık. Seni dinliyorum işte."
"Öyle mi Barlas Ağa? Her dediğimi yapacaksın demek.Tamam o zaman.  Benim isteğim önümde diz çökmen Barlas Ağa. Önümde diz çöküp bu kadını bırakmam için yalvarmanı istiyorum.
Yıllardır bana ilgi göstermen için çabaladım.
Ama senin bu kadına olan aşkın beni görmeni engelledi. Şimdi yıllardır bana yaşattıklarının bedelini ödeyeceksin.
Eğer bu kadının yaşamasını istiyorsan önümde diz çök, af dile benden. Onu öldürmemem için bana yalvar"
"Bunu sakın yapma Barlas" dedi Irmak boğuk çıkan sesiyle.
"Sakın Barlas. Lütfen bunu yapma."
Barlas'ın onca insan içinde diz çökmesini istemiyordu kadın.
Onun küçük düşmesini,rencide olmasını istemiyordu.
Irmak'ın söyledikleri Nazan'ı çıldırmıştı. Irmak'ın boğazında ki bıçağı bastırdı öfkeyle.
Bıçağı bastırmasıyla Irmak'ın boğazından kan damlamaya başladı.
"Tamam!!" diye bağırdı Barlas. "Tamam yapma. Çek o bıçağı. İstediğini yapacağım.
Ne istersen yapacağım. Yeter ki ona zarar verme"
"Anne!! Anneciğim iyi misin? Ne olur anne. Kendini bırakma. Lütfen annemi bırak. Bırak artık yeter"dedi Nazlı, ağlayarak.

"İyiyim kızım. İyiyim. Merak etme. Sadece küçük bir kesik. Lütfen korkma"
"Bence kork Nazlı. Eğer sevgili babacığın dediğimi yapmazsa.
Anneciğinin işi çok zor. Benim burdan kurtulmam imkansız belki .  Ama giderken yalnız gitmeyi de düşünmüyorum.
"Tamam. Tamam Nazan. Ne istersen yapacağım. Bunu sana söyledim. Benim Irmak, için yapamayacağım hiç bir şey yok"
Barlas, diğerlerinden ayrılıp Nazan ve boğazına bıçak dayadığı Irmak'ın yakınına doğru geldi.
Herkesin şaşkın bakışları arasında Nazan'ın karşısında diz çöktü.
"Ne olur Barlas, yapma. Kalk ayağa" dedi Irmak, ağlayarak.
"Üzülme sen canımın içi. Senin için her şeyi yaparım ben. İnan hiç bir şeyden gocunmam"
"Barlas Hanoğlu. Yıkılmaz Barlas Ağa.
Seni bu halde gördüm ya. Artık bana ne olacağı umurum da değil"
"Irmak'ı bırak Nazan. Dediğini yaptım.
Sözünü tut artık. Bırak onu. Canını yakıyorsun."
" Barlas Ağa. Seni diz çökmüş halde gördüm daha ne isterim? İstediğim senin bu perişan halini görmekti.
Şimdi de sıra bu kadın da. Şimdi senin gözünün önünde öldüreceğim onu"
"Bırak annemi aşalık kadın.
İstediğin yapıldı işte. Annemi bırasana artık"
"Onun ancak ölüsünü alabilirsiniz benden. Son kez bakın ona. Çünkü onu son görüşünüz bu."
Nazan, Irmak'ı kendisiyle beraber biraz daha geri çekti. Sonra da eli yorulduğu için  bıçağı diğer  eline almak istedi. O sırada arkasından sessiz bir şekilde yaklaşan ve tetikte bekleyen Pars'dan kurtulamadı.
Pars, bir hamleyle kadının bileğinden yakalayıp arkasına kıvırdı.
Sonra da yere düşen bıçağı tekmeyle uzaklaştırdı.
"Yaptıkların yeter Nazan.
Herkese verdiğin zarar yeter artık" dedi  öfkeyle.
Pars'ın Nazan'ın elinden bıçağı almasıyla kurtulan Irmak. Hemen koşarak yerde diz çökmüş halde bekleyen Barlas'ın yanına gitti.
Adamın elinden tutarak ayağa kaldırdı.
Pars'ın arkadan yaklaştığını görerek Nazan'ı oyalamak için her dediğini yapan Barlas, sevdiği kadının kurtulmasını ve ona doğru koşup gelmesini nefes bile almadan izledi.
Pars, başaramaz. Nazan, Irmak'ı öldürür diye çok korkmuştu adam.
Barlas, onu elinden tutarak diz çöktüğü yerden kaldıran kadına sıkıca sarıldı.
"Kurtuldun Irmak. Kurtuldun kadınım. O yılan sana bir şey yapacak diye çok korktum.
