Bakkala ekmek almaya gidiyordum. Rüzgar öylesine şiddetli esiyordu ki montumdaki şapkamı başımdan atıyordu. Rüzgar şapkamı atsada ben inatla düzeltiyordum.
Ben biraz inat biriyimdir. Belki bayağı inadımdır ama neyse...
Bakkala girdiğimde taze ekmek kokusunu alabiliyordum. İki ekmek alıp bakkaldan çıktım. Eve doğru hızla giderken, biriyle çarpıştım. Okuldan Açelya idi. Sınıfımdan sayılı kişiler dışında okuldakilerin beni tanıdıklarını sanmıyordum, ben neredeyse hepsini tanısam da.Açelya utangaç bir tavırla "Kus...kusura bakma, görmedim." dedi. Başta tepki vermedim ama bu tavrı kendimi garip hissetmeme sebep oldu. Cevap vermeyi başta planlamasam da sertçe "Sorun yok." dedim ve hızla geçtim.
Arkamdan ''Peki.'' diye bağırdı. Umrumda bile olmadı. Yola devam ettim ve eve vardığımda annem sofrayı hazırlamış beni bekliyordu. Ellerimi yıkayıp sofraya oturdum, babam gazete okuyordu göz ucuyla bana baktı. Ses çıkarmadım yemeğe devam ettim. Yemek sırasında babamın bana bir şey diyeceğini fark ettim ve hızla yemeğimi bitirip sofradan kalktım. Babamın dedikleri hep aynıydı.
''Neden böylesin? Biraz arkadaş edin. Bari derslerinde biraz daha başarılı ol...'' diye artan cümleleri beni sıkıyordu.
Hep aynı şeyleri derdi bende dinlememek için kalkmıştım. Bir çocuğun, bir erkek çocuğun babasıyla ilişkisi bu kadar kötü olamazdı herhalde.
Bugün hafta sonu olduğundan rutin takılıyordum.
Derslerimi bitirdim, biraz müzik dinleyeyim dedim odaya babam girdi. Ona bakıyordum o ise sadece elindeki kağıda bakıyordu. Yüzüme baktığında ne olduğunu anlayamamıştım.''Biliyorum oğlum, fikirlerimiz pek uyuşmaz, aynı şeyleri yapmayız fakat senden bugün için bir şey isteyebilir miyim?'' dedi.
Şaşırmıştım böyle bir şey beklemiyordum.
''Tabii.'' dedim.
''Benimle balık tutmaya gelir misin?''
Ben yine şaşkındım. Bana eskiden böyle şeyler teklif ederdi nadiren olan boş zamanlarında ama ben hiç kabul etmezdim. Çünkü babamın da dediği gibi fikirlerimiz uyuşmazdı. Benden yıllar sonra ilk defa bir şey istemişti.
Yıllar sonra benimle balık tutmak istemesine şaşırdığımdan
''Olur.'' dediğimde gözleri parladı.
Bu cevabın ağzımdan çıkmasını ikimizde beklemiyorduk ama çıkmıştı bir kere.''Hadi hazırlan o zaman, birazdan çıkarız.'' diyerek odadan dışarı çıktı. Babamı mutlu görünce sanki bir mutlu olmuştum.
Hazırlandıktan sonra babama seslendim. O da hazırdı, çıktık, arabaya bindik. Sahile geldiğimizde oltaları çıkardık, sandalyeleri yerleştirdik ve beklemeye başladık.
Bu babamla ilk balık tutmam, babamla ilk vakit geçirişimdi. Çocukken bile birlikte zaman geçirmemiştik. Babamın işleri, benim okulum ve büyüdükçe de içime kapanmam vs. kendimi mutlu hissediyordum. Babam boğazını temizledi sanırım bir şey diyecekti.
''Evlat aslında sadece balık tutmaya gelmedik buraya. Seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum.''
Sadece dinliyordum ve devam etti.
''Biliyorsundur aslında bilmiyorsundur anlatmadım sana henüz ama benim çalıştığım yer batmaya kadar geldi. Batmamamız için şehir dışına gitmemiz orada işleri yürütmemiz gerekiyor ve en az yedi ay bilemedin en fazla bir yıl şehir dışında kalmam ve orada çalışmam gerekiyor.''
''Biz?''
''Sen ve annen burada kalacaksınız, sen okuluna devam edeceksin, annene yardımcı olacaksın. Seninle hiç vakit geçirememiştik, çocukluğundan bu zamana kadar, biliyorum benim işlerim yüzünden kardeşin de olmayınca böyle oldun, içine kapanık. Her neyse seninle belki bir daha vakit geçiremeyiz ama şunu bil oğlum ben seni çok seviyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYUMSUZ
Teen FictionAnnesi demeden sokağa çıkmayan, sokakta taşları tekmeleyen, asosyal bir genç. Evet o benim. Ben Hakan... - 18 Haziran 2019 - 18 Haziran 2020