Nasılsın ağrın çokmu? Boğazına bakayım. Kesik çok değil değil mi?" dedi Barlas, Irmak'ın yaralarına bakarak.
"Ağrım var Barlas. Ama şu an inan umurum da değil"
Nazan'ın yakalanmasından sonra jandarmalar diğer adamları da yakaladı. Sonra da hepsini askeri araca bindirerek oradan ayrıldılar.
Nazan, giderkenden de bağırıp hakaret etmeye devam etti.
Olanları şok olmuş bir şekilde izleyen Nazlı,hemen annesine koştu. Onun da yüzü gözü yara bere içindeydi.
"İyi misin kızım? Canın çok yanıyor mu?" dedi Irmak. Arkasından Barlas girdi söze, "İyi misin kızım? İstersen hemen hastaneye gidelim.
"İyiyim ben merak etmeyin.
Siz annemle ilgilenin. Annemin buna daha çok ihtiyacı var" diyerek annesi ve babasının yanından uzaklaştı. Sonra da koşarak Ece'nin yanına gitti.
Ece'nin perişan halini görünce çok korktu.
Ne olmuştu arkadaşına böyle?
"İyi misin Ece. Adam sana zarar vermedi değil mi?"
Ece, ağlayarak Nazlı ya sarıldı."Neredeyse her şeyimi kaybediyordum Nazlı.
Pars, yetişmeseydi ben mahvolmuş tum.
Hayatımı Pars'a borçluyum." dedi bakışlarını Poyraz ın yanında ki adama çevirerek.
Poyraz, ise Nazlı sına uzaktan bakabiliyordu ancak. Şu an yanına gidip ona sarılmayı o kadar çok istiyordu ki.
Teyzesi onu arandığında aklına gelen planı uygulamaya geçirmişti.
Aslında teyzesinin ona inanacağını düşünmüyordu.
Nazan'ın öfkesi gözünü kadar kör etmişti ki. Poyraz'ın verdiği bilgilere balıklama atlamıştı.
Barlas'ı da her konuda bilgilendiren Poyraz. Pars ve Barlas'la beraber bu planı kurmuşlardı.
Barlas, ona haber bile vermeden giden kadına çok kırılmıştı ama. Sonra dan düşündüğün de ona kırılmaya bile hakkı olmadığına karar verdi.
Çünkü Irmak, kızı,evladı için yapıyordu her şeyi.
Bu da Barlas'ın Irmak'a bir kez daha aşık olmasına neden oluyordu.
Irmak, olağan üstü bir kadındı.
Evladı için her şeyi yapmıştı yıllarca.
Buradan da yalnızca kızı için gidiyordu.
Barlas, onların buradan ayrılacağını adamından öğrenmişti. Irmak'ı ve Nazlı yı, Nazan, yakalanıncaya kadar korumak için yayla evine bir adamını göndermişti. Adam evi uzaktan izliyor olup biteni Barlas'a anlatıyordu.
Bu sayede Nazan'ı yakalayabilmişlerdi.
Ece, Nazlı, ile konuşken yanlarına Pars, geldi.
"İyi misin Nazlı. Ağrınız çoksa sizi  hastaneye götürebilim" dedi Ece'ye de bakarak.
"Sağol Pars, iyiyim ben. Ece de iyi. Bizi düşündüğün için teşekkür ederim.
Biz artık gidelim otobüsümüzü zaten kaçırdık. Başka otobüsle gitmeliyiz.
Arkadaşıma yarına bulduğu işe başlayacağıma söz verdim"
Barlas, Nazlı'nın hala gitme düşüncesine çok üzülmüştü.
Onların yanına yaklaşarak onu ikna etmeye çalıştı.
"Nazlı burada kal  kızım. İlla çalışmak istiyorsan burada çalış.
Burada herkes senden ve Ece'den çok memnun kızım.
Yıllar sonra bir çocuğum olduğunu öğrendim. Hayatımda aldığım en güzel hediyesin sen yavrum.
Yıllarım annenden ve senden ayrı geçti. Lütfen daha fazla ayrılmayalım.
Beni bırakıp gitme kızım."
"Daha önce anneme de söyledim. 
Ben sizi baba olarak görmüyorum.
Ama bugün daha iyi anladım ki annem de sizi çok seviyor. Bu yüzden annemi size emenet ediyorum.
Ben burada kalamam. Kalmak da istemiyorum"
"Yapma kızım yüzün yara bere içinde.
Önce hastaneye gidelim" dedi Irmak, kızının yanına gelerek.
"Hayır anneciğim. Ben iyiyim. Merak etme sen. Sen kendine dikkat et.
Ben bir süre burada olmayacağım.
Beni özlediğin zaman sen gelirsin yanıma."
"Kızım ben senden ayrılamam. Ben de geleyim seninle. Yada sen burada kal. Lütfen ayrılmayalım artık"
"Anneciğim canım. Sen benimle gelsen de gittiğin yerde mutlu olamayacaksın.
Sen buralara aitsin. Her ne kadar ben kabul etmek istemesem de sana iyi bakacak biri var. Gözüm arkamda kalmayacağım. Sende beni merak etme. Biz Ece'yle birbirimize bakarız.
Değil mi Ece" dedi bakışlarını Ece'ye çevirerek. Ece, üzgün gözlerle Pars'a baktı. Pars, hemen Ece'nin yanına yaklaşarak elinden tuttu.
"Lütfen Ece. Lütfen gitme. Benim le kal. Beraber şehre gidelim. Seni seviyorum ben. Senden ayrı kalmak istemiyorum lütfen" dedi.
Ece, ne yapacağına karar veremiyordu.
Bir tarafı buradan ve Pars'dan ayrılmak istemiyordu. Diğer tarafı da Nazlı yı yalnız bırakmak istemiyordu.
Bir süre düşündük ten sonra. Pars'ın tuttuğu eli bıraktı."Bir süre buralardan uzaklaşmalıyım. Kafamı toplamak, olanları unutmak için buna ihtiyacım var. Hem Nazlı yı yalnız bırakamam"dedi.
Yalnızca Pars'ın duyacağı ses tonuyla.
Sonra da ondan bir cevap bekleyen arkadaşına bakıp,"Tabi ki arkadaşım.
Biz her zaman birbirimize destek olacağız"dedi.
Barlas, Nazlı'nın şu an hiç bir şekilde ikna olmayacağını anlamıştı.
Onun için bir süre kendi haline bırakmaya karar verdi.
En azından sevdiği kadının kalmasını izin vermişti. Ona bile razıydı şimdi lik.
"Tamam Nazlı. Taman kızım. Simdi lik dediğin gibi olsun.
Biraz buralardan uzaklaş. Kafanı toparla.
Ama sanma ki senden vaz geçeceğim.
Bunu düşünme bile. Ben bu saatten sonra ne senden nede annenden asla vaz geçmem.
Sen ve annen Hanoğlu konağına yeniden hayat vereceksiniz."
Irmak, kızıyla gitmek için ne kadar çabalasa da Nazlı, kararlıydı.
Onu sevdiği adamdan ayırmayacaktı.
Biraz daha konuşup vedalaştıktan  sonra Nazlı ve Ece, kamyonete bindiler ve oradan ayrıldılar.
Hızla kasaba da ki otogara geldiler.
Gidecekleri otobüs çok tan kalkmıştı.
Şimdi başka bir otobüsle gideceklerdi.
Bilet işlerini hallettikten sonra bekleme salonuna gittiler.
Otobüsün gelmesine daha bir saat vardı.
Bu süre için de lavabo ya girip ellerini yüzlerini yıkadılar.
Nazlı'nın dudağında gözlerinin kenarında moluklar vardı.
Makyajla onları biraz kapamaya çalıştı.
Sonra da lavabo dan çıktı.
Çıkar çıkmaz da kapının önünde onu bekleyen Poyraz'la karşılaştı.
Poyraz, Nazlı ya bir şey söylemeden önce lavabo dan yeni çıkan Ece'ye çevirdi bakışlarını.
"Ece, izin verirsen Nazlı'yla biraz yalnız kalabilir miyiz?
Fazla uzun sürmez" dedi.
Ece, cevap vermeden önce Nazlı, girdi söze,  "Senin le konuşacak hiç bir şeyim yok benim"dedi ve ondan uzaklaşmaya başladı.
Öfkeden yumruklarını sıkan Poyraz.
"Lütfen Ece" dedi.
Ece, başını olumlu anlamda sallayarak
Bekleme salonuna yöneldi.
Poyraz, hızlı bir şekilde yürüyerek Nazlı ya yetişti.
Nazlı, öfkeden deliye dönmüş bir halde,"Ne istiyorsun benden? Senin le konuşacak bir şeyimiz kalmadı.
Artık her şey bitti. Beni rahat bırak.
Benim daha fazla dayanacak halim yok. Daha fazla sıkıntı yaşamak,üzülmek istemiyorum."
"Ben sana ne yaptım Nazlı? Söylesene, ben sana ne yaptım? Aylardır kendimi affettirmeye çalışıyorum.
Seni yeniden kazanmak için kendi hayatımdan vaz geçtim.
Tamam başlarda çok hatalar yaptım.
Bunu zaten kabul ediyorum.
Defalarca özür diledim.
Her insan ikinci bir şansı hakeder.
Ama ne istiyorsun seni anlamıyorum?
Başka ne yapmam lazım. İnan artık ne yapacağımı bilmiyorum.
Sen söyle Nazlı'm beni affetmen için ne yapmalıyım?"
"Hani az önce dedin ya Poyraz. Her insan ikinci bir şansı hak eder.  Ben sana o şansı verecektim. Ama olmadı. Senden hiç bir şey istemiyorum artık.
Senin le benim hiç bir geleceğim olamaz Poyraz Karadağlı.
Ben artık buradan gidiyorum.
Sende kendi hayatına kendi dünyana dön. Hazır sevdiğin kadında dönmüşken...
Onun la mutlu ol. Ben seni mutlu edemem.  Ben kimseyi mutlu edemem.
Benim hayatımdan çık artık. Lütfen benim hayatımdan çık. Senden tek isteğim bu"
Poyraz Nazlı'nın söylediklerinden sonra donup kalmıştı.
Nazlı'nın hayatından çıkmak mı?
Ölürdü Poyraz. Nazlı sız bir hiç di o.
Nazlı, olmadan yaşayamazdı ki.
Sevdiği kız benim hayatımdan çık diyordu. Bunu nasıl yapacaktı? Nazlı, olmadan nasıl yaşayacaktı?
"Tamam Nazlı" dedi titreyen sesiyle. "Sen nasıl istersen öyle olsun. Sana ısrar etmeyeceğim.
Bu hayat senin. Nasıl yaşamak istiyorsan öyle yaşa.
Ama şunu bilki. Ben senden başka kimseyi sevmiyorum.
Seni tanıdıktan sonra hayatıma kimse girmedi.
Ben sadece seninle bir hayat istemiştim. Ben yalnızca seni istemiştim. Neyse canın sağolsun sevdam. Senin canın sağolsun"
Poyraz, yıkılmış bir şekilde gitti arabasına.
Her şey bitmişti artık. Nazlı'sı yoktu.
Onu bırakıp gitmişti. Poyraz, giden otobüsün ardından son kez baktı.
"Elveda Nazlım. Elveda kara sevdam" dedi. Sonra da arabasına binerek otogardan ayrıldı.
Ne umutlarla gelmişti oysa.
Nazlı yı ikna ederek yanında geri götürecek ti.
Olmamıştı işte. Nazlı'yı ikna edememişti.
Poyraz, artık çabalamayı bırakacaktı.
Ne yaptıysa onu ikna edemiyordu.
Nazlı, haklıydı. Poyraz, ona çok zarar vermişti.
Canını yakmış, gururunu kızmıştı.
Ama çok pişman olmuştu. Nazlı, için canını koymuştu ortaya.
Poyraz, anlamıştı artık. Nazlı, Poyraz'ı
sevmiyordu.
Sevseydi vaz geçemezdi. Belki birazcık ilgisi olabilirdi ama tam olarak Poyraz'ı sevmiyordu.
Bu yüzden her şeyi zamana bırakacaktı. Gelecek günler bakalım neler gösterecekti?

Barlas ve Irmak, kızları gidince ardından baka kalmışlardı.
Irmak'ın kalbinde oluşan boşluk kadının canını acıtmıştı.
"Kızım,yavrum" dedi titreyen sesiyle.
Gözünden yaşlar ard arda düşmeye başladı.
"Ben sensiz ne yaparım bir tanem?
Neden anneni bırakıp gittin, neden?
Neden hep böyle oluyor? Neden hep bir tarafım eksik? Neden bende tam olarak mutlu olamıyorum?
Neden hayat bir defa olsun bana bir şans vermiyor? Neden ha neden?"
"Sakin ol canım. Sakin ol kadınım. Her şey yoluna girecek. Nazlı bize dönecek. Sadece biraz zamana ihtiyacı var"dedi Barlas sürekli ağlayan kadına.
"Beni yayla evine götür Barlas" dedi Irmak, gözünden akan yaşı silerek.
Barlas, kadının üzgün haline daha fazla dayanamadı. Onu kollarına alarak sıkıca sarıldı.
"Senin evin yayla evi değil hatun. Senin yerin benim yanım artık.
Bu saatten sonra seni bırakırmam Irmak. Bunu düşünme bile.
"Irmak ben..."
"Sen ne Irmak? Artık acı bu adama olurmu? Ben yaptığımın bedelini çok ağır ödedim. Artık beni cezalandırma kadın. Bu hasta kalbim daha fazlasına dayanamaz.
Sen benim konağıma geleceksin. Hemen yıldırım nikahıyla evleneceğiz. Kızımızı da merak etme.
O gitti ama ondan ayrılmaya hiç niyetim yok.
Gözüm kulağım hep üstünde olacak.

Teşekkürler ❤️
Diğer hikayelerime de bakarsanız sevinirim ❤️

KALBIMIN KARASI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